Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Herkesin zaman zaman yapılması gereken işleri daha sonraya ertelediği ve onun yerine öncelikli olmayan işlere odaklandığı olur. Bu durum bir öğrenci için ödevin son teslim tarihine bir gün kalana kadar ödevi yapmayı ertelemek, bir ev hanımı için çocuğunun okula gitmesine dakikalar kalana kadar kıyafetlerinin ütüsünü bekletmek, çalışan biri için ise son ana kadar teslim edilmesi gereken raporların hazırlığını yapmamak olarak ortaya çıkabilir.
Yani uzun lafın kısası deyim yerindeyse yumurta kapıya gelinceye kadar işlerin gerçekleştirilmesi bekletilir. Ancak bu durum arada bir olmak yerine sık sık oluyor, kişilerin yaşamındaki işlevselliğini bozuyor, yaşam kalitesini düşürüyor ve artık içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyorsa ertelemecilik olarak da bilinen erteleme hastalığı söz konusu olabilir.
Bir sorumluluğu yerine getirmenin ve bir görevi tamamlamanın üç aşaması vardır. Bu aşamalar; yapılan işi başlatmak, sürdürmek ve sonlandırmaktır. Bu nedenle büyük küçük bütün görevlerin aşamaları aynıdır. Bu duruma bağlı olarak sorumlulukların yerine getirilmesi görevin büyüklüğüne ya da küçüklüğüne bağlı değişkenlik göstererek kişinin farklı düzeyde stres ve kaygı süreçleri hissetmesine neden olabilir.
Ertelemecilikte yapılan işleri ötelemenin sonrasında işlerin birikmesi ve işleri yetiştirmek için ihtiyaç duyulan zamanın daralması ile bu süreçteki zorlayıcı duygular daha da artar. İşler biriktikçe artan stres ve kaygı durumu işlerin yapılmasını daha çok zorlaştırdığından, kişiler kendilerini içinden çıkılmaz bir kısır döngünün ortasında bulabilirler.
Bu yüzden ne yazık ki ertelemecilik davranışının çözümü, kişinin canı istediği zaman işleri ertelemeyi bırakabilmesi kadar basit değildir. Eğer bu kadar basit olduğu düşünülürse kişinin sosyal çevresinden de sürekli nasihat, tavsiye ve eleştirel yaklaşımlar söz konusu olabilmektedir.
Ancak bu doğrultuda çevreden gelen ve işe yaramayan çözüm önerilerinin kişiyi daha çok çözümsüzlüğe sürükleyici türde olduğu görülmektedir. Bu yüzden erteleme davranışı yaşayan biri için her şey dışarıdan başka kişilerin eleştirdiği kadar kolay olmayabilir.
Kısacası ertelemecilik döngüsünden çıkamayanlar kendi yaşadıkları zorlukların beraberinde bir de çevre baskısı yaşıyorlarsa kendilerini öfkeli, çaresiz, yetersiz ve umutsuz hissedebilirler.
Erteleme hastalığının asıl sebebi bulunmadan, çevreden gelen öneriler doğrultusunda yapılacak çözüm denemeleri başarısızlıkla sonuçlanacağından, kişide çaresizlik duyguları yoğun şekilde tetiklenebilir. Bu durumda erteleme davranışının çözümü dışarıdan çok kolay gibi görülse de, aslında çözümün zorlu olan kısmını öncelikli olarak düşünmek ve değerlendirmek gerekir.
Procrastination terimiyle İngilizce olarak literatüre girmiş olan bu durum dilimizde “erteleme hastalığı’’ olarak kullanılmaktadır.
Erteleme hastalığında; yapılacak işlerin gerekli olan enerji, zaman, imkan varken dahi yapılmaması, bir kez veya defalarca ertelenmesi hatta bilinçli veya bilinçsiz şekilde işi yapmaktan kaçınılması söz konusudur.
Erteleme hastalığının yaşanma biçimleri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Örneğin bazı durumlarda işler öncelik sırasına göre değerlendirilemediğinden, zaman yönetimini de sağlıklı şekilde yapmak mümkün olmamaktadır. Bu gibi durumlarda kişi için işlerin yapılma önceliği zaman ve önem sırasına göre değil; istek, motivasyon ve kaygı düzeyine göre belirlenir.
Önem seviyesine göre sıralanmadan yapılan aksiyonlarda öncelikli yapılması gereken işler gecikirken, daha sonra veya farklı zamanlarda yapılabilecek işler erkenden yapılmış olur. Bu durum ise kişinin zamanı doğru yönetememesine neden olduğundan neredeyse kişinin tüm hayatını olumsuz yönde etkiler.
Erteleme hastalığı belirtilerinin sıklıkla görüldüğü diğer bir örnekte ise kişi, sorumluluklarını geniş zaman içinde sürekli erteledikten sonra işi bitirmek için geriye çok kısa bir zaman kaldığında harekete geçmektedir. Böylelikle kişi tarafından az zamanda çok iş yapılmaya çalışılır.
Tabi ki bu süreç boyunca kişi kendisini zaman baskısı altında hissedeceği için kişinin yaşadığı kaygı ve stres düzeyleri de oldukça artar. Sonuç olarak iş yapılabileceğinden çok daha yüzeysel ve yetersiz biçimde gerçekleştirilmiş olur. Sonucun sürekli yetersiz olması da zamanla özgüvende ve benlik saygısında düşüşe neden olabilmektedir.
Ertelemecilik davranışının günlük hayatın içinde nasıl görüldüğünü daha iyi açıklamak için yazımızda bahsettiğimiz bu örneklerin dışında duruma özel olarak yaşanan ve farklı şekillerde seyreden erteleme hastalığı döngülerine de rastlanabilir.
Ertelemecilik davranışıyla ilgili olan örnekler ne kadar değişirse değişsin hepsinin ortak noktası işlerin genellikle kişilerin kendi içsel kaynaklı sebeplerinden dolayı ertelenmesidir.
Erteleme hastalığı kişilerin hayatında önemli güçlüklerle seyreder. Yaşanan güçlükler elbette ki kişilerin isteği veya tercihi değildir. Ancak bile isteye yapılmamasına rağmen kişinin hayatında ‘‘Neden erteleme davranışı bu kadar çok sık olmaktadır?’’ sorusunun cevabını bulmak büyük önem taşır.
Öncelikle erteleme hastalığının oluşmasında ve devam etmesinde pek çok sebepten söz edebiliriz. Bazı kişilerde görülen erteleme davranışı,yalnızca bir nedene dayanabilirken bazı kişiler içinse çoğunlukla pek çok sebebin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Bu hastalığa sebep olan nedenlerden bazıları şunlardır:
-Erken yaş döneminde otoriter/eleştirel ebeveyn tutumlarına maruz kalarak büyümek,
-Büyüme çağının kritik yaş dönemlerinde sorumluluk bilincinin edinilememiş olması,
-Aile, çevre veya kişinin kendisi tarafından altından kalkılması zor yüksek beklentilerin oluşturulması,
– Sürekli yoğun stres altında kalmanın sonucunda tükenmişlik sendromu belirtilerinin baş göstermesi,
-Sorumlulukları yerine getirirken görev odaklı değil de keyif odaklı olmaya yönelik tutumların gösterilmesi,
-Zorlu duygularla baş etmede güçlük,
-Zorlu ve yoğun duygulardan kaçınma,
-Duygulara göre hareket etme,
-Çabuk sıkılma,
-Kişinin hata yapmaya karşı tolerans azlığı,
-Başarısız olma korkusu,
-Düşük özsaygı,
-Yetenekler ve donanıma uygun olmayan görevler,
-Zaman yönetimine dair bilgi ve beceri eksikliği,
-Görevleri yapmayı erteleyerek bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde kişilere, sisteme veya kendine karşı başkaldırı isteği.
Erteleme hastalığı, günlük yaşam içerisinde dışarıdan da gözlemlenebilecek düzeyde belirgin belirtilerle göze çarpabilir. Bu belirtiler şunlardır:
-Birkaç aşamalı ve zaman gerektiren işlerin hep son ana bırakılması,
-Çok dar zamanda oldukça fazla görevi tamamlamaya çalışmak,
-Görevleri ve sorumlulukları sürekli üstünkörü biçimde yerine getirmek,
-Yapılmak istenen işin ne zaman yapılacağına dair karar alınmasına rağmen her seferinde işe başlama zamanının ötelenmesi,
-Önem arz eden ve kaygı uyandıran işlerin ertelenerek daha rahat yapılabilen işlerin öncelikli olarak halledilmesi,
-İşlerin gerçekleştirileceği sürelerde gereksiz şeylerle oyalanma,
-Alınan kararların bir türlü uygulanamaması,
-Görev ve sorumlulukları yerine getirirken fazlaca kaygılı ve stresli olmak,
-İş ve sorumlulukları düşünmekten ya da planlamaktan kaçınmak,
-İş ve sorumlulukları yerine getirmek için aksiyon almak yerine planlamaya daha fazla zaman ayırmak,
-İş ve sorumluluklar yaklaştıkça çeşitli bedensel yakınmalar yaşamak.
Çeşitli sebeplere dayanarak ortaya çıkan erteleme davranışı, kişinin yaşamında oluşturduğu tüm zorlu duygu durumlara rağmen sürekli hale geliyorsa buna kronik erteleme hastalığı denir.
Bu durumda yapılan her bir erteleme bir sonraki ertelemeyi de beraberinde getirmektedir. Çünkü yapılmayan görevler her seferinde yığılarak artar. Kısacası kişi, kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirmede geride kaldıkça yapılması beklenen görevlerin üzerine yeni görevler eklenmeye başlar.
Daha sonra ise bekleyen görevlerin üstüne eklenmiş yeni görevler de ertelenmiş olur. Böylece kişi ne yaparsa yapsın kendi yaşamında gösterdiği çabanın görevlerin üstesinden gelmesi için yetersiz kaldığı inancını pekiştir. Böylece erteleme davranışı birikmiş görevlere rağmen kişinin yaşamında bir kısır döngü olarak bu şekilde sürüp gider.
Bu durum gün geçtikçe bir girdap gibi kişiyi içerisine çekebilir. Bu girdap durumun içinden çıkmak isteyen birçok kişi, erteme alışkanlıklarından vazgeçmek istese bile nereden başlayacağını çoğu zaman bilemez.
Özellikle bu kişiler için birikmiş görev ve sorumluluklar, altından kalkılması zor bir dağ gibi görülebilir. Bu durumda bıkkınlık, isteksizlik ve ümitsizlik duygularıyla;sorumluluk, görev ve kararlardan daha da kaçınılarak sorumlulukları hiç gerçekleştirmeme tutumları daha çok pekişebilir.
Bu sürecin içerisinden çıkamayan kişi ise genellikle ailesi ve sosyal çevresi tarafından hissiz, sorumsuz veya umursamaz bir kişi olarak eleştirilir.
Erteleme hastalığı ile baş etmede ilk yapılması gereken, bu durumun sebebini veya sebeplerini çok iyi bir şekilde tespit etmektir. Ancak bu davranışın altında ve en derinde yatan gerçek sebepleri gördükten sonra bu durumun kaynağı doğru ve nesnel biçimde analiz edilebilir.
Erteleme hastalığı ile baş etmek için yapılacak müdahalelere ise bu kısımdan elde edilen verilere göre karar verilir.
Bu sebepleri tespit etmek için sürecin çözümlenmesine yardımcı olabilecek bazı sorularısiz de kendi kendinize sorup cevap verebilirsiniz. Bu sorular:
-Yapmanız gereken hangi sorumluluklarınızı erteliyor hangilerini ertelemiyorsunuz?
-Ertelediğiniz durumlar ile ertelemediğiniz durumlar arasında hissettiğiniz duygusal ve davranışsal değişiklikler nelerdir?
-Ertelemede gerçek engeller mi söz konusu yoksa bunlar sizin kendi kendinize oluşturduğunuz engeller midir?
-Erteleme davranışı sayesinde yüzleşmekten kaçındığınız duygular veya durumlar var mıdır?
-Üstlendiğiniz görev, karar ve sorumluluklar kişisel yeterliliklerinize uygun mudur?
-Uygun planlama ve çalışma alışkanlıklarına sahip misiniz?
Sorulan bir takım sorularla erteleme hastalığının nedenleri tespit edildikten sonra erteleme davranışını azaltmada yardımcı olabilecek bazı fikirler ise şunlardır:
-Sizi ertelemecilik davranışı yapmaya iten temel kaygılarınızı (örneğin başarısızlık ya da sevilmeme gibi) fark edip bu kaygıların neden oluştuğuna dair farkındalık çalışmalarına başlamak,
-Korku ve kaygılardan kaçınmak yerine onlarla uygun biçimlerde yüzleşmeyi denemek,
-Sorumlulukları yaparken oluşacak zorlayıcı duyguları kabul etmek,
-Sorumlulukları yerine getirme konusunda size yardımcı olabilecek kişiler varsa onlardan yardım talep etmek,
-Şu ana kadar başarılmış görevler hakkında rutin notlar tutmak ve bunlarla ilgili kendinizi küçük ödüllendirmelerle taktir etmek,
-Başarı beklentilerinizi analiz ederek bu beklentileri daha gerçekçi ve ulaşılabilir hale getirmek,
-Yapılacak işi küçük adımlara bölmek,
-Yapılacak tüm işe odaklanmak yerine o anda yapmanız gereken işin küçük parçasına odaklanmak,
-Planlayıcılar kullanmak,
-Çalışmak için verimli zamanları gözetmek,
-İşe koyulmadan önce fiziksel ve duygusal ihtiyaçların giderilmiş olmasından emin olmak,
-Kendinize yeterli dinlenme zamanları vermek,
-Günlük hedefleri not edip yapılabilenleri yazmak, yapılamayanların neden yapılamadığını analiz etmek,
-İşleri tamamladıkça kendini ödüllendirmek,
-Başarılı olan görevlerle ilgili oluşturulan listeyi görülebilecek bir yerde tutmak,
-Beklenen düzeyde başarılı olmamış görevlerle ilgili değerlendirmeler yapmak,
-Yapılan değerlendirmelere göre çalışma ve planlama davranışlarıyla ilgili düzenlemeler yapmak,
-Erteleme davranışının üstesinden gelmek için gösterdiğiniz tüm bu çabalar için kendinizi takdir etmek.
Yukarıda verilen bu öneriler erteleme davranışıyla baş etmek için geçici bir süreliğine yardımcı olabilir. Ancak bazı durumlarda kişi kendisine önerilen yöntemleri denese bile sonuca ulaşmada yetersiz kaldığını hissedebilir. Bu durumda erteleme hastalığı ile baş etmek kişi için zorlayıcı olabilir.
Bu kişi altta yatan gerçek sebeplerin tespit edilmesinde güçlük çekebilir veya yöntemleri istenilen şekilde uygulayamıyor olabilir.
Tüm bunlar kişinin kendisine dışarıdan bakıp kendisini objektif bir biçimde değerlendirmesinin ve uygun çözüm yöntemini uygulamasının sanıldığı kadar kolay olmadığından kaynaklanmaktadır.
Ancak bu, yaşanan durumun çözümsüz olduğu anlamına gelmez. Erteleme hastalığına neden olan tüm belirtilere terapi süreci içerisinde yapılacak objektif gözlem, klinik değerlendirme ve doğru tekniklerle son verilmesi mümkündür.
Bu konuyla ilgili Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezi olarak uzman klinik psikologlarımızla her zaman yanınızda olup sizlere destek verebileceğimizi söylemek isteriz.
Merkezimizden ister online psikolog desteği ister yüz yüze psikolog desteği alarak ertelemecilik davranışından kurtulmak üzere kendiniz için bir adım atıp yaşam kalitenizi daha da yükseltebilirsiniz.
Mutlu ve Sağlıklı Bir Yaşam Sürmeniz Dileğiyle…
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/duygusal-yiyicilik-duygusal-yeme-bozuklugu/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler