Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
“Kendi isteklerimden vazgeçmem gerekse bile onay, taktir ve saygı kazanmak için başkalarının benden istedikleri her şeyi yapmak zorundayım.’’
“Başkalarının dediklerini yapmadığınızda onların size surat asmalarından korkuyor musunuz?”
“Başkalarının takdirini elde etmek için onların dediği her şeyi yapmak zorunda mı hissediyorsunuz?”
“İnsanları memnun etmek için kendi istek ve ihtiyaçlarınızı yok mu sayıyorsunuz?”
“Başarı, para ve markalı giyim gibi statü sembollerine çok mu fazla önem veriyorsunuz?”
Öyleyse sizin de onay arayıcılık şemanız olabilir.
Çocukluk döneminde karşılanması gereken duygusal ve sosyal ihtiyaçlardan biri de onaylanma, onay alma ihtiyacıdır. Dolayısıyla çocukken aileden alınan onay herkes için oldukça önemli bir yere sahiptir. Ancak çocukluk döneminde ebeveynler tarafından bu ihtiyaçlar doğru şekilde karşılanamadıysa bu kişiler yetişkinlikte de başkalarının onayını almak için büyük çaba sarf ederler. Bu yüzden bu kişilerin onay arayıcılık şemaları çocukluk döneminde başlamış olan duygusal ihtiyaçlarının doyurulmamasından kaynaklanır.
Onay arayıcılık şeması olan kişiler kendi benlik değerlerini tamamen başkalarının kendilerini ne kadar onayladıkları ve taktir ettikleri ile ilişkilendirirler. Bu kişilerde başkaları tarafından sevilme, görülme ve kabul edilmeye duyulan ihtiyaç çok yoğundur. Bu durum ise kişileri başka insanların tutsağı haline getirir. Bu tür durumlarda online psikolog desteği alınabilir.
Pek çok onay arayıcı kişi “insanlar beni onaylarsa ya da beğenirlerse ancak zaman aralarına kabul edeceklerdir.” gibi bir şartlı bir inanışa sahip olur. Bu kişiler kendileriyle ilgili iyi duygular oluşturabilmek ve kendilerini değerli hissetmek için başkalarından onay almak ve kabul görmek zorunda olduklarına inanırlar. Dolayısıyla bu şemaya sahip kişilerin öz saygıları kendilerininkinden çok başkalarının kendilerine verecekleri tepkilere bağlıdır.
Bu şemanın kökeninde çocukluk döneminde duygusal açıdan olgunlaşmamış, sevgiyi koşullu veren ebeveynlerin tutumları yatmaktadır. Bu çocuklar ancak iyi bir şey yaptığı zaman, başarılı olduğunda ve ebeveynin isteğini yerine getirdiği zaman sevgi görürler. Aksi takdirde çocuk, değersiz biri olduğunu ve sevilmediğini düşünebilir.
Örnek olarak koşullu büyütülen bir çocuğun yaşam öyküsüne baktığımızda; çocuğun ancak yemeğini bitirme şartıyla parka gidebildiği, sadece yüksek not aldığında takdir gördüğü ve söz dinlediğinde ‘‘Aferin’’ denilen iyi çocuk olduğu gibi örnekler görülür . Bu tutumlar karşısında çocuk, sevgiyi almanın tek yolunun ebeveynlerini bir şekilde memnun etmekten geçtiğini öğrenir.
Başka bir örnek üzerinden açıklayacak olursak, bir kız çocuğu kendisi hiç istemediği halde saçını kısa kestirmek zorunda hissetmektedir. Çünkü annesi ona kendisinin kısa saçlı daha güzel olduğunu söylemiştir.
Bunun üzerine çocuk güzel görünmek için çok sevdiği uzun saçlarını feda etmenin normal olduğunu düşünür. Çünkü güzellik algısını kendisinin onay inisiyatifiyle ilişkilendiren anneyle büyüyen çocuklar, kendisi için doğru ve güzel olan hiçbir şeyi bir başkasının onayı olmadan seçemeyeceğine inanırlar. Bu yüzden bu tutumlara maruz kaldıkça çocuk büyüdüğünde babasının isteği doğrultusunda kendisini doktor, mühendis, öğretmen gibi mesleklerden birini seçmek, yüksek mertebelere gelmek ve kendisini ailenin gururu olmak zorunda hissedebilir.
Yetişkinliğe eriştiğinde ise eş seçimini yaparken de onun kendi sevdiği kişi yerine ailesinin ve toplumun ona yakıştırdığı bir kişiyle evlenmek zorunda olduğunu düşünür. Bu yüzden anne babasını üzmemek için bu konuda da kendini feda edercesine onların rızasına göre karar vererek evlenir. Tüm bunların sonucunda ise kişinin hayatı yıllarca sevilmeden yapılmış meslekler, sevgisiz sahte ilişkiler, başkalarına hoş göründüğü için edinilmiş uğraşlarla dolmaya başlar.
Onay arayıcı kişiler hiçbir zaman kendi fikirleri, ilgileri, beğenileri, seçimleri için cesaretlendirilmemişlerdir. Bu kişiler sırf kendileri oldukları için sevilmenin, değerli olmanın ne demek olduğunu hissedememişlerdir. Bu yüzden onay arayıcılık şemasına sahip kişiler kendi değerini daima başkalarının gözündeki değerleri üzerinden görmeye çalışırlar.
Onay arayıcılık şeması kendini iki türde gösterir.
Bağımlı örüntüye sahip onay arayıcılık türünde kişi genellikle onay arar ve herkesin onu sevmesini ister. Bu kişiler için kabul edilmek, tanınmak ve sosyal bir grubun içine dahil olabilmek çok önemlidir. Çünkü insanlar tarafından dışlanmaktan korkarlar. Dışlanmamak için hoş görünmeye, kendi ihtiyaçlarını ortaya koymamaya, iyilik yapmaya, kararları başkalarına bırakmaya özen gösterirler.
Narsistik örüntüye sahip onay arayıcılık türünde ise kişi takdir bekler, alkış ve beğenilmek ister. Başkalarının onayını elde etmek için para, başarı, statü ve görünüme çok önem verirler.
Her iki türdeki kişiler de kendilerini değerli hissetmek için onay ve kabul alma üzerine yoğun şekilde odaklanırlar.
Onay arayıcılık şemasına “El alem ne der?” şeması da denilebilir. Onay arayıcılık şeması olan kişiler için hayat başkalarının ne dediği ne düşündüğü üzerinden yürür. Onlar için dışlanma ve reddedilme dayanılmaz acı verir. Kendilik değeri diğerleri tarafından kabul edilme ve onaylanma ile paraleldir. Kişi başkalarından kabul görmek için diğer kişileri memnun etmeye çalışır. Kendisini insanlar ondan ne isterse yapmak zorunda görür. Hatta insanların ondan henüz istemedikleri şeyleri de önceden anlayıp onlar için yapabilir.
Başkalarını memnun etmek davranışı onay arayıcı kişiler için ilgi görmeyi ve kabul edilmeyi garantileyen bir tutumdur. Bu yüzden kişi kendisinin her zaman ikinci planda kalmasını normal kabul eder. Bu yüzden onay arayıcılık şemasına sahip kişiler kolay kolay kimseye hayır diyemezler, kendi isteklerini baskın şekilde ortaya koyamazlar, kendilerini ihmal ederler, değersizleştirirler, önemsizleştirirler, el alemin ne dediğine kulak kabartırlar, aşırı fedakardırlar ve sınır çizemezler.
Bu kişiler çatışmadan kaçarlar. Önemli kararları hep başkalarına göre alır veya başkalarının karar vermelerini beklerler. Bu kişilerin kendi ihtiyaçları koşulsuz olarak hiçbir zaman karşılanmadığı için doğal olarak yoğun bir tatminsizlik hissine kapılırlar. Tabir-i caizse bir bukalemun gibidirler. Bu yüzden bu kişiler kiminle birliktelerse karşısındaki kişinin fikirlerine göre şekil alır ve değişiklik gösterirler.
Dış görünüm onlar için önemli bir var olma nedenidir. Beden, giyim, saç, sahip olunan maddi varlıklar bu kişiler için takıntı olacak seviyede önemlidir. Saat, araba, kazanılan para, marka giyim, gidilen restoranlar, seyahatler, kalınan oteller gibi statü göstergesi olan her şey bu kişiler için insanların onayını kazanmaya hizmet eden gerekli faktörlerdir.
Onay arayıcılık şeması olan kişilerin bazıları şema kimyasına bağlı olarak şemaya teslim olurlar ve kendilerini beğenmeyen, eleştirel, mükemmeliyetçi insanlara yakınlık duyabilirler. Onları etkilemek için uğraşarak ömür boyu onların onayını almaya çalışabilirler.
Onay arayıcılık şeması olan bazı kişiler ise bu şemayla kaçınma davranışı göstererek başa çıkabilirler. Kişi onay isteyebileceği türden kişilerle etkileşimden tümüyle kaçınabilir. Çünkü etkileşime girdiği kişilerden takdiri, onayı alamazsa kendisini değersiz, sevilmez hissedebileceğini bilir. Ancak bu kişiler kaçınma davranışlarından dolayı bir iş yerine girip çalışmakta, yakın ilişki kurmakta, tanımadığı sosyal ortamlarda bulunmaktan da korkarlar.
Bu şemayla bir diğer başa çıkma biçimi ise şemanın inandırdığı düşüncelerin tam tersi yönde yaklaşarak şemanın aşırı telafisini yapmaktır. Onay arayıcılığın aşırı telafisinde kişi başkalarının kendisini onaylamamasını provoke eder ve böylece onaylanma beklentisinin aslında kendisi için bir ihtiyaç olduğunu diğer insanlara açıkça belli etmemeye çalışır.
Kişiler, onay almak için başkalarını memnun etmeye çalışırken aynı zamanda başkaları için yaşamış olurlar ve kendileri olmaktan kaçınırlar. Bunun bedeli ise kişinin kendi istediği yaşam yerine başkasının istediği yaşamı sürdürmesi kadar ağırdır.
Bu yüzden kişinin doyumlu, bağımsız ve keyifli bir yaşam sürebilmesi için ancak kendi kararlarının ve tercihlerinin arkasında durabilecek koşulsuz özgüvene sahip olması gerekir.
Olduğum halimle değerli ve yeterliyim. Buna sadece benim inanmam yeterli!
Kabul görmek için insanları mutlu etmeye çalışmak bana neye mal oluyor?
İçimdeki çocuğu görme zamanı, ben ne ile mutlu olurum?
Hayır demeyi öğrenmeliyim!
Öncelik onlarda yerine öncelik bende!
Kendi başıma aktiviteler planlamalı ve zevklerimi keşfetmeliyim!
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/terk-edilme-semasi/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler