Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22

Modern hayatın yarattığı sürekli görünürlük ve sosyal baskı, bireylerin kendilerini başkalarıyla karşılaştırma eğilimini tetikleyen en önemli unsurlardan biridir. Bu durum özellikle sosyal medya çağında yaygınlaşmış olup, bireylerin psikolojik sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Kendini başkalarıyla kıyaslama alışkanlığı, günümüzde neredeyse tüm yaş gruplarında rastlanan yaygın bir sorundur.

İnsanoğlunun kendini başkalarıyla kıyaslama hastalığı, evrimsel süreçte hayatta kalma ihtiyacından doğmuş doğal bir dürtüdür. Bu davranış biçimi, toplumsal konumumuzu belirleme ve kaynaklara erişim sağlama açısından işlevsel olsa da, günümüzde çoğunlukla zarar verici bir hal almıştır.
Leon Festinger’in 1954’te Human Relations dergisinde yayınladığı
“A Theory of Social Comparison Processes” isimli çalışmasında ortaya koyduğu Sosyal Karşılaştırma Teorisi, bireylerin kendilerine dair objektif bir değerlendirme yapabilmek için başkalarıyla karşılaştırma yaptığını öne sürer. Bu teori, kendini başkalarıyla kıyaslama davranışının temelini açıklayarak iki tür kıyaslama tanımlar: yukarı doğru kıyas (daha iyi durumda olanlara odaklanma) ve aşağı doğru kıyas (daha kötü durumda olanlara odaklanma).
Yukarı doğru kıyas genellikle motivasyon eksikliği ve yetersizlik hissi yaratırken, aşağı doğru kıyas geçici bir rahatlama sağlar. Ancak her iki durum da sağlıklı bir benlik algısı geliştirme konusunda yetersizdir.
Çocukluk döneminde atılan temel üzerine kurulu olan kendini başkalarıyla kıyaslama alışkanlığı, aile dinamiklerinden önemli ölçüde etkilenir. Aile içinde “komşunun çocuğu gibi ol” ya da “arkadaşın nasıl başarılı ama sen neden değilsin” türünde yapılan yorumlar, çocuğun benlik saygısını olumsuz etkiler.
Bu erken dönem deneyimleri, bireyin yetişkinlik hayatında sürekli dışsal onay arama davranışı geliştirmesine neden olur. Kişi, kendi değerini başkalarının sahip olduklarına göre belirlemeye başlar ve içsel motivasyon kaynakları zayıflar.
Sürekli kıyaslama alışkanlığı, zihinsel sağlık üzerinde önemli olumsuz etkiler bırakır. Bu etkilerin farkında olmak, bu davranışın ne kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğini anlamak için önemlidir.
Kendini başkalarıyla kıyaslama eğilimi, bireyin öz değerini sürekli olarak dış etkenlere dayandırmasına yol açar. Bu durum kişinin gerçek potansiyelini keşfetmesini engeller ve sahte bir kimlik geliştirmesine yol açar.
| Kıyaslama Türü | Kısa Vadeli Etki | Uzun Vadeli Sonuç |
|---|---|---|
| Yukarı Doğru Kıyas | Motivasyon kaybı, yetersizlik hissi | Kronik düşük özgüven, depresif eğilimler |
| Aşağı Doğru Kıyas | Geçici üstünlük hissi | Empati kaybı, sahte benlik algısı |
| Sürekli Kıyaslama | Kaygı artışı, odak dağınıklığı | Kimlik karmaşası, içsel kıyaslar |
Özellikle sosyal medya kullanım süresinin artmasıyla birlikte, genç yetişkinlerde bu psikolojik rahatsızlıkların görülme oranı artmıştır. Sürekli kıyaslama problemi, beyindeki ödül sistemini bozar ve dopamin dengesini olumsuz etkiler. Bu durum, kişinin doğal mutluluk kaynaklarından uzaklaşmasına ve hep dışarıdan onay aramasına yol açar.
Dijital çağın getirdiği sürekli görünürlük, kendini başkalarıyla kıyaslama davranışını tetikleyen en güçlü faktörlerden biridir. Sosyal medya platformları, bu durumu daha da karmaşık hale getirir.
Sosyal medya platformlarında görülen “kusursuz yaşamlar”, genellikle dikkatli seçilmiş, filtreden geçirilmiş anlık görüntülerdir. Bu içeriklerin gerçek yaşamı temsil etmediğini bilsek de, sürekli maruz kalma durumu bilinçaltımızı etkiler ve kendi yaşamımızı değersiz hissettirir.
Sosyal medyada paylaşılan içerikler, yaşamın yalnızca pozitif anlarını yansıtır. Kimse başarısızlıklarını, mutsuzluklarını ya da sıradan günlerini paylaşmaz. Bu tek taraflı içerikler, gerçeklik algımızı ister istemez çarpıtır.
Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıların dikkatini çekecek içerikleri öne çıkarır. Bu içerikler genellikle aşırı başarı hikayeleri, lüks yaşam örnekleri ya da fiziksel kusursuzluk iddialarıdır. Sürekli bu tür içeriklere maruz kalan birey, kendini başkalarıyla kıyaslama davranışından kaçamaz hale gelir. Bu döngü, kişinin kendi yaşamından memnuniyetsizlik duymasına ve sürekli “daha fazlası” arayışına girmesine neden olur. Sonuç olarak, mevcut anın tadını çıkarma yetisi kaybolur.
Kendini başkalarıyla kıyaslama alışkanlığından kurtulmak, sistematik bir yaklaşım gerektirir. Bu süreç, farkındalık kazanmakla başlar ve pratik uygulamalarla devam eder.
Günlük şükür pratiği, dikkatimizi sahip olduklarımıza yönlendirmek için etkili bir yöntemdir. Bu pratikler, zihinsel odağımızı dışarıdan içeriye çevirir ve kendi değerimizi daha objektif bir şekilde değerlendirmemizi sağlar.:
Belirli dönemlerde sosyal medyadan uzak durmak, kendini başkalarıyla kıyaslama tetikleyicilerinden kopmaya yardımcı olur ve zihinsel berraklık sağlar. Bu süreç, sürekli maruz kaldığımız idealleştirilmiş yaşam örneklerinden uzaklaşarak kendi gerçekliğimize odaklanmamıza yardımcı olur. Dijital detoks, zihinsel temizlik yapmanın en etkili yollarından biridir:
Kendi performansınızı başkalarına göre değil, geçmiş halinize göre değerlendirmek, sağlıklı bir gelişim süreci yaratır. Bu yaklaşım, rekabeti içsel motivasyona dönüştürür ve gelişmenizi sağlar.
Her ay kendinizle bir değerlendirme toplantısı yapın. Hangi konularda geliştiğinizi, hangi hedeflere ulaştığınızı not edin. Bu yaklaşımınız, kendini başkalarıyla kıyaslama ihtiyacını azaltacaktır.
Kendimizi başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçmek için en temel adım, kendi benzersizliğimizi ve potansiyelimizi tanımaktır. Her birey farklı yeteneklere, deneyimlere ve perspektiflere sahiptir.
Kendi güçlü yanlarınızı tespit etmek, özgüveninizi güçlendirir ve dışsal onay ihtiyacını azaltır. Bu güçlü yanlarınızı geliştirmek ise size özgü bir değer yaratır. Yeteneklerinizi keşfetmek için farklı aktiviteler deneyin, geri bildirim alın ve hangi konularda doğal yeteneğinizin olduğunu gözlemleyin.
Kendini başkalarıyla kıyaslama tamamen doğal bir dürtüdür; önemli olan bunu nasıl yönettiğimizdir. Sağlıklı kıyaslama ilham verir, zararlı kıyaslama ise mutsuz eder.
İlham veren kıyaslamalar, başkalarının başarılarını öğrenme ve gelişme fırsatı olarak görür. Zararlı kıyaslamalar ise başkalarının sahip olduklarını kendi eksikliğimiz gibi yorumlar. Bu ayrımı yapmayı öğrenmek, kıyaslama davranışını pozitif bir güce dönüştürür.
Günlük yaşamı ciddi şekilde etkileyen kendini başkalarıyla kıyaslama davranışı durumunda, profesyonel destek almak gerekebilir. Sürekli yetersizlik hissi, depresif belirtiler ve sosyal çekilme davranışları gözlemlendiğinde, bu durum artık kişinin tek başına üstesinden gelebileceği bir sorun olmaktan çıkar. Kıyaslama davranışı obsesif seviyelere ulaşmışsa, uyku ve beslenme düzenini bozuyorsa ya da ilişkilerinizi olumsuz etkiliyorsa profesyonel destek almak gerekir.
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/tatil-donusu-sendromu-nedir-tatil-donusu-sendromu-belirtileri-nelerdir/ linki üzerinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler