Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
İnsanoğlu psikoloji bilimini daha yakından tanıdıkça psikolojinin derinlerini yansıtan bazı terimler üzerinde her zaman meraklı olmuştur. Mesela bu terimlerin arasında en çok “bilinçaltı”, “enerji” ve “hipnoz” yer almaktadır. Bu terimler böyle sıralanınca birbirinden bağımsız terimler gibi gözükseler de aslında bu 3 terim psikoloji dünyasında birbirine bağlı 3 halkadan oluşan bir zincirdir. Renk psikolojisi için insan hayatında ruh hallerimizi yansıttığına dair bilgiler bulunmaktadır.
Yani bu zinciri oluşturan bilinçaltı, enerji ve hipnoz insanda buzdağının görünmeyen kısmını yansıtmaktadır. Birçok kişi bu buzdağının altını gün içerisinde çok iyi gizlediğini düşünür. İnsanlar kendi bilinçaltlarında ne kadar olumsuz duyguları tetikleyen şeyler olursa olsun, eğer bayansa makyajı, kıyafeti, saçı ve yüzünde oluşturacağı gülümseme ile kimsenin onun iç dünyasını anlayamayacağını düşünebilir. Eğer bu kişi erkekse o da seçtiği gömleği, pantolonu, sıktığı parfümü, sakal tıraşı, saç tarzı ve seçtiği renk kombinleri ile dışarıdan hoş gözüktüğünü düşünebilir.
Ama hiç kimse kendisine bilinçaltını gizleyen bu rengi ona sevdiren, bu rengi ona giydiren ya da kendisine bir şey aldığında neden o renge ihtiyaç duyduğunu düşündürten soruları sormamaktadır. Peki tüm bu renk seçimlerini yaptırtan şey ya o rengin sizin üzerinizde oluşturduğu HİP-NOZ-SA…???
Hipnoz, birçok insanın bildiği gibi zincirli bir tik tak saatin gözünüzün önünde sallandıktan sonra kontrolünüzü kaybederek uyuma ya da bayılma tarzında bir şey DEĞİLDİR!
Hipnoz, bilinenin tam aksine kişinin zihninin çok yüksek bir algılama kapasitesine ulaşması halidir. Hipnoz olan kişi, hipnoz yapan uzmanın verdiği basit talimatlarla konuşulması gereken asıl konu üzerinde fokuslanmaya başlar ve böylece kişi tam hipnoz olduğunda fokuslandığı bu konuda zihinsel algısını en yüksek kapasiteye çıkartmayı başarır. Artık hipnozun da ne olduğunu ve nasıl yapıldığını bildiğimize göre renklerin bizleri nasıl hipnoz ettiğine geçebiliriz.
Bilirsiniz renkler ve zevkler konusunda hiçbir zaman tek bir doğru yoktur. Bu nedenle atalarımız “Renkler ve zevkler tartışılmaz!” demiştir. Ne kadar doğru bir söz! Eğer bu sözü söyleyen psikoloji dünyasının atalarından biri olsaydı bu cümleyi şöyle devam ettirirdi:
“İnsanların renklerini ve zevklerini tartışmayınız. Çünkü hiç kimse hiç kimsenin bilinçaltında zevklere hitap eden renklerin nasıl bir enerji oluşturduğunu ve bu enerjinin de kişide nasıl bir inanç geliştirterek kişiyi hipnoz altına aldığını bilemez!” Peki kim bilebilir? Sadece her insan kendi kendini bilebilir.
Öyleyse size bir soru… Sizce pembe ve mavi renkleri sizi hipnoz altına alıyor mudur?
Bu konuyu daha iyi anlayabilmek için herkesin dünyaya gözlerini açtığı o ilk andan itibaren hangi renklere maruz kaldıklarını düşünmelerini isterim. Çünkü eğer dünyaya erkek olarak geldiyseniz mavi- kız olarak geldiyseniz pembe renkler içine sarılarak büyütülmüşsünüzdür. Böylece daha vücudunuzu tanımak için büyümeyi beklemeden pembe renk sayesinde kız olduğunuza, mavi renk sayesinde de erkek olduğunuza inandırılmışsınızdır. Yani daha küçük bir çocukken bilinçaltınızda cinsiyet kimliğinizin renklere bağlı bir enerjisi oluşmuştur. Bilinçaltı bu enerjiyle dolunca pembe ve mavinin çocuğun yaşamı boyunca hipnotik etkisi başlamıştır.
Bayanlar büyüdüklerinde de pembe olarak seçtikleri her şeye daha dikkatli bakarlarsa kendisinde o şirin ve güzel kız çocuğu halininin yansımalarını da görebilirler. Örneğin, bir evin salonunda pembe kırlentleriniz varsa o pembe tonun çocukluk yıllarınızda neyi anımsattığını hatırlamaya çalışabilirsiniz. Çünkü salon takımınızın içinde yer alan o pembe renk kesinlikle tesadüfen seçilmiş bir pembe renk değildir. Erkekler de bugün giydikleri ve aldıkları her şey de mavi tonlarının çocukluk yıllarında tam olarak neye denk geldiklerini anımsamaya çalışabilirler. Böylece bebekken hayatınıza girmiş olan bu renkler, yıllar boyunca hangi mavi ve mavi tonlarındaki seçimlerinizde sizi hipnoz altına aldığını daha kolay anlayabilirsiniz.
Dünya üzerinde neredeyse hemen hemen herkesin bebeklik anılarının arasında mutlaka beyaz renk de yer almaktadır. Örneğin bebekken içtiğiniz süt beyazdır. Bunun yanı sıra belki bebeklik çarşafınız, size çok yakıştığı için bebekken anneniz tarafından giydirilen tulumunuz, banyo havlunuz, battaniyeniz ya da peluş bir oyuncağınızın yine beyaz renk olma olasılığı çok yüksektir.
Peki beyaz rengin anlamını hiç düşündünüz mü?
Peki hayatınızda neleri beyaz seçtiğinizi hiç düşündünüz mü?
Mesela tüm dünyada % 99 oranında kabul edilen gelinlik rengi beyazdır. Çünkü gelinliğin beyaz rengi sizde saf, temiz, duru, bebekler kadar güzel olma ve sadece size özgü olduğuna dair hisler uyandırır. Tıpkı bebekken içtiğiniz anne sütü ya da anne sütü içemeyen bebeklere hazırlanan özel sütler gibi değil mi ? Bu nedenle gelinlik gördüğünüzde sizi en önce etkileyen şey gelinlik değil, beyaz rengin ta kendisidir.
Erkeklerin de aynı şekilde damat olurken koyu renk damatlıklarının içine beyaz gömlek giymelerinde damadın içinin saf, temiz, duru olduğuna dair beyaz rengin oluşturduğu hipnotik bir algı söz konusudur.
Bazı kişiler ise günlük hayatta da kendilerine en çok beyaz rengin yakıştığını düşünebilirler. Peki neden?
Eğer siz de onlar gibi düşünüyorsanız, bebekken annenizin sizi beyaz kundaklara sardığında ne kadar güzel bir bebek olduğunuzu anlatan bebeklik hikayelerinizi çok dinlemiş olabilirsiniz. Böylece beyaz renk bilinçaltınızda size en çok yakışan renk inancını oluşturarak, beyaz renkle ilgili yüksek bir enerji hissetmenizi sağlamıştır. Bu nedenle beyaz kıyafetler içerisindeyken gözünüzün gördüğü beyaz renk sizi hipnoz edip, size en çok yakışan olduğuna inandırmaya başlamıştır.
Peki beyaz rengin size yakışması sadece bir hipnoz mudur? Gerçekten beyaz size yakışmıyor mudur? Kesinlikle yakışıyordur!!! Ama kim bilir belki bir lila, pembe veya koyu lacivert gibi başka renkler de sizi çok şık gösteriyor olabilir? Hiç denediniz mi?
Neyse ki zaman ilerleyip kundakların içerisine sığmamaya başladığınızda hayatınıza giren renkler de çoğalmaya başlamış ve bayan ile erkeklerin tercih ettikleri renkler birbirine karışmıştır. Bebeklikten çocukluğa doğru büyüdükçe artık her iki cinsiyette mavi ve pembenin dışında kırmızı, turuncu, siyah, sarı, mor gibi sayısız rengi hayatlarına sokmaya başlamışlardır. Ancak renklerin sayısı ve tonu hayatınızda arttıkça bilinçaltınızdaki algılarınıza ve anılarınıza bağlı bir inanç geliştirerek o rengin sizin içinize yansıttığı belli bir enerji düzeyi de ortaya çıkmıştır. İşte insanlar bilmeden de olsa ne zaman içlerindeki bu enerjiye fokuslansalar renklerin de hipnozu altına kolaylıkla girmişlerdir. Bu nedenle hadi gelin günümüzde hem kadının hem de erkeğin en çok kullandığı renk olan siyahın hipnotik etkisini anlayacak soruları kendimize soralım.
Hiç düşündünüz mü?
Bu sorunun tek ve kısa bir cevabı vardır. Tabi ki gözün algıladığı Siyah aslında aynı yine siyahtır. Ama sadece siyahın bizi nasıl hipnoz ettiği hepimizde farklıdır. Peki ya kırmızı? Kırmızı da aynı siyah gibi değil midir?
Kırmızı rengin insanoğlunda çağrıştırdığı anlamına bakacak olursak, ilk akla gelen önce AŞKTIR! Bu nedenle aşk içeren ne varsa kırmızıya yöneliktir. Bu yüzden 14 Şubatta birçok yerde kırmızı balonlar, kırmızı güller ve kırmızı bir şarap kombinleri ile reklamlar yapılır. 14 Şubatta her yerin kırmızı süslenmesi ile herkesin aşk hissetmesi ya da partneri olmadığı için o gün daha çok dertlenmesi rengin sizi hipnoz altına aldığını göstermez mi?
Peki o gün 14 Şubatta sevgilinizin size bir buket kırmızı gülle değil de saksıda mor bir menekşe ile gelip kırmızı balonlu bir restaurantta kırmızı şarap içmek yerine her zaman gitmeyi çok sevdiğiniz bir cafede pizza yiyip ardından bir de kahve içseniz ne olurdu?
Bu sorunun maalesef tek bir doğru cevabı yoktur. Çünkü “Bir şey olmaz, sevdiğimle olsam yeter!” diyenler doğru söylemektedir. Bu kişiler sadece kırmızının hipnozu altına girmemiş olan kişilerdir.
Ne kadar ironik olsa da “Olur mu canım, 14 Şubat özel bir gün!” diyenlerin de cevabı doğrudur. Sevdiği ile o gün sıradan şeyler yapmak yerine daha özel şeyler denemeyi istemek kesinlikle yanlış sayılamaz. Ancak bu cevabı veren kişiler sadece daha fazla kırmızının hipnozu altındalardır.
Hangi renk olursa olsun, gardırobunuzu açtığınızda veya evinize aldığınız eşyalara baktığınızda en çok hangi rengi tercih etmişseniz bu durum o renklerin sizde çağrıştırdığı inanç ve o inancın hissettirdiği enerji ile ilgilidir. Bu nedenle hangi renklere daha fazla maruz kalıyorsanız bilinçaltındaki renklere yüklediğiniz inançlar devreye girerek enerjinizi değiştirecek ve sizi hipnoz altına almaya devam edecektir. Öyleyse yazımızın sonuna gelirken benim size sormak istediğim son bir şey daha vardır. Sizin herhangi bir mağazanın önünden geçerken kıyafet, aksesuar, araba, ayakkabı, oyuncak ya da herhangi bambaşka bir şey için “Ayyy şu rengin güzelliğine bak! Bu renk çok güzelmiş!” diye vitrin önünde donakaldığınız hiç oldu mu?
Peki sizce sizi öyle donakaldıran o rengin karşılığı bilinçaltında neyi temsil ediyordu? Neden enerjinizi birden o kadar yükseltiyor ve hatta ihtiyacınız olmasa bile onu almaya yönlendirecek kadar sizi nasıl böyle etkileyebiliyor? Acaba tam olarak neyin hipnozu altındasınız? Bunları hiç düşündünüz mü? Öyleyse yazımı bitirmeden önce her psikoloğun danışanıyla yaptığı seansta üzerinde düşünmesi için sorduğu sorular gibi bu da sizin hayatınızda düşünmeniz gereken bir soru olsun… Haydi o zaman, herkesi hangi renklerin kendisini nasıl hipnoz ettiğini düşünmeye davet ediyorum. Ve yazımı bitirirken size rengarenk mutlu bir yaşam diliyorum. Hayatınızdan renkler hiç eksik olmasın.
Uzman Klinik Psikolog
Burcu YARAPSANLI ZAYİM
Bu konu hakkındaki bir başka yazımıza https://mutluyasam.com.tr/renk-secimine-gore-kisilik-analizi/ bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Bu yazımızda renk psikolojisi konusuna değindik. Bir önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/online-oryantasyon-kurum-kulturune-adaptasyon/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler