Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Çocuğunuz 5 yaşına girdi ama hala altını mı ıslatıyor?
Bu problemden dolayı çocuğunuzu birçok doktora götürmenize rağmen doktor tarafından hiçbir biyolojik neden bulunamadı mı?
Beş yaşına girmiş çocuğunuzun alt ıslatması en az 3 aydan beri devam ediyor ve bu durum en az haftada 2 kere mi oluyor?
Öyleyse çocuğunuzda “enürezis” olabilir.
Çocuklarda idrar yapma alışkanlığının kazanılması için çocukların mesane kaslarının ve sinirlerinin yeterince gelişmesi gerekir. Bu gelişim süreci de çocuklarda 2-4 yaş aralığıdır. Çocuklar 2-4 yaş aralığında tuvalet eğitimini tamamen kazanacak bilişsel ve biyolojik olgunluğa erişirler. Normal gelişim sürecinde olan bir çocuğun 4 yaşının sonuna kadar idrar tutabilmeyi öğrenmesi gerekir. Herhangi bir biyolojik problem olmadığı sürece bu yaş aralığında çocuklarda görülen alt ıslatma problemleri tuvalet eğitimi sürecinin bir parçası olarak değerlendirilirken, aynı durum 5 yaş ve sonrasında da devam ettiğinde adı enürezis olarak değişir.
Enürezis, 5 yaş ve sonrasında herhangi bir organik bozukluğa veya hastalığa bağlı olmaksızın, en az 3 ay süreyle, haftada 2 kez gerçekleşen alt ıslatma durumudur.
Çocuklar gündüz idrar kontrolünü 2-3 yaşlarında, gece idrar kontrolünü ise 3-4 yaşlarında kazanırlar. Ancak çocuğun ebeveyni ile etkileşimi, bağlanma ilişkisi, ebeveynin tutumları, tuvalet eğitiminin erken verilmesi çocuğun ruhsal gelişimine zarar verirken, mesane kaslarının olgunlaşmasını da olumsuz etkileyerek çocuğun 4 yaşını geçmiş olmasına rağmen altını ıslatmaya devam etmesinde tetikleyici rol oynayabilir. Örneğin, bir çocuğa ev içinde sık sık cezalar verilirse, ev içinde çocuğa katı kurallar konulursa, ebeveynler tarafından çocuğa hiç vakit ayrılmazsa, çocuk ebeveynleri tarafından hoşgörü ve şefkatle kabul edilmezse, ebeveynler arasında sürekli çatışma varsa ve tuvalet eğitimi vermek için acele edilirse bu nedenlere bağlı olarak çocuğun alt ıslatma olasılığı da çok yüksek olur.
Çocuğun alt ıslatmasına neden olacak daha farklı durumlar da söz konusu olabilir. Örneğin ailenin aşırı koruyucu tutumu karşısında çocuğun bebeksi kalma eğiliminin pekiştirilmesi, aileden anne-baba ve 1. dereceden yakınlarının çocukluk öykülerinde de aynı alt ıslatma problemine bağlı genetik yatkınlığın olması, ailede ölüm ya da benzeri travmatik durumlar gibi pek çok etken de çocukta enürezis gelişmesine yol açabilir. Tek çocuklu ebeveynlerin çocuğa gösterdiği aşırı ilgi neticesinde çocuk kendini ifade etme ve öğrendiğini kendisi yaparak deneme gibi fırsatları bulamazsa çocukta gerileme davranışları gözlemlenebilir. Böylece çocuğun ebeveyninin aşırı koruyucu tutumundan dolayı çocuğun idrar kontrolü alışkanlığını kazanması da gecikir.
Enürezis yani alt ıslatma iki tip olarak görülür.
Mesanedeki sinir ve kas kontrolünün gelişmesindeki gecikmeden kaynaklanan ve doğumdan itibaren ara vermeden devam eden enürezis, birincil tip olandır.
İkincil tip ise, tuvalet eğitimini tamamlayıp, en az 6 ay ile 1 yıl süren ve idrar kontrolü kazandıktan sonra yeniden başlayan alt ıslatma durumudur.
Birincil tip enürezis, fiziksel ve ruhsal sebepler içermeyen, genellikle derin uyku ve kalıtımsal yatkınlığın gözlendiği alt ıslatmadır. Yapılan araştırmalarda enüretik çocukların yani altını ıslatan çocukların yüzde yetmiş beşinin anne ya da babasının da alt ıslatma problemi yaşadığı tespit edilmiştir.
İkincil tip enürezis ise, yeni bir kardeşin doğumu, yeni bir eve taşınma, erken dönemde uzun süreli kreşe başlama, boşanma, travma ya da korkunun neden olduğu bazı ruhsal gerginlik durumlarında ortaya çıkan alt ıslatmadır. Enürezis problemi yaşayan çocuklar mutlu ve uyumlu bir çocukluk geçiriyorlar ve aile içinde de huzurlu bir ortamda büyüyorlar ise ebeveynlerin kaygıya kapılmasına gerek yoktur. Çünkü alt ıslatma ile birlikte çocuk davranışlarında ve ruhsal uyumunda bozukluk göstermiyorsa burada çocuğun derin uyku uyuması ya da kalıtımsal yatkınlığı olduğundan söz edebiliriz.
Çocuk hangi tip enürezis durumunu yaşıyor olursa olsun, alt ıslatma probleminin daha kısa sürede ve sağlıklı bir şekilde çözülmesinin ebeveynin çocuğa gösterdiği tutumlar ile yakından ilişkisi vardır. Ebeveyni tarafından çocuğa gösterilen hoşgörülü ve empatik yaklaşım, bu problemi çözebilmek için atılan en önemli adımdır. Aksi taktirde aynı problem çocuğu azarlayarak, cezalandırarak çözülmeye çalışılırsa, ebeveynin gösterdiği bu yaklaşım sadece yaşanan problemin belirtilerini artırmak için etkili olur ve bu durumda çocuğa suçluluk duygusu yüklenir.
Enürezis problemi hem ebeveynler hem de çocuklar için çok hassas bir konudur. Enürezis yaşayan çocuğun hem ebeveynleri hem de çocuk bu süreçte çok kaygılı olur. Enürezisi geçirmek için doğru bir yaklaşımın uygulanması kadar ebeveynlerin kaygılarının da doğru bir bakış açısıyla ele alınarak sürece olan etkisinin üzerinde durulması gerekir. Bu durumda çocuğun gelişim sürecinden endişe eden, kendisini yetersiz bir anne-baba olarak hisseden, sosyal çevrenin baskısı altında olan pek çok ebeveyn vardır. Aynı zamanda ebeveynlerinin bu kaygılarını sezen çocukların da kaygı seviyesi çok yüksektir.
Çocuk sürekli olarak devam eden alt ıslatmaları yüzünden kendisini üzecek daha farklı olaylar yaşama ihtimalini de düşünerek kaygı seviyesini kendi kendine daha çok arttırabilir. Örneğin; çocukların her gece uyku sürecinin ortasında ya da her sabah “Eyvah yine kaçırmışım!“ diye panikleyerek uyanmaları, kimse görmeden pijamalarını ve çarşafını değiştirmek zorunda olduğunu düşünmesi, çok istediği halde misafir olarak ne arkadaşında ne de başka yerde kalamayacağını düşünmesi, birisi tarafından duyulup dalga geçilen çocuk olmaktan korkma ve anne-babasının kendisine kızacağını düşünmesi çocuğun kendi kendisine kaygısını daha çok arttırıcı etkenlerden sadece birkaçıdır.
Online terapi ile ya da yüz yüze olarak enürezis problemi ile bir psikolojik danışmanlık merkezinden destek almaya gelen aileler ve çocukları ile birebir görüşmeler düzenlenerek terapi hedeflerimizi belirlemede çok hassas davranılması gerekmektedir.
Terapilere başlandığında ise öncelikle çocuğun bu sorunu yaşamasına neden olan faktörler tespit edilir ve uzman çocuk psikoloğu tarafından hem çocuğa hem de aileye bu faktörleri ortadan kaldırmaya yönelik bir yol haritası çizilir. Böylece çocuğun yaşına ve problemine en uygun olan terapi uygulanır. Uygulanan terapi yöntemlerinden birkaçı oyun terapisi, kum tepsisi terapisi ve bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemlerdir.
Her çocuğun yaşamının huzurla dolmasını ebeveynlere de sağlıklı ve mutlu bir yaşam dileriz.
Sevgilerimizle…
Bir önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/okul-fobisi-nedir/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler