Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22

Kişinin gıda dışı maddeleri ısrarla tükettiği, hem fiziksel hem de psikolojik etkileri bulunan karmaşık yeme bozukluğuna pika sendromu denir. Bu durum sadece alışkanlıkla değil, altta yatan psikolojik ve fizyolojik faktörlerle de ilişkilidir. Özellikle çocuklar, hamile kadınlar ve psikiyatrik rahatsızlıkları olan bireylerde pika sendromu dikkatle ele alınması gereken bir konudur.
Pika sendromu, DSM-5 tanı sistemine göre besleyici değeri olmayan maddelerin en az bir ay boyunca düzenli olarak yenmesi şeklinde tanımlanır. Bu davranış, bireyin yaşına, gelişim düzeyine ve kültürel normlara uygun değilse yeme bozukluğu olarak değerlendirilir. Toprak, kil, buz, saç veya kağıt gibi maddeleri tüketmek bu rahatsızlığın en belirgin göstergelerindendir.
Normal gelişim sürecinde bebeklerin nesneleri ağızlarına almaları doğaldır; ancak bu davranış 2 yaşından sonra sürüyorsa durum klinik değerlendirme gerektirir. Özellikle otizm, zihinsel gerilik veya davranışsal bozukluklar yaşayan bireylerde görülme olasılığı fazladır.
Belirtiler çoğunlukla çocuklarda, hamile kadınlarda ve nörogelişimsel bozukluklara sahip bireylerde gözlemlenir. Çocuklarda bu davranış, keşif sürecinin ötesine geçip tekrarlayıcı hale geldiğinde dikkat edilmelidir. Hamilelerde buz veya toprak yeme alışkanlığı genellikle demir ve çinko eksikliğiyle ilişkilidir.
Yetişkinlerde pika sendromu genellikle stres, travma, psikiyatrik rahatsızlıklar veya öğrenilmiş davranış modellerinde gizlidir. Çevresel faktörler, kültürel alışkanlıklar ve yetersiz beslenme de davranışın sürmesine katkı sağlar.
Bu rahatsızlık biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkar. Genetik yatkınlık, mineral eksiklikleri, travmatik deneyimler ve davranışsal koşullanma gibi birçok unsur tetikleyici olabilir.
Bazı araştırmalar, demir ve çinko eksikliğinin bu davranışla güçlü bir bağlantısı olduğunu göstermektedir. Bu eksiklikler tat algısını değiştirerek kişiyi gıda dışı maddelere yöneltebilir. Aşağıdaki tablo, mineral eksiklikleri ile davranış arasındaki ilişkiyi özetlemektedir:
| Mineral Eksikliği | Davranış ile İlişkisi | Sık Tüketilen Maddeler |
|---|---|---|
| Demir Eksikliği | Vücut dengesini sağlamak için telafi edici davranış | Toprak, buz, nişasta |
| Çinko Eksikliği | Tat alma duyusunun bozulması, davranış değişiklikleri | Kağıt, sabun, kireç |
| Kalsiyum Eksikliği | Sinir sistemi dengesizliği, kemik zayıflığı | Tebeşir, sıva, kireç |
Pika sendromu, sadece biyolojik değil, psikolojik nedenlerle de gelişebilir. Travmatik yaşantılar, duygusal ihmal, aile içi iletişim eksiklikleri ve anksiyete bozuklukları bu davranışın temelinde yer alabilir. Çocukluk döneminde yaşanan stresli olaylar veya sevgi eksikliği, bireyin duygusal boşluğunu gıda dışı maddelerle doldurma eğilimini güçlendirebilir.
Davranışsal bozukluklar, özellikle öğrenilmiş modeller aracılığıyla sürdürülebilir. Örneğin, ebeveynlerinden toprak veya kağıt yeme davranışı gören çocuklar bu davranışı taklit edebilir. Bu durum, sosyal öğrenme kuramı açısından rahatsızlığın psikososyal yönünü açıklar.
Belirtiler fiziksel ve davranışsal olmak üzere iki ana grupta incelenir. En sık görülen belirtiler arasında şunlar yer alır:
Bu belirtiler genellikle uzun süre devam eder ve bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Çocuklarda okul başarısında düşüş ve akran ilişkilerinde bozulma görülebilir.
Teşhis, fiziksel muayene, laboratuvar testleri ve psikiyatrik değerlendirmeyi içeren kapsamlı bir süreçtir. Doktor, bireyin beslenme alışkanlıklarını, psikolojik durumunu ve davranış sıklığını göz önünde bulundurur.
Kan testleriyle demir, çinko ve kalsiyum düzeyleri ölçülür. Eğer bağırsak tıkanması veya perforasyon şüphesi varsa, radyolojik incelemeler yapılır. Psikolojik değerlendirme, eşlik eden depresyon, obsesif kompulsif bozukluk veya otizm gibi durumların varlığını saptamak açısından önemlidir.
Her gıda dışı madde tüketimi bu kategoriye girmez. Davranış, aşağıdaki koşullar sağlandığında sorun haline gelir:
Erken yaşta gözlemlenen bu eğilim, zamanında fark edilip müdahale edilmezse kalıcı hale gelebilir. Bu nedenle ebeveynlerin belirtilere karşı dikkatli olması gerekir.
Tedavi süreci multidisipliner bir yaklaşımla yürütülür. İlk olarak beslenme eksiklikleri giderilir. Demir, çinko veya kalsiyum takviyeleri, davranışın azalmasına yardımcı olur. Ancak psikolojik destek olmadan kalıcı bir iyileşme mümkün değildir.
Davranışsal danışmanlık yöntemleri, bireyin davranışı tetikleyen koşulları fark etmesini sağlar. Özellikle çocuklarda çevresel düzenlemeler (tehlikeli maddelerin erişim dışına alınması) etkili olur. Ebeveyn eğitimi, tedavi sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bilişsel davranışçı danışmanlığı, bu tür davranışların tedavisinde en sık kullanılan danışmanlık yöntemlerinden biridir. Bu yaklaşım, bireyin düşünce kalıplarını değiştirerek davranış üzerindeki kontrolünü artırmayı hedefler. Danışmanlıki sürecinde duygu düzenleme, stresle baş etme becerileri ve alternatif davranış geliştirme çalışmaları yapılır.
Çocuklarda oyun danışmanlığı, davranışları duygusal bir düzlemde çözümlemeye yardımcı olabilir. Aile danışmanlığı ise ebeveyn-çocuk bağını güçlendirir ve ev içi destek sistemini sağlamlaştırır.
Ailelerin bu durum karşısında cezalandırıcı değil, destekleyici bir tutum benimsemesi önemlidir. Çocuğu utandırmak veya cezalandırmak yerine, davranışın ardındaki nedenleri anlamaya çalışmak gerekir. Evde güvenli bir ortam yaratmak ve riskli maddeleri erişimden uzak tutmak ilk adımlardandır.
Ayrıca, dengeli beslenme düzeninin sağlanması ve duygusal destek sunulması iyileşme sürecini hızlandırır. Ailelerin profesyonel yardım alması, hem çocuğun hem de ebeveynlerin psikolojik yükünü hafifletir. Destek gruplarına katılım, benzer durumları yaşayan bireyler arasında paylaşım ve dayanışmayı güçlendirir. Erken teşhis ve doğru yaklaşımlarla pika sendromu tedavi edilebilen bir durumdur. Biyolojik ve psikolojik faktörlerin birlikte ele alınması, uzun vadeli iyileşmenin anahtarıdır.
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/iki-dilli-bilingual-cocuk-buyutmenin-10-yolu/ linki üzerinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler