Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
İki insanın beraberliği sadece duygusal çekimle değil, derin bir ait olma hissiyle güçlenir. Sağlıklı bir birliktelikte duygusal yer bulmak; kişinin olduğu gibi kabul edildiğini, anlaşıldığını ve değer verildiğini hissetmesiyle mümkündür. Ancak bu bağlılık her zaman kendiliğinden gelişmez. Uzun süredir beraber olan çiftlerde de yeni başlayan birlikteliklerde de bu duygunun gelişimi için dikkat edilmesi gereken önemli dinamikler vardır. İlişkilerde aidiyet duygusu, kişisel sınırların ihlal edilmediği, karşılıklı saygı ve çabayla gelişir.
Sevdiğimiz kişiye kendimizi ait hissetmek, sadece duygusal bir tatmin değil; aynı zamanda psikolojik bir gereksinimdir. Psikolog Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, bu hissin temel insani ihtiyaçlardan biri olduğunu gösterir. Aidiyet duygusu ilişkide; sevilmek, anlaşılmak ve önemsenmek üzerinden kendini gösterir. Bunlar olmadığı zaman, taraflardan biri ya da her ikisi sürekli güvensizlik yaşayabilir.
Örneğin, sevgilisinin yanında duygularını açıkça ifade edemeyen biri zamanla geri çekilir. Kendini ait hissetmediği bir beraberlikte duygusal uzaklık kaçınılmaz hale gelir. Dolayısıyla, karşılıklı olarak bu bağın sürdürülmesine özen gösterilmediğinde ilişkilerde aidiyet duygusu zamanla zedelenebilir.
Bu duygunun gelişiminde hem bireysel geçmiş hem de güncel davranış biçimleri rol oynar. Çocuklukta kurulan bağlanma stilleri (örneğin güvenli ya da kaçıngan bağlanma), yetişkinlikteki romantik yakınlıklara doğrudan etki eder. Ancak bu, duygusal yer edinmenin sadece geçmişten ibaret olduğu anlamına gelmez. Yapılan araştırmalar, güvenli psikolojik bağ geliştirmenin öğrenilebilir bir süreç olduğunu bize gösteriyor.
Birbirini dikkatle dinleyen, karşısındakinin duygularına saygı duyan ve ortak kararlar almaya özen gösteren çiftler zamanla daha güçlü bir yakınlık geliştirirler. Bir araştırmaya göre, ilişkilerde aidiyet duygusu, birlikte sorun çözme becerisi yüksek olan partnerlerde daha kararlı biçimde oluşuyor (Journal of Social and Personal Relationships, 2022).
Birlikte yürünecek bir yol, benzer değerlerle şekillenir. Ortak hayaller kurmak ve bu hayalleri gerçekleştirmek için adımlar atmak, bir birlikteliği sıradanlıktan çıkarır. Bir çiftin aynı vizyona sahip olması demek, sadece büyük planlarda değil; günlük kararlarda da uyum gösterebilmesi demektir.
Örneğin, gelecekte çocuk sahibi olmayı planlayan ya da birlikte yeni bir şehirde yaşam kurmak isteyen çiftler, bu hedefler sayesinde kendilerini bir bütünün parçası olarak hissederler. Ortak hedefler aynı zamanda bir “biz bilinci” yaratır. Bu bilinç, ilişkilerde aidiyet duygusu geliştirmek isteyen çiftler için temel bir yapı taşıdır.
İki kişi arasındaki aşk ya da sevgi ne kadar güçlü olursa olsun, sosyal çevreyle bütünleşmeden tam bir bağlılık hissi oluşmaz. Partnerin arkadaşlarıyla vakit geçirmek, aile üyeleriyle sağlıklı ve sıcak iletişim becerileri geliştirmek, birlikte sosyal etkinliklere katılmak; ilişkilerde aidiyet duygusunun gelişimini destekler. Çünkü birey, partneriyle beraber aynı sosyal ortamda varlık gösterdiğinde, bu duygu daha kolektif bir hâl alır.
Bağ kurmak ancak güven varsa mümkün olur. Kişinin partnerine karşı duygularını açıkça ifade edebilmesi, yanlış anlaşılma kaygısı yaşamadan kendisi olabilmesi, ilişkide kendini ait hissetmek, bu güvenin göstergesidir. Güven duygusu geliştirme süreci kısa sürede tamamlanan bir hedef değil, sürekli olarak inşa edilen bir zemin gibidir.
Örneğin, sözünde duran, söyledikleriyle eylemleri tutarlı olan bir partner, karşısındakine güven verir. Bu da zamanla ilişkilerde aidiyet duygusu oluşmasını kolaylaştırır. Aksi durumda, tutarsız ya da manipülatif davranışlar karşılıklı bağlılığı zayıflatır.
Empati, karşı tarafın duygularını anlamaya çalışmak değil; o düşünceleri onun gözünden hissedebilme çabasıdır. Empati geliştirme yolları arasında aktif dinleme, yargılamadan yaklaşma ve karşı tarafın duygularını kabul etme yer alır.
Eşlerden biri üzgünken diğerinin sadece “neden” sorusunu sorması bile duygusal yakınlığa katkı sağlayabilir. Küçük jestler, özenli sözler ve destekleyici tutumlar, kişiler arasında derin bir duygusal uyum yaratır. Bu uyumun varlığı, ilişkilerde aidiyet duygusu için vazgeçilmez bir zemindir.
Bazen bir birliktelikte istemeden de olsa bu hissi zayıflatan davranışlar sergilenebilir. Bu nedenle bazı davranış kalıplarından özellikle kaçınılmalıdır.
Bu davranışlardan uzak durmak, sadece mevcut durumu korumakla kalmaz; aynı zamanda ilişkilerde aidiyet duygusunun yeniden inşa edilmesine de katkı sağlar.
Zamanla rutinleşen ilişkilerde aidiyet duygusu zayıflayabilir. Çocuk sahibi olmak, taşınmak ya da kariyer değişiklikleri gibi durumlar bu duygunun doğasını etkileyebilir. Ancak bu değişim sürecinde bile karşılıklı anlayış ve esneklik gösterilirse, bağlılık duygusu korunabilir.
Evlilikte aidiyet hissini sürdürülebilir hale getirmek için:
Ayrıca evlilikte, bağlılık ve bağımlılık kavramlarının ayrımının yapılması önemlidir. Romantik ilişkilerde bağlılık, gönüllü birlikteliği ifade ederken; bağımlılık, bireysel özgürlüğün kaybıyla ilgilidir. Sağlıklı evliliklerde çiftler hem kendi benliklerini korur hem de ortak yaşam alanını geliştirirler.
Birlikteliklerini derinleştirmek isteyenler için, güvenilir kaynaklara göz atmak oldukça faydalı olabilir. Daha fazla içerik için Mutlu Yaşam sitesini ziyaret ederek sağlıklı ilişki dinamikleri hakkında güncel yazılara ulaşabilirsiniz.
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/othello-sendromu-nedir-belirtileri-nelerdir/ linki üzerinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler