Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Aşık olmak, herkesin yaşamayı hak ettiği çok özel ve güzel bir duygudur. Sevecek ve sevilecek birine sahip olmak, ilgi görüp değer vermek günümüzde neredeyse herkesin çabaladığı ortak bir şeydir. Bazı insanların hem kendilerine hem de sevdiklerine zarar vereceği şekilde aşkı bağımlılık halinde yaşamaları garip ve mantıksız davranışlarda bulunmalarına yol açabilir.
Aşka bağımlı biri, sağlıklı ilişkiler kurmayı ve sürdürmeyi zor başarır. Bu tür bağımlılığa sahip bireyler genellikle gerçek dışı aşk standartlarına ve beklentilerine sahiptir. Arzuları ve beklentileri karşılanmadığında psikolojileri daha da kötüye gider.
Birçok farklı bağımlılık türünde olduğu gibi aşk bağımlılığı da etkilenen bireylerin istemsiz davranışlar ve içgüdüler sergilemesine neden olabilir. Fakat uygun tedavi yöntemleri ile bu sağlıksız davranış kalıpları değiştirilebilir ve aşka yönelik tutumlar yeniden şekillendirilerek, sağlıklı ve sevgi dolu ilişkiler kurmayı öğrenme imkânı doğar.
Bağımlılıkların temelinde var olan erken dönem travmaları, aşk bağımlılıklarında da kendini önemli ölçüde belli eder. İstismar, ebeveynlerin tutarsız davranışları ve terk edilme gibi süreçler yaşanmış olabilir. Patolojik aşk olarak da bilinen aşk bağımlılığı, bir veya daha fazla romantik partnerle aşırı ilgi gösterme ve bu ilgiyi kontrolsüzce sürdürme eğilimini içeren bir davranış modelidir.
Aşk bağımlılığı yaşayan kişiler, bir ilişki içinde olmadıkları sürece mutlu olacak hiçbir şey yokmuş gibi hissederler. Bu duygu psikolojik acıya karşı bir savunma olarak meydana gelir. Bağımlılar ilgi açlığı yaşarlar. Sevdikleri kişileri adeta kurtuluş yolu olarak görüp, yalnızca bu kişinin kendilerini tam hissettireceğine, iyileştirebileceğine inanırlar.
Kendilerinden ziyade sevdikleri hakkında birçok fikre sahiptirler. Bu tip kişiler; kendi sağlıklarını, ailelerini, arkadaşlıklarını, hatta kariyerlerini ihmal ederken ilişkilerine çok fazla zaman ve enerji harcarlar. Cinsiyet, yaş, statü fark etmeksizin hem erkekleri hem de kadınları tutsak haline getirir ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur.
Sağlıklı ve güvenli bağlanmanın temelleri ilk 6 aylık bebeklik ve çocukluk döneminde, ona bakım verenlerin arasında kurulan ilişkiyle başlar. İlişkilerde bağlanma stilleri 3 şekilde karşımıza çıkar. Bunlar;
Güvenli Bağlanma: Bağlanmanın en sağlıklı biçimidir. Kendilerine ve diğer insanlara olumlu bir yaklaşım sergilerler. Duygusal yakınlık kurmak bu tür bireyler için daha doğaldır. Yakınlaşma ve bağlanma korkusu taşımazlar. Yalnızlık da onlara tehdit gibi gelmez. İlişkilerinde yeni duygusal deneyimlere açıktırlar. Öpüşmek, sarılmak ve cinsel temas onları mutlu eder. Aldatma eğilimleri bulunmaz, geçici ilişkilere pek sıcak bakmazlar. Kişisel sınırları net bir şekilde çizerler. Özsaygıları yüksektir ve sınırlarını rahatça koruyabilirler. Çocukluk dönemlerinde ifade etme fırsatı bulduklarından, her çevrede kabul görebileceklerine olan inançları tamdır. İlişki beklentileri her durumda onları rahatsız etmez.
Kaçınan Bağlanma: Kaçınan ya da kaçınmacı bağlanma, güvensiz bağlanma türlerinden biridir. Çevresindekilere güven duymakta çok zorlanırlar. Birine bağlanma fikri bile onları korkutur. Yalnızlık eğilimi dikkat çeker. Yakınlaşmak ve sıkı iletişim kurmak bu tip bağlanma türündeki kişiler için büyük tehdittir.
Fiziksel temas onlar için kaçınma sebebidir. İlişki anlayışları sınırlar çerçevesi içindedir. Sık ayrılıklar yaşarlar. Aşksız ve tek gecelik ilişki yaşamaya eğilimlidirler. Çocukluk gibi gelişim döneminde yaşanan travmalar ayrılık endişelerine neden olur.
Kararsız-Kaygılı Bağlanma: Bu bağlanma türüne sahip kişilerde öne çıkan en temel özellik kuşkuculuktur. Sürekli olarak ilişkilerini suçlayıcı bir yaklaşımla sorgularlar. Partnerlerinin kendilerini sevmediğini düşünme eğilimindedirler. Sürekli bir ilgi arayışı içinde olup, yakınlık beklentisi taşırlar. İnsanlara güven konusunda genellikle mesafeli dursalar da ilişkide tamamen farklı bir tutum sergileyebilirler. Kıskançlık düzeyleri yüksektir. Birçok kez ayrılıp tekrar barışabilirler.
Aşk bağımlılığı kişiden kişiye göre farklı belirtiler gösterebilir. Aşk bağımlılığının en yaygın şekilde tanımlanabilir semptomu; sahip olduğunuz partnerinizi çok sık aramak ve hatta onu takip etmeye varabilecek ölçüde saplantılı davranış takıntılarına sahip olmaktır. Aşk bağımlılığının en dikkat çeken diğer belirtileri şunlardır;
Aşk bağımlılığı, bazı bireylerde bağlanma dürtüsü saplantılı bir haldeyken bazılarında yüksek cinsel ilgi ya da birden çok seks partneri edinmeye çalışarak kendini belli edebilir. Aşk bağımlılığı konusunun ana hatlarıyla belirtilmemiş olabilecek birçok farklı belirtisi daha vardır.
Bunun nedeni, durum semptomlarının hem çok geniş hem de değişken olmasıdır. En önemlisi de insanların duygularını benzersiz bir şekilde ifade etmeleridir. Bir kişinin duygularını ifade etmeyi seçtiği yöntem ya da davranışlar, semptomlarına da yansır.
Birini sevdiğiniz zaman ilişkinin merkezinde yalnızca karşı taraf değil; hem siz, hem sevdiğiniz olur. “Ben onsuz ne yaparım, sevdiğim olmadan ben bir hiçim, onsuz asla yaşayamam…” gibi cümleleri kullanan kişiler aşkın ötesinde bağımlılığın içinde kaybolmuş demektir. İlişkideki bu ileri düzeydeki aşk bağımlılığı sağlıksız sonuçları beraberinde getirir.
Sağlıklı bir ilişki, iki farklı kişinin ortak duyguyla birlikte olarak yaşamı paylaşmasıdır. Kişilerin kendilerine ait fikirleri, düşünceleri, inançları, tercihleri, doğruları ya da yanlışları vardır. Kısacası herkesin kendi özgürlüğünü koruyabildiği alanları bulunur. Sevgi, saygı ve anlayış temelinde aşk oluşur. Tüm bunlar sağlıklı ilişkinin gerekliliğidir.
Örneğin ilişkilerde ayrılık süreci meydana geldiğinde uzun zaman geçmesine rağmen kişinin işlevselliği fazla ölçüde etkileniyorsa profesyonel bir yardım alması şarttır. Çünkü kişi için bu girdabın içinden kendiliğinden çıkmak çok zordur.
Çevresindekilerden de destek göremediklerinden hayata küsebilirler. Kimileri “o defteri kapat” diyerek, kimileri azarlayarak, kimileri ise yeni birileriyle tanıştırmaya çalışarak yardımcı olabileceklerini düşünürler. Empatik olmayan bu yaklaşımlar, kişinin günden güne içine kapanmasına ve sosyal çevresinden kopmasına neden olur.
Aşk bağımlılığının nedenleri; genetik özellikler, psikolojik faktörler, çevresel etmenler, aile ilişkileri ve çocukluk çağı travmalarına dayanır. Benlik saygısı olmayan ya da yetersiz çocukluk dönemi geçirmiş kişiler, başkalarından sürekli güvence arayarak büyüyebilirler.
Aşk bağımlılığının anksiyete, korku, depresyon, kaygı, suçluluk, özgüven eksikliği, utanma, yetersizlik hissi, mükemmeliyetçilik, değersizlik, içe kapanma, öfke kontrolü problemleri, kıskançlık ve intihar düşünceleri gibi psikolojik etkileri olabilir.
Saplantılı ve bağımlılık düzeyindeki aşkın tedavisinde her iki taraf için danışmanlık almak ilişki açısından çok önemlidir. Bireysel tedavi edilebileceği gibi her iki kişinin yer alabileceği terapilerle ya da grup terapileriyle de iyileşmeler sağlanabilir.
Bireysel psikoterapilerde aşk bağımlılığı konusu üzerinde tedavi yaklaşımı çalışmaları yaparken kişinin bebekliğine kadar inilir. Ebeveynleriyle arasındaki ilişkileri ve çocukluğundaki çevresiyle olan bağlanma modelleri üzerine yoğunlaşılır. Çözülememiş travmalar ya da açığa çıkarılmayı bekleyen duygular varsa onlar üzerinde titizlikle çalışılır.
Grup terapileri aşk bağımlılığı özelinde aynı durumu yaşamış, benzer psikolojik hisleri taşımış kişilerin birbirleriyle paylaşımlarının olduğu ve bu deneyimlerden etkilendiği tedavi sürecidir. Bu süreç içinde başlamış olan herhangi bir alkol ya da madde bağımlılığı gibi diğer bağımlılık türlerinin eşlik ettiği tabloların nasıl sonlandırılabileceğine yönelik yaklaşımları da içerir.
Aşk bağımlılığından kaçınmak için size sunabileceğimiz bazı öneriler, zorlukları aşma yolculuğunuzda size rehberlik edebilir:
Türkiye’nin Terapi Odası Mutlu Yaşam Merkez’imizle dünyanın neresinde olursanız olun, aşk bağımlılığı konusunda destek alabilirsiniz. Uzman psikiyatrist ya da psikologlarımızın önerileri doğrultusunda oluşturulacak tedavi yaklaşımıyla eskisinden çok daha mutlu bir yaşam sizleri bekliyor olacak.
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/yetiskinlerde-dikkat-eksikligi-ve-hiperaktivite-bozuklugu/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler