Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Okula başlayan çocuklarımızın aileleri bazen şöyle cümle kurarlar:
-Çocuğum birinci sınıfı bitirmek üzere, ama bizim çocuk hala okumayı öğrenemedi.
-Bizim çocuğun yazısı da çok kötü, bazı harfleri birbirine karıştırıyor. Her seferinde 3 rakamını E gibi yazıyor.
-Bizim çocuk matematik işlemlerini karıştırıyor. Toplama ve çıkarmayı öğrenemedi.
-Bizim çocuk hala sağını solunu karıştırıyor. Yön kavramı gelişmedi.
– Sınıf öğretmeni ile konuştum, çocuğumda özgül öğrenme güçlüğü olabileceğini söyledi.
-Bir ebeveyn olarak peki şimdi ne yapmalıyım, nereye başvurmalıyım, nasıl bir yol izlemeliyim? “
Sevgili anne babalar, siz de çocuğunuzda özgül öğrenme güçlüğü olabileceği düşünüyor ve bu konuda yeterli bilgiye sahip değilseniz sizleri bu yazıyı okumaya davet ediyorum.
Okul öncesi çağlarını geride bırakıp ilkokula geçiş yapan çocuklar ve ebeveynleri genelde bu sürece hevesli, heyecanlı ve duygu dolu başlarlar. Öğrenciler zaman geçtikçe okula, sınıfa, öğretmene uyumlanırlar. Öğretmen belirlenen akademik programa göre dersleri işlemeye başlar. Uygulanan program, çocukların ortalama yaş ve zeka düzeylerine uygun olarak hazırlanmıştır ancak sınıftaki bazı çocukların bu ortalamanın altında kaldığı görülebilir.
Büyük bir hevesle başlanılan ilkokul hayatında, çocuk ve ebeveynler için ters giden bir şeyler vardır. Bu çocuklar eskiden çok istediği okula dersleri iyi anlayamadığı ve kendisinden beklenen şeyleri yapamadığı için gitmek istemezler. Sınıftaki çoğu arkadaşının onun yapamadığı şeyleri yaptığını görünce kendisini eksik, yetersiz hissetmeye başlarlar. Bu durumda genelde sınıf öğretmenleri durumu fark edip aile ile görüşme yaparlar ve çocuğun neden arkadaşlarından geride kaldığını aile ile beraber değerlendirirler. Günümüzde özgül öğrenme güçlüğü belirtileri çok fazla öğrencide görüldüğü için öğretmenler genelde bu duruma aşinadırlar ve aileye çocukta öğrenme güçlüğü ile alakalı bir sorun olabileceği hakkında gözlemlerini iletirler.
Özgül öğrenme güçlüğü; dinleme, düşünme, anlama, konuşma, okuma -yazma, matematik becerilerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlükleri olan; kendini idare etme, sosyal olarak algılama ve etkileşim sorunları olan, yaşına ve zekasına uygun okul başarısı gösteremeyen bireylerdeki durumu tanımlar. Bu bireylerde, sanılanın aksine bir zeka geriliği yoktur. Genelde yaşıtları ile aynı seviyededir hatta bazen bazı çocukların zeka düzeyleri yaşıtlarından daha yüksek düzeyde bile olabilmektedir.
Ancak özgül öğrenme güçlüğü, çocuğun derslerine katılıyor, çalışıyor olmasına rağmen öğrenememesi, öğrendiğini hatırlayamaması, çabuk unutması şeklinde görülebilmektedir.
Özgül öğrenme güçlüğü 3 alanda kendisini gösterir;
Henüz tanı kriterleri içerisine girmeyen bir diğer alt başlık ise; sözel olmayan öğrenme güçlüğüdür. Bu çocuklar; görsel ve mekânsal bağlamda organize olmakta zorluk yaşarlar. Zamansal algılamada ve el yazısında zorluk yaşarlar.
Öğrenme güçlüğü, önce çocuğun okul başarısını, daha sonra arkadaşlık ilişkilerini ve bunların sonucunda da aile ilişkilerini olumsuz yönde etkiler. Çocuklar zamanla okulda yaşadıkları başarısızlıkların farkına varırlar ama bu durumu nasıl çözeceklerini bilemezler. Kendilerini çevrelerine anlatamadıkları için de içlerine kapanmaya ya da çevrelerine karşı saldırgan bir tutum göstermeye başlayabilirler. Bu yüzden öncelikle ebeveyn ve öğretmenler olarak her çocuğun kendine özgü bir öğrenme tarzı olduğunu kabul etmeli ve çocuk için en uygun öğrenme yolunu bulma konusunda çocuğa yardımcı olmak birinci hedef olarak belirlenmelidir.
Örneğin bazı çocuklar işitsel öğelerle daha iyi öğrenirken bazı çocuklar görsel öğelerle daha iyi öğrenebilirler. Çocuğun öğrenme tarzı belirlenirken başarı gösterdiği alanlarda hangi metotları kullanarak daha kolay öğrendiği konusunda kendisinin ebeveyn ve öğretmenler tarafından çok iyi gözlemlenmesi gerekir.
Öğrenme güçlüğü sadece akademik anlamda değil sosyal becerilerde de çocuğu zorlayabilir. Bu çocuklar, sağ ve sol kavramlarını sıklıkla karıştırabilirler, yön öğelerini öğrenemeyebilirler. Harf sıralamalarında hata yapabilirler. Bazen de çarpım tablosunu ezberleyemezken, tarihteki savaşların ise tüm detaylarını bilebilir ve sırayla anlatabilirler. Bu durum ise ebeveyn ve öğretmenlerde en çok kafa karışıklığı yaratan durumdur. Bu durumun doğru açıklanabilmesi için mutlaka bir uzman görüşü almak gerekir.
Her çocuğun öğrenme biçimi kendine özeldir ve çocuğun öğrenmede sıkıntı yaşadığı alanlar birbirinden farklı olabilir. Bu nedenle psikolojik destek sürecine detaylı bir değerlendirme ile başlamak ilk adımımız olmaktadır. Yapılan testler, klinik gözlemler, aile ve okul ile yapılan görüşmeler ile çocuğun öğrenme profili çıkarılarak güçlü ve gelişmesi gereken zihinsel becerileri belirlenir. Sonrasında uygun bir özel eğitim programı oluşturularak çocuğun geliştirmesi gereken yönleri desteklenir. Okul ve aile, çocuğun öğrenme stili hakkında bilgilendirilir ve çocuğa uygun olan öğrenme yöntemleri uygulanmaya başlanır.
Kısacası bu süreç çocuğun kapalı olan öğrenme kanallarını işlevsel hale getirmek ve çocuğa öğrenmeyi öğretmek olarak tanımlanır.
Özgül öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların genellikle zekâ düzeylerinin düşük olduğuna inanılır fakat yapılan araştırmalar bu durumun zekâyla doğrudan ilişkili olmadığını göstermektedir. Hatta bazı öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların zekâlarının üst düzeyde olduğu bilinir. Anne ve babalar öğrenme güçlüğü tanısını duymalarıyla birlikte endişeye kapılabilirler. Ancak iyi planlanan bir eğitim süreciyle bu çocuklar oldukça başarılı ve yaratıcı bireyler haline gelebilirler. Bu durumda bu çocuklara özgüvenlerini kırmadan doğru yolu göstermek oldukça etkili olmaktadır.
Öğrenme güçlüğünde etkili olan bir diğer nokta ise ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocukların öğrenememe durumunun çocuğun elinde olmadığını bilerek çocuğa yaklaşmalarıdır. Çocukların derslerde gösterdiği başarısızlık çocuğun ebeveynine veya öğretmenine inat olsun diye ya da okulu sevmediği için yaptığı bir yaramazlık değildir. Aksi taktirde böyle düşünmek çocuğa karşı verilen tepkileri daha sert hale getirir ve bu durum ise çocuğun okula karşı kendisini daha fazla kapatmasına neden olur.
Bu nedenle çocuklarda bu durum ne kadar erken fark edilirse çocuğun öğrenme süreçlerine o kadar çabuk katkı sağlanır. Bu noktada Psikolojik Danışmanlık Merkezi bünyesinde çalışan online psikologlar özgül öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklara ve ebeveynlerine gereken desteği yüz yüze veya online danışmanlık şeklinde bütüncül bir bakış açısı ile verebilmektedir.
Unutmayınız ki bir çocuğun yaşamındaki soruna müdahale ne kadar erken olursa olumlu sonuçlar almak o kadar kolay olmaktadır.
Sağlıklı ve mutlu günler dileriz.
Bir önceki yazımıza linkinden https://mutluyasam.com.tr/kadinlarda-vajinismus-nedir/ ulaşabilirsiniz.
İçerikler