Erkeklerde Cinsel İşlev Bozuklukları

Erkeklerde Cinsel İşlev Bozuklukları

Erkeklerde cinsel işlev bozukluğu, çoğu zaman kültüre ve coğrafi bölgelerin getirdiği cinsiyet öğretilerine bağlı gelişen tabular olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu durumun erkekler için konuşulması zor ya da hiç konuşulmaması gereken konularmış gibi de genellenmemesi gerekir. Bir erkek tarafından bu durum, sakıncalı bir konu gibi algılandığında, içinde yaşadığı süreç, bireyin özgüven düzeyinden, sosyal ilişkilerine kadar kendisini geniş çapta psikolojik yönden olumsuz etkileyebilmektedir. Dolayısıyla en çok da kişinin sosyal ve evlilik hayatında sorunlar yaşamasına neden olduğu görülebilir.

Cinsel işlev bozuklukları denildiğinde, konunun özel hayatı, yatak odası sınırları içerisini ilgilendirmesi nedeniyle tüm değerlendirmelerin kişinin vücudunun özel bölgeleri üzerinden yapılması gerektiği düşünülmektedir. Ancak bu durumun altından çoğu zaman dikkat, kaygı, depresyon, öfke, kronik yorgunluk, motivasyon eksikliği, beden algı bozukluğu, partnerle yaşanan problemler ya da travmatik sorunlar ile öğrenilmiş tabular çıkabilmektedir. Dolayısıyla doktor muayenesi sonrası kişinin cinsel işlevselliğini bozan fizyolojik ya da tıbbi bir durum söz konusu olmadığında problemin psikolojik kaynaklarını taramak ve bulmak çok önemlidir. İşte bu nedenlerden dolayı cinsel terapi süreci içerisinde cinsel işlev bozukluklarını konuşmak sanıldığı kadar zor ve sakıncalı bir konu değildir. Hatta terapi süreci boyunca cinsel işlevsellikten daha çok bu sorunun altında yatan psikolojik sebepler konuşulmaktadır.

Cinsel İşlev Bozukluğu Nedir?

Cinsel işlev bozukluğu, genel olarak bireyin cinsel aktivite sırasında yaşadığı tekrarlayan sorunları ifade eder.

Cinsel işlev bozuklukları, yaşayan kişinin hayatını önemli derecede etkileyen bir sorundur. Bu sorunu çözebilmek için ilk önce neden ortaya çıktığını bilmemiz ve buna yönelik uygun müdahalelerde bulunmamız gerekir. Sorunun daha iyi anlaşılması ve daha uygun bir çözüm bulunabilmesi için hem cinsel işlev bozukluklarının nedenleriyle tedavisinden hem de erkeklerde cinsel işlev bozukluklarından ve erkeklerde bu durumun görülme sıklığından bahsedeceğiz.

Erkeklerde Cinsel İşlev Bozuklukları

Cinsel işlev bozuklukları sadece erkeklerde görülen bir durum olmasa da ataerkil toplumda yaşayan bir erkeğin bu gibi sorunlara sahip olması utanılacak, konuşulması sakıncalı bir durum olarak görülebilmektedir. Bu nedenle kişiler bir sorun olduğunu kabul edene kadar çeşitli alternatif yöntemler denerler ve en son bir uzmana başvururlar. Toplumda bu konuda iletişimin az olması ve cinsel konuların tabu olarak görülmesinden dolayı sorunu yaşayan kişi kendini yalnız hissedebilirmektedir. Ancak cinsel işlev bozukluğu görülme sıklığı toplumda oldukça yüksektir.

Erkeklerde cinsel işlev bozukluğunun görülme sıklığıyla ilgili yapılan araştırmalardaki bilgiler popülasyonlara göre değişse de genel olarak erkeklerin %30’unun hayatlarının herhangi bir döneminde bu sorunu yaşadığını göstermektedir ve bu oran yaşla birlikte artmaktadır. Evli çiftler üzerinde yapılan araştırma sonuçlarına göre ise evli erkeklerin %50’sinin cinsel işlev bozukluğu yaşadığı görülmüştür.

Erkekler arasında en çok görülen cinsel işlev bozukluğunun erektil disfonksiyon yani; sertleşme sorunu olduğu bilinmektedir. Cinsel işlev bozuklukları arasında ikinci sık görülen durum ise erken boşalma sorunudur.

Erkeklerde görülen cinsel işlev bozukluklarının ne anlama geldiğini kısaca şöyle açıklayabiliriz;

  1. Cinsel İsteksizlik: Erkeklerde düşük cinsel isteğin olması, cinsel dürtü ve isteklerin azalması olarak tanımlanır.
  2. Erektil Disfonksiyon (Sertleşme Sorunu): Erektil disfonksiyon, cinsel ilişki için yeterli sertlikte ve yeterli süreyle penis ereksiyonunun sağlanamaması veya sürdürülememesi durumunu ifade eder.
  3. Cinsel Tiksinti Bozukluğu: Bireyin belirli cinsel nesne, durum veya faaliyetlerden yoğun bir tiksinti ya da rahatsızlık duymasıyla karakterizedir. Cinsel tiksinti bozukluğu, kişinin cinsel istekleri veya tercihleriyle ilgili değildir; bunun yerine tiksinti duyulan nesne veya durumlarla ilgili yoğun bir rahatsızlık hissi içerir.
  4. Orgazm Bozukluğu: Orgazm yeterli düzeyde cinsel uyarılmanın sonunda ulaşılan fizyolojik ve psikolojik rahatlama sonucu ortaya çıkan zevk ve haz alma halidir. Orgazm, mastürbasyon veya cinsel birlikteliğin sonunda varılması gereken sağlıklı bir sonuç olmasına rağmen orgazm bozukluğu söz konusu olduğunda, erkeklerde orgazmın gecikmesi veya hiç orgazm olamama durumu ortaya çıkmaktadır. Bu durum yeterli cinsel uyarılmaya rağmen olması beklenen psikolojik ve fizyolojik rahatlamaya ulaşamama, cinsel aktiviteden istenen haz ve zevkin alınamaması hali olarak açıklanmaktadır.
  5. Erken Boşalma: Erken boşalma, cinsel ilişki sırasında erkeğin istenenden önce boşalması durumudur. Penisin vajinaya girmesinden hemen önce ya da hemen sonra veya kısa bir cinsel uyarılma sonrası gerçekleşen boşalma hali partnerler arasında da bir cinsel uyum problemi olarak karşımıza gelebilmektedir. Kadın orgazm olamadan erkeğin erken boşalmasıyla cinsel birlikteliğin sonlanması hali erkeğe duygusal sıkıntı veren bir süreci de beraberinde getirir.
  6. Gecikmiş Boşalma: Gecikmiş ejakülasyon ismiyle de anılan gecikmiş boşalma, cinsel uyarılma ve aktivite sırasında normalden uzun süre boyunca orgazm ve boşalmanın gerçekleşememesidir. Bu durum, erkeklerde orgazmın gecikmesine veya hiç orgazm olamamasına neden olabilir.

Cinsel İşlev Bozukluklarının Nedenleri Nelerdir?

Cinsel işlev bozuklukları fiziksel ve psikolojik nedenlerden dolayı ortaya çıkabilir.

Cinsel işlev bozukluğunun fiziksel nedenleri şöyledir;

  1. Kalp ve Damar Sorunları: Kalp hastalığı, yüksek tansiyon, damar sertliği gibi kardiyovasküler sorunlar, cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir. Bu hastalıklar, kan akışını etkileyerek erektil disfonksiyon (sertleşme sorunu) gibi problemlere yol açabilir.
  2. İlaç Yan Etkileri: Bazı ilaçlar, cinsel işlev performansını olumsuz etkileyebilir. Örneğin, antidepresanlar, anksiyolitikler, hipertansiyon ilaçları gibi ilaçlar cinsel isteksizliğe, orgazm bozukluğuna veya erektil disfonksiyona (sertleşme sorununa) neden olabilir.
  3. Diyabet: Diyabet, sinir hasarına ve kan damarlarındaki bozukluklara yol açabilir. Bu da cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir. Diyabet, özellikle erektil disfonksiyon (sertleşme sorunu) riskini artırabilir.
  4. Hormonal Bozukluklar: Hormonal dengesizlikler cinsel işlev bozukluklarına sebep olabilir. Örneğin erkelerde testosteron eksikliği, cinsel istek azalmasına ve erektil disfonksiyona yol açabilir. Ayrıca tiroid problemleri ve prolaktin hormonu yüksekliğinin de cinsel işlevlerde soruna yol açabildiği görülmüştür.
  5. Sinir Sistemi Rahatsızlıkları: Sinir sistemi ile ilgili rahatsızlıklar, cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir. Bunlar arasında multiple skleroz (MS), inme, parkinson hastalığı, omurilik yaralanmaları ve sinir hasarı yer alır. Sinirlerin iletişimi etkilediği için cinsel uyarılma, orgazm ve sertleşme sorunları ortaya çıkabilir.
  6. Cerrahi Müdahaleler: Pelvik bölge, genital organlar veya omurilikle ilgili yapılan cerrahi müdahaleler cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir. Örneğin; prostat ameliyatları sonrası erektil disfonksiyon (sertleşme sorunu) görülebilir.

Cinsel işlev bozukluğunun psikolojik sebeplerden bazıları ise şu şekilde sıralanmıştır;

  1. Stres ve Anksiyete: Günlük yaşamdaki stres, iş sorunları, mali zorluklar ve genel anksiyete (kaygı) düzeyinin yüksek olması cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir.
  2. Geçmişte Yaşanmış Cinsel Travmalar: Cinsel istismar, cinsel taciz ve tecavüz gibi travmatik deneyimler cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir.
  3. Düşük Özgüven ve Beden Algısı Sorunları: Düşük özgüven ve sağlıklı beden imaj algısında yaşanan sorunlar cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir.
  4. İlişki İçerisinde Yaşanan Duygusal Sorunlar: İlişki içerisinde partnerler arasında yaşanan sorunlar cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında önemli bir etkendir. Bu sorunlar iletişim eksikliği, duygusal uzaklık, güvensizlik, çatışma ve geçimsizlik olarak sayılabilir.
  5. Cinsel Tutum ve İnançlar: Kişinin cinsellikle ilgili tutumları, inançları ve değerleri, cinsel işlevler üzerinde etkili olabilir. Birey cinselliği utanılacak bir şey olarak görüyorsa bu durum cinsel işlev bozukluğuna neden olabilir.
  6. Depresyon: Depresyon, cinsel işlev bozukluklarına neden olabilen bir başka önemli psikolojik faktördür. Depresyon sırasında yaşanan genel isteksizlik, enerji düşüklüğü, mutsuzluk ve karamsarlık hali çoğunlukla kişinin cinsel hayatını da etkiler.

Cinsel İşlev Bozukluklarında Ne Zaman Psikoterapi Desteği Almak Gerekir?

Bütün psikolojik bozuklukların tedavisine başlamadan önce olduğu gibi cinsel işlev bozukluklarında da terapiye başlamadan önce kişinin fiziksel bir sorunu olup olmadığıyla ilgili uzman hekim tarafından muayene edilmesi gerekir. Eğer muayene sonucunda herhangi bir fiziksel sorun yoksa kişi, cinsel terapist eşliğinde psikoterapiye başlayabilir. Cinsel terapi sırasında hedeflenen amaç bu sorunları tamamen ortadan kaldırmaktır.

Neden Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezinden Destek Almalıyım?

Toplumda rahatça konuşamadığımız konuların ilk sıralarında cinsel hayat ve cinsel performansla ilgili durumlar olduğu görülmektedir. Bu konunun rahatça konuşulamamasının ise birçok nedeni vardır. Bu nedenler kültürel öğretilerden, ahlak ve ayıp değerlerine, toplumdaki “erkek güçlüdür” algısından sorunu yok saymaya kadar çok geniş bir çemberi kapsamaktadır. Bu nedenle erkekler için cinsel işlev bozukluklarıyla ilgili bir durumu konuşmak her zaman kolay olmayabilir. Ancak hayatın bir diğer yönünden baktığımızda ise cinselliği de vücudumuzun doğal bir süreci içerisinde yaşadığımızı görürüz.

Cinsel performansı; cinsel dürtülerin aktive olması sonucu yapılan mastürbasyon ya da istenilen cinsel birleşmenin sonunda yaşanan sağlıklı boşalma sonrasında kişiye kendisini mutlu ve yeterli hissettiren bir yaşantısal deneyim kazanma becerisi olarak da yorumlayabiliriz. Bu deneyimi tıpkı yemek yeme ihtiyacımıza benzetebiliriz. Nasıl ki yemek yemeden önce hissettiğimiz açlık dürtüsü bizi yemeye yönlendirir ve doyacağımız kadar yedikten sonra doygunluğun verdiği bir rahatlama ile beraber yediğimiz yemekten aldığımız tat nedeniyle oluşan bir mutluluk hali olur. Ancak bu duruma tezat düşen iştahımızın kesilmesi, yeterli düzeyde yemek yiyememe, hiç açlık hissetmeme ya da yeterli düzeyde yediğimiz halde hiç doymama hali söz konusu olursa o zaman vücudumuzda bir şeylerin yolunda gitmediğinden şüphelenir ve önce doktora gideriz. Eğer doktor fizyolojik bir rahatsızlığın olmadığı kanaatine vardıysa o zaman iştahı ve yemeyi etkileyen psikolojik nedenleri bulmaya yöneliriz. Bu nedenlerin altında çoğu zaman kaygı bozuklukları, depresyon, vücut algı bozuklukları ile yeme bozuklukları gibi psikolojik nedenler olabilmektedir ve tüm bu durumlar psikoterapi süreciyle çok daha iyi bir sonuca varabilmektedir.

İşte cinsel işlev bozukluklarında da süreç benzer şekilde işler ve bozulur. Yine açlık dürtüsünde olduğu gibi cinsel dürtülerin de doğru zamanda aktive olmasını zorlaştıran ya da cinsel birlikteliği sağlıklı şekilde sürdürmeyi engelleyen sertleşme, erken boşalma, tiksinme, gecikmiş boşalma veya orgazm olamama durumu varsa kişinin önce ürolog tarafından fiziksel muayene edilmesi önerilir. Eğer kişi de fiziksel işlevsellik normal olduğu halde cinsel işlevsellikte sorunlar devam ediyorsa o zaman bu durumun altında yatan psikolojik nedenlerin bulunup psikoterapi süreciyle sorunların çözümüne erişilmesi gerekir. Aksi taktirde cinsellik de aynı açlık ya da uyuma gibi normal bir dürtüsel ihtiyaç olduğu için sağlıklı şekilde giderilemedikçe kişide özgüvenin düşmesi, kendini yetersiz hissetme, cinsellikten kaçınma, yaşam kalitesinin bozulması gibi olumsuz duygu durum süreçlerinin yaşanmasına neden olabilmektedir. Bu süreç kronikleştikçe panik atak, kaygı bozuklukları, depresif duygu durum hali, sosyal anksiyete, utangaç kişilik özellikleri gibi daha belirgin psikolojik sıkıntılar ortaya çıkabilmektedir.

Bu nedenle öncelikle toplumsal tabulardan ve zihnimizin içindeki ön yargılardan sıyrılarak bu durum; vücudumuzda ya da zihnimizin içinde cinsellik sırasındaki ana adapte olmada yanlış giden bir şeyler anlamında düşünülmelidir. Bu yanlış giden şeylerin ne olduğunun bulunup düzelmesi için de kişinin mutlaka bir uzmana danışması gerekir.

Cinsel işlev bozuklukları söz konusu olduğunda cinsel terapi eğitimini almış bir psikoterapistle terapilere başlamanız çok daha sağlıklı olacaktır. Böylece cinsel işlev bozuklukları hem duygusal süreçleri içeren bilişsel çalışmalarla hem de işlevsel bozukluğu giderme amacıyla terapist tarafından önerilecek davranışsal çalışmalarla beraber bir bütün şeklinde ilerlemektedir.

Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık ailesiyle tanıştığınızda asistanımızın bu konuda size yardımcı olabilecek doğru uzmanı önermede oldukça titiz davrandığını görebilirsiniz. Daha sağlıklı ve kendinizi iyi hissedeceğiniz bir yaşam için uzman kadromuzla beraber psikoterapi sürecinizde sizlere eşlik etmekten mutluluk duyacağız.

Mutlu bir Yaşam dileğiyle…

Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/derealizasyon-belirtileri-ve-tedavisi/ linkinden ulaşabilirsiniz.

Uzmanlarımızla Akademik Başarınızı ve Seçimlerinizi Tesadüfe Bırakmayın!

Alanındaki başarılı uzmanlarımızla sizlere hızlı ve güvenli hizmetler sunuyoruz.

Sıfır Sınav Kaygısı Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Kurucu Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Yazar
Fonksiyonel Wellness Koçu
Burcu YARAPSANLI ZAYİM

Aile Danışmanlığı Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Uzman Klinik Psikolog & Çocuk Gelişim Uzmanı & Aile Danışmanı
Sude ÇAKIR

Cinsel Terapi Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Kurucu Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Yazar
Fonksiyonel Wellness Koçu
Burcu YARAPSANLI ZAYİM

İçerikler