Okul Öncesi Dönemde Çocuklarda Davranış Bozukluğu 

Okul Öncesi Dönemde Çocuklarda Davranış Bozukluğu 

Toplum içerisinde yaşanan olumlu ya da olumsuz tüm olaylardan çocuklar ciddi şekilde etkilenmektedir. Fakat çocuklar yetişkin bireyler gibi belirli bir bilgi birikimine, tecrübeye, mantığa ya da iradeye sahip olmadığı için karşılaştıkları olumsuzlukları veya zorlukları aile bireylerinin desteği olmadan atlatamazlar. Örneğin sevdikleri kişilerden birini kaybetmeleri, okulunu değiştirmeleri veya kardeşinin olacağını öğrenmeleri gibi durumlarda çocuklar yaşananlara uyum sağlamakta zorlanırlar. Bu süreçler boyunca çocuklarda davranış bozukluğu gözlemlenebilmektedir.

Uzmanlar çocukta görünen davranış bozukluğunu yorumlarken çocuğun yaşı ve yaşadığı olayın ciddiyetini gözlemlerler. Örneğin çocuk iki yaşına gelinceye kadar parmağını emebilir. Ancak aynı davranışı on yaşındaki çocuklar yaptığında çocuklarda davranış bozukluğu gözlenmektedir. Bugünkü yazımızda okul öncesi dönemde çocuklarda davranış bozukluğunun ne olduğuna, nedenlerine ve çocuklarda yaşanan davranış bozukluklarının çeşitlerine değineceğiz. Çocuklarda davranış bozukluğu görüldüğünde online psikologlardan online terapi yöntemi ile yardım alınmalıdır.

Okul Öncesi Dönemde Çocuklarda Davranış Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?

Okul öncesi dönemde çocuklarda gözlemlenebilen davranış bozukluğunun çeşitli sebepleri vardır. Bunları özetleyecek olursak; dikkat çekmeye çalışmak, intikam almayı istemek, yetersiz hissetmek gibi faktörlerden bahsedilebilir.

1. Dikkat Çekmeye Çalışmak:

Çocuğa gerek duyduğu ilgi ya da sevgi gösterilmediğinde veya zaman ayrılmadığında dikkatleri üzerine çekmek için çocuklarda davranış bozukluğu gözlemlenir.

2. İntikam Almayı İstemek:

Özellikle şiddet gören, sevgi veya ilgi görmeyen çocuklar aile bireylerinden intikam almak isterler. Aşırı otorite ve baskıcı bir tutum izlenmesi, katı disiplin aile bireylerine karşı öfke ve nefret duygularının ortaya çıkmasına ve baş kaldıran bir bireyin ortaya çıkmasına sebep olur.

3. Yetersiz Hissetmek:

Çocuğun kendine güveninin olmaması davranış bozukluklarının ortaya çıkmasına sebep olur. Aile bireylerinin aşırı derecede koruyucu davranması, hoşgörülü tutumu ve gereğinden fazla özen gösterilmesi aşırı kontrol anlamına gelir. Çocuk diğer bireylere karşı aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal olarak çabuk kırılan bir bireye dönüşür. Yaşanan bu durum çocuğun kendi kendine yetmesine olanak tanımaz ve çocuklarda davranış bozukluklarının ortaya çıkmasına sebep olur.

Davranış Bozukluğu Çeşitleri Nelerdir?

Davranış bozuklukları belirli bazı başlıklar altında toplanmaktadır. Birçok örneğini hemen hemen her gün gördüğümüz bazı davranışlar ile karşılaşırız. Çoğu birey hayatlarının herhangi bir döneminde bu tür sorunlar ile karşı karşıya kalmıştır. Ancak ortaya çıkan bu davranışlar yaşanan döneme özgü geçici sorunlar olarak kendiliğinden yok olabilirler ya da yerleşik davranış kalıplarına dönüşebilirler. Asıl sorun da bu noktada başlar. Özellikle çocukluk döneminde ortaya çıktıklarında sorunu erken fark ederek gerekli önlemleri almak gerekmektedir. Hangi tip bozukluklar ile karşılaşıldığını ve nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini bilmek çözümü basit bir hale getirmektedir.

Psikolojik Temelli Kekemelik:

Kekemelik, bir şeyin sözlü olarak anlatımı esnasında konuşmadaki akıcılığın aksamasıdır. Başka bir rahatsızlığın olmaması halinde bu tarz bir bozukluk psikolojik temelli olarak değerlendirilir. Genel olarak heyecan, korku, utanma ve gerginlik durumlarında ortaya çıkar. Konuşmada bozukluk, tekrarlamalar ve bocalamalar ile kendini gösterir ve ortalama 3-4 yaş civarında başlar. Ancak kesin olarak kekemelik 5-6 yaşlarda netlik kazanır.

Küçük yaşlarda kekemeliğin görülmesi çocuklardaki düşünme ve konuşma hızını ayarlanamamasından kaynaklanır. Kekemeliğin ortaya çıkmasındaki en önemli faktör yetersiz sevgi, ilgi ve ayrımcılıktır. Bununla beraber bazı travmatik durumlar, kazalar, aşırı korkular da kekemeliğe sebep olabilir. Bu gibi durumlarda aile bireylerinin davranışları çok önemlidir. Kekeleyen çocuğa karşı sabırlı olunmalı, konuşurken sözü kesilmemeli ya da kelime onun yerine tamamlanmamalıdır. Asla çocuğun kekemeliği ile alay edilmemelidir.

Parmak Emme:

Genel olarak tüm çocuklarda ortalama 3-4 yaşına kadar devam eden bir davranıştır. Parmak emme alışkanlığı olan çocuklarda bu davranışın sonucu bazı organ bozuklukları görülebilir. Çocuklar 1.5 yaş civarı bu davranışı yoğun olarak yapmalarına karşı 3- 4 yaş sonlarına doğru bu alışkanlığı bırakmaları gerekir. Kalıcı bir davranış bozukluğu olarak görülmeye başlandıysa altında genellikle psikolojik kökenli bazı ihtiyaçlar vardır.

Parmak emmek çocuk açısından gelişimsel bir gerilemedir ve buna neden olan etkeni doğru saptamak gerekir. Aileye katılan bir kardeş, anne baba ayrılığı veya kaybı, çevre değişiklikleri, korku ve güvensizlik duyguları çocuklarda davranış bozukluğuna neden olabilir. Çocuk, bebek gibi davranarak ilgiyi tekrar üzerine çekmek ister. Bu durumda çocukla konuşmak ve bu davranışın bebeklere özgü bir hareket olduğunu, kendisinin büyüdüğünü açıklanmalıdır. Çocuğun sevgi ya da ilgi ihtiyacı giderilmediği sürece parmağımı emmeyi sürdürür.

Tırnak Yeme:

Bu tip bir bozukluk genellikle 3-4 yaşlarında görülür. Güvensizlik duygusunun bir yansımasıdır. Baskının yüksek olduğu ailelerde büyüyen çocuklarda sıklıkla görülür. Ailesi tarafından azara maruz kalan, yeterince ilgi ve sevgi görmeyen çocuklarda bir savunma mekanizması olarak ortaya çıkar. Çocuklarda sıklıkla görülen bir bozukluktur. Bazen ise görünürde bir olay olmasa da çocuk bu alışkanlığı edinmiş olabilir. Bu soruna neden olan olaylar saptanmalı ve buna uygun çözümler üretilmesi oldukça kritiktir.

Kaygı:

Kaygı kendisini gerginlik ve endişeli hal olarak gösterir. Çocuk basit olaylarda bile kaygı durumu yoğun bir şekilde hissedebilir. Yoğun kaygı durumu yaşayan çocuklarda saldırganlığa çok sık rastlanır. Kaygı bozuklukları psikolojik kökenli olabilir. Güven eksikliği yaşayan çocuklar sık sık kaygı duygusu ile boğuşur. Ebeveynlerin yanlış tutumları çocuktaki kaygıyı oluşturan en önemli etkendir.

Yeme Bozuklukları ve İştahsızlık

Ailelerin en çok yakındıkları konu çocuklarında gözlemledikleri yeme bozuklukları iştahsızlıktır. Şikayetlere bakıldığında çocuğun yemek seçtiği, yemek yemek istemediği ya da tatlı, şekerleme, çikolata gibi abur cubur yiyeceklere yöneldiği görülür. Aslında bu tip şikayetlerin çoğu ailelerin çocuğun yeterli miktarda yemek yemediği şeklindeki yanlış inançlarından kaynaklanmaktadır. Aile bireyleri çocuğa zorla yemek yedirmek istemekte çocuk da bu zorlamayı reddederek, yemek yememektedir. Durum yine ebeveynlerin yanlış tutumlarından kaynaklanan bir probleme dönüşür. Çocuğunun peşinde kaşıkla koşuşturan, zorla ve tabak tabak yemek yedirmeye çalışan bir anne bu tip bir bozukluğa zemin hazırladığını da bilmelidir. Sağlıklı ve doğru davranışlar belirlemiş bir ailede bazı öğünler az yemek yedi diye hiçbir çocuk beslenme sorunu yaşamaz. Önemli olan çocuğun ne kadar yediği değil, ne tür gıdalarla beslendiğidir.

Uyku Bozuklukları:

Çocuklarda davranış bozukluğu madddelerinden biri olan, çocuğun düzensiz uykuları ya da uykuya geçememe durumudur. Uyku bozukluklarında da temel etken çocuğun güven ihtiyacıdır. Kendini güvensiz hisseden çocuk düzenli uykuya geçemez. Küçük yaş gruplarında çok sık olarak görülür. Özellikle annenin de çalıştığı durumda çocuk bırakılacağı, terk edileceği duygusuna kapılır. Anne babasının yanında uyumaya alışan çocuk bunu alışkanlık haline getirmişse bu alışkanlığı kırmak bazen çok zor olabilir. Anne babasının yanında uyuyan çocuk uyuduktan sonra her seferinde kendi yatağına götürülmelidir. Ancak çocuğun sevgi ve güven ihtiyacı karşılanmadan çözüme ulaşmak imkansızdır. Uykuya geçmeden önce çocukla vakit geçirmek, masal okumak, oyun oynamak etkili yöntemlerdir. Sevildiğini ve yalnız kalmayacağını bilmek çocuk için en önemli şeydir.

Yalan Söyleme: 

Çocuklarda davranış bozukluğu olan yalanın amacı, bir olayı olduğundan farklı göstermek veya gizlemek, başkalarını yanıltmaktır. Aileler, yalan konusunda dikkatli davranırlar. Çocuklarının yalan söylemekten kaçınmasını isterler. Yaşı küçük çocuklarda çalma eyleminde olduğu gibi yalan kavramı da yerleşmemiştir. Ortalama 5 – 6 yaşlarına kadar çocuklar bilinçli olarak yalan söylemezler. Gerçeklik olgusu büyüdükçe kazanılan bir farkındalıktır. Küçük yaşlardaki çocuklar hayalciliklerinin verdiği bir yapı ile hayaller uydurabilirler. Bunlar, doğaldır, engellenmemelidir.

Birçok uzmana göre çocuk, 6 – 7 yaşından sonra yalan söylemeye başlar. Aslında hemen hemen bütün çocuklar çocukça yalanlar söyleyebilir. Alışkanlık haline gelmiş bir yalan söyleme davranışı varsa davranış bozukluğundan söz edilebilir. Çevresinde yalan söyleyen bu yolla avantajlar edinen insanları gören çocuk taklit yoluyla yalan söylemeyi öğrenir. Maalesef, biz yetişkinler olarak da yalan söyleriz, işin tuhaf yanı yalan söylememesini istediğimiz çocuğumuza da yalan söyleriz. Yalan söylemek, kolaylıkla engellenecek bir davranış değildir. Çocuğun yalan söylemesinin altında yatan nedenler belirlenerek bir uzman ve aile bireylerinin yardımıyla bu sorun çözülebilir. 

Saldırganlık: 

Saldırganlık olarak da adlandırılan başkalarına zarar verme davranışı sık rastlanılan, çocuklarda davranış bozukluğudur. Saldırganlık insanın yapısında bir güdü olarak vardır; insan hayatının devamını sağlamak için programlanmıştır. Saldırganlığın davranış bozukluğu olarak karşımıza çıkması ortada hayatın devamını tehdit eden bir durum yokken toplumsal uyumu bozacak biçimde dışa vurulmasıdır. Önemli olan bu duygunun var olduğunun bilinmesi ve kontrol altında tutulabilmesidir.

Çocuklarda da doğuştan itibaren görülür. Bebeklerde bile öfke nöbetleri şeklinde ortaya çıkar. Yabancılara karşı çocukların sergilediği vurma davranışı da buradan kaynaklanmaktadır. Küçük çocuklarda genellikle fiziksel saldırganlık görülürken yaş büyüdükçe sözel saldırganlık görülür. Baskı altında büyüyen ve özgüven problemi yaşayan çocuklarda sıklıkla görülür. Ailede iletişim sorunları, ilgi ve sevgi yoksunluğu; cinsel, fiziksel veya psikolojik şiddet görme durumunda saldırganlık ortaya çıkabilir. Ailenin kendi içinde tutarlı, saygılı ve güvenli olmalıdır.  

Çocuklarda davranış bozukluğunun görülmesinde en önemli faktör çocuğun ailesiyle ya da çevresiyle yaşadığı sorunlardır. İlgili veya ilgisiz aileler benzer sorunlar yaşayabilir. Çocuklarda davranış bozukluğu gözlemlendiğinde bir çocuk psikoloğu yardımı alınmalıdır. Özellikle terapi yöntemi ile yardım sağlanabilir. Online psikolog hizmetleri ile çocuğunuzda görülen bu davranışların önüne geçebilmeniz mümkündür.

Bu yazımızda okul öncesi dönemde çocuklarda davranış bozukluğu konusunda bahsettik. Bir önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/temizlik-hastaligi/ linkinden ulaşabilirsiniz.

Uzmanlarımızla Akademik Başarınızı ve Seçimlerinizi Tesadüfe Bırakmayın!

Alanındaki başarılı uzmanlarımızla sizlere hızlı ve güvenli hizmetler sunuyoruz.

Sıfır Sınav Kaygısı Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Kurucu Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Yazar
Fonksiyonel Wellness Koçu
Burcu YARAPSANLI ZAYİM

Aile Danışmanlığı Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Uzman Klinik Psikolog & Çocuk Gelişim Uzmanı & Aile Danışmanı
Sude ÇAKIR

Cinsel Terapi Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Kurucu Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Yazar
Fonksiyonel Wellness Koçu
Burcu YARAPSANLI ZAYİM

İçerikler