Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Dünya hızla değişiyor. Hava koşullarındaki aşırılıklar, ekosistemlerin bozulması, doğal felaketlerin artışı… Tüm bunlar sadece çevremizi değil, psikolojimizi de derinden etkileyen olaylardır. Bu nedenle son yıllarda yapılan araştırmalar, iklim değişikliğinin ruh sağlığına etkilerinin önemini ortaya çıkardı. Sıcaklık artışları, doğal afetler ve çevresel değişimlerin, kişilerin ruh hali, kaygı seviyeleri ve genel yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkiler doğurduğunu gösteriyor.
Avrupa Halk Sağlığı İttifakı’nın (EPHA) raporuna göre, mevsimlerin olağandışı değişmesinden kaynaklı olaylar milyonlarca insanın zihinsel sağlığında bozulmalara yol açıyor ve bu sıkıntının uzun süreli etkileri olabiliyor. İklim değişikliğinin ruh sağlığına etkileri arasında; akut stres bozukluğu, depresyon, anksiyete ve sosyal fobi gibi sorunlar öne çıkmaktadır. Özellikle mevsimsel değişikliklerden kaynaklanan olayların sıklığının artması, insanların geleceğe dair belirsizlik yaşamasına ve psikolojik olarak yıpranmasına neden olmaktadır. İklim değişikliğinin ruh sağlığına etkilerini ve duygusal dünyamızı nasıl değiştirdiğini, hangi psikolojik süreçlerin devreye girdiğini ve en önemlisi, bu durumla başa çıkmak için neler yapabileceğimizi gelin, birlikte inceleyelim.
Küresel ısınma, yağış rejimindeki değişiklikler, deniz seviyesinin yükselmesi ve ekstrem hava olaylarının sıklaşması gibi faktörler, gezegenimizin doğal dengesini bozmaktadır. Yaşanan bu durum ise mevsimsel değişikliği de beraberinde getirmektedir. Bilim insanları, bu değişimin en büyük nedenlerinden birinin insan faaliyetleri olduğunu vurgulamaktadır. Bu konuda insan faaliyetleri araştırıldığı gibi iklim değişikliğinin ruh sağlığına etkileri üzerine de pek çok çalışma bulunuyor. Temelden başlayıp, küresel iklim değişikliğinin nedenlerini sıralayacak olursak;
Konu hakkında alınacak önlemler, küresel ve ulusal düzeyde alınması gereken acil tedbirleri içermektedir. Birçok ülkede, karbon salınımını azaltmak için çeşitli projeler geliştirmekte ve iklim değişikliği kanunu kapsamında yeni düzenlemeler yapılmaktadır. Ülkemizde de 2021 yılında Paris İklim Anlaşması onaylanarak bu konuda adımlar atılmıştır. Kentleşme ve sanayileşme süreçleri hızlandıkça, çevresel bozulma ve psikolojik baskılar artmaktadır. Bu nedenle, bireylerin bilinçlendirilmesi ve dayanıklılık kazanmaları için belgesel, sunum, poster ve fotoğraf gibi görsel materyallerin kullanımı gibi farkındalık çalışmaları da büyük önem taşımaktadır.
Türkiye’de iklim değişikliği özellikle sıcaklık artışları, kuraklık, sel felaketleri ve hava kirliliği ile kendini gösteriyor. Orman yangınları, kasırgalar ve tüm doğal afetler, yalnızca çevreye değil, aynı zamanda bireylerin fiziksel ve psikolojik sağlığına da zarar veriyor. Örnek olarak depremi vermemiz gerekirse, toplumsal etkileri olan büyük bir doğal afet olup, deprem psikoloji konusunda mutlaka çalışmalar yapılması gerekmektedir. Yaşanan olumsuzluklar yalnızca doğrudan maruz kalanları değil, tüm toplumu etkileyen psikolojik süreçleri de tetikleyerek iklim değişikliğinin ruh sağlığına etkileri üzerine çalışmalar yapılmasını beraberinde getiriyor.
Mevsimsel akış değişiminin insan üzerindeki etkisi sadece fiziksel sorunlarla sınırlı değildir; bireylerin sağlığına da ciddi şekilde olumsuz etkileyebilir. Bu durumlar iklim değişikliğinin ruh sağlığına etkileri konusu adı altında incelenmektedir. Hava olaylarının aşırılığı, yaşam alanlarımızın tahrip olması ve geleceğe dair belirsizlik hissi, insan psikolojisini bir hayli zorlamakta.
2021’de Lancet Planetary Health tarafından yapılan bir araştırma, gençlerin büyük bir kısmının yaşanan bu değişiklik nedeniyle gelecekle ilgili kaygılar yaşadığını gösteriyor. Aynı zamanda bu durumun beraberinde depresyon, anksiyete ve umutsuzluk gibi duyguları tetiklediği de ortaya çıkmaktadır. Çevresel değişiklikler, yalnızca bireysel düzeyde değil, toplumsal olarak da stres yaratan bir durumdur. Doğal felaketler, göç dalgaları, ekonomik kayıplar ve kaynakların azalması, insanların güvenlik duygusunu zedeleyerek geriye travmatik etkiler bırakabiliyor.
Giderek daha fazla insan, gezegenimizin geleceği hakkında derin bir endişe duymaya eğilimli hale gelmiştir. Çevresel kaygı olarak adlandırılan bu durum, bireylerin iklim değişikliği ve çevresel yıkımlar karşısında hissettiği derin endişe, korku, çaresizlik ve suçluluk duygularını ifade eden bir kavramdır. Özellikle genç nesil bu duyguyu daha yoğun yaşıyor. UNICEF’e (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) göre, dünya genelinde çocukların ve gençlerin yüzde 75’i krizlerin kendilerini korkuttuğunu belirtiyor.
Ekolojik kaygı bazen motive edici bir güç olabilirken, sürekli ve yoğun yaşandığında tükenmişlik sendromu, umutsuzluk ve eylemsizliğe yol açabiliyor. Kadınlarda, iklim değişikliğinin ruh sağlığına etkileri, özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha belirgindir. Kadınlar, su kıtlığı ve tarımsal üretimde yaşanan düşüşten doğrudan etkilenerek ekonomik ve sosyal zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. İklim değişikliği komisyonu ve çeşitli uluslararası kuruluşlar, bu konuda politikalar geliştirerek eşitliği sağlamaya çalışmaktadır.
Kasırgalar, seller, orman yangınları ve kuraklık gibi doğal afetler, maruz kalan bireylerde ciddi travmalara neden olabilir. Bu tür olayları yaşayan kişilerde travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon ve anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklar daha sık görülüyor. Örneğin, 2005 yılında ABD’de yaşanan Katrina Kasırgası sonrasında, bölgedeki insanların büyük bir kısmında uzun süreli psikolojik etkiler gözlemlendi. 2021 yılında Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen büyük orman yangınları, birçok insanımızın evini, geçim kaynaklarını ve sevdiklerini kaybetmesine neden oldu.
Özellikle, felaket anına tanıklık eden ya da doğrudan etkilenen kişilerde güven duygusunun sarsılması ve geleceğe dair umutsuzluk hissi ile akut stres bozukluğu gibi rahatsızlıklar yaygın şekilde görülebilmektedir. Yapılan araştırmalar uzmanların, iklim değişikliğinin ruh sağlığına etkilerine bağlı travmaların psikolojik destek gerektirdiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, psikolojik dayanıklılığı artırmak amacıyla toplumda bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Çağımızın önemli bir sorunu olan bu değişim ve bununla bağlantılı çevresel olaylar, bireylerin psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. Peki iklim değişikliğinin ruh sağlığına etkileri nelerdir? Cevabını şu şekilde sıralayabiliriz.
Çevresel kaygıyı yönetebilmek için psikolojik dayanıklılığınızı artırmak ve umut duygunuzu canlı tutmak büyük önem taşır. Bunun için öncelikle iklim değişikliğinin ruh sağlığına etkileri üzerine araştırma yapılmalı ve ardından ise şu detaylara dikkat edilmelidir;
Eğer iklim değişikliğine bağlı endişe, stres veya umutsuzluk hissetmeye başladıysanız, yalnız değilsiniz. Mutlu Yaşam, psikolojik sağlığınızı korumanız ve dengede kalmanız için online terapi hizmeti ile yanınızda. Profesyonel destek almak için danışmanlık hizmetlerimizden faydalanabilirsiniz.
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/dopamin-nedir-dopamin-detoksu-nedir/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler