Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
“Uyanıktım, kendimdeydim. Hareket etmek istedim, kolumu kıpırdatamadım, seslenmeye çalıştım ancak ağzımı bile açamadım. Sanki her şey kontrolümden çıkmıştı, ölecek gibi hissettim…”
Eğer yukarıdaki ifadeler size tanıdık geliyorsa halk dilinde karabasan olarak bilinen nam-ı diğer uyku felci yaşıyor olabilirsiniz.
Uyku felci geçiren birey, atak esnasında bilinci açık ve etrafında olup bitenlerin farkında olmasına karşın hareket edemez ve konuşamaz. Bu durum kişinin yoğun endişe hissetmesine hatta paniklemesine neden olabilir. Zaman zaman uyku felcine halüsinasyonların da eşlik ettiği görülür.
Uyku belirli evrelerden oluşur ve bu evrelerde dalgalanmalar görülür. Uykunun rüya görülen REM evresinde vücut bir nevi felç olur ve bazen diğer evrelerde de bu süreç devam eder. Genelde, uyanmadan hemen önce felç hali ortadan kalkar ve kişi bunun farkında olmaz. Ancak, felç hali ortadan kalkmadan aniden uyanan kişi, konuşamaz ve hareket edemez. Kaygılanan birey, yardım çağrısında bulunmak ister ancak “sesini duyuramaz”. Bu nedenle bazı tablolarda kişi, nefes almakta güçlük çekebilir, hatta ölecekmiş gibi hissedebilir. Ataklar birkaç saniye ile birkaç dakika arası sürebilir.
Atak esnasında üzerinde yoğun bir ağırlık hisseden birey, üzerine karabasanın “çöktüğünü” veya “oturduğunu” düşünse de ortada düşündükleri gibi bir varlık yoktur. Hissedilen ağırlık, kasların henüz uyanamamasından kaynaklanır.
Yaşam boyu herkesin birkaç kez deneyimlediği bilinen uyku felci genetik yüklülüğün de rol oynadığı bir durumdur. Psikiyatrik, nörolojik veya iç hastalıklarla beraber görülebilen uyku felci, düzenli bir uyku döngüsüne sahip olmayan, travmaya maruz kalmış, kaygı bozukluğu veya depresyon geçiren kişilerde daha yaygın görülür. Yoğun stres, bazı ilaçların kullanımı, aşırı alkol veya kafein tüketimi de uyku felci yaşamayı tetikler. Uyku felcinin yaygınlığı kadın ve erkekler arasında farklılık göstermemektedir.
“A. K., Kadın, 39 Yaşında”
“Bütün gün fabrikada çalıştığım için kendimi çok yorgun hissediyorum. Fabrikadaki makinelerin gürültülü sesi artık baş ağrıları yaşamama neden oluyor. Koca gün ayakta durduktan sonra eve gelince de ev işi bitmiyor. 2 çocuğum var. Bunlardan biri ilkokula, biri de ortaokula gidiyor. Evde yemek, bulaşık, temizlik, çocukların ödevlerini yaptırmak gibi ağır işler hep benim üzerimde dönüyor. Eşim de fabrika da vardiyalı çalışıyor. O fabrikadan geldikten sonra yemek yiyip uyumak zorunda olduğu için ben evde kendimi çok yalnız hissediyorum. Çocuklar gece 9 buçukta uyuyorlar. Eşim de vardiyalı çalıştığı gecelerde evde olmayınca ben gece 12 ye kadar oturuyorum.
Çocukluğumdan beri yalnız kalmaktan çok korkarım. Benim annem babam da fabrikada çalışan kişiler oldukları için ben onlar gece işteyken babaannemin yanında uyurdum. Şimdi kimseyle beraber uyuyamayınca gece o sessizlikte evde çıt çıksa hala çocukluğumdaki gibi korkuyorum. O yüzden geceleri evde hep televizyonun sesini açıyorum.
Aslında aşamadığım başka bir korkum daha var. Ben küçükken gece altıma kaçırırdım. Bir gün babaannem bana çok kızdı ve bir daha altıma işememem için beni korkutmaya başladı. “Gece altına işersen çiş kokusuna cinler gelir.” dedi. O günden beri geceleri uykumda altıma kaçıracağım diye çok endişeli uyuyorum.
Bir de babaannemin arkadaşları vardı. Onlar da bize oturmaya gelince hep cin-peri konuşurlardı. Yok efendim, gece banyo yaparsan üç harfliler musallat olurmuş. Geceleri bir kadın evde tek başına kalırsa cinler kadını rahatsız ederlermiş.” gibi bir sürü koca karı hikayesi biliyorum. Bunları dinledikten sonra ben de geceleri cinler benim odama gelecek diye çok korkardım. Sanırım hala korkuyorum. Zar zor uyuduğum uyku sırasında da sonunda o yaratık geliyor. Tam uyuyorum. Eliyle boğazıma bastırıyor. Bağırmak istiyorum. Sanki ağzımı kapatıyor. Elimi bacağımı kaldıramıyorum. Resmen her yerimi tutuyor. Bazen karışık uğultu gibi sesler bile duyuyorum. Ama gözümü açamıyorum.
Geçen sefer de geldi ama sanki bu seferki çok uzun sürdü. Sonra panikle bir şekilde ondan kurtuluyor bağırarak uyanıyorum. Bir bakıyorum etrafta hiçbir şey yok. Her şey yolunda gibi. Ama benim korkum geçmiyor. Kaç gece bu korku yüzünden abdest alıp karabasanı kovmak için dua okuduğumu bilemezsiniz. Eşime anlatıyorum. Anlamıyor beni. “Yok öyle bir şey, kötü bir rüya görmüşsündür sen” diyor. Ben araştırdım psikolog hanım. Bana gelen şeyin adı “Karabasanmış”. Nedir bu karabasan? Cin mi, peri mi? Yoksa ben artık deliriyor muyum? Bana bir çare bulun.”
Bu danışanın yaşamış olduğu şeyin adı uyku felciydi. Ancak danışan çocukluk korkularının başına geldiğini zannederek bu süreci travmatik bir boyutta yaşadığı için evde yalnız uyumak zorunda kaldığı her gece kaygısı ve korkuları tetikleniyordu. Bu tetiklenme sonucunda danışan kaliteli ve rahat uyku uyuyamadığı için uyku evrelerinde aniden uyanma oluyordu. A.K. ile yapılan bu görüşme sonrasında düzenli psikoterapi seansları yapılmaya başlandı. Çocukluk travmatik düzeydeki korkuları ve yaşadığı iş stresi ile baş edilmesi sağlandıkça kaygı düzeyi azaldı. Bu azalmanın sonucunda ise sağlıklı uyku döngüsü tekrar oluşturuldu. A.K. birkaç ay sonra teşekkür etmek için geldiğinde ilk defa 9 saat kesintisiz bir uyku uyuduğu için çok mutluydu.
Uyku felcinin sadece ilaç tedavisi ile önlenebilmesi oldukça zor olduğu için ilaç tedavisinin yanına psikoterapi seansları da eklenir. Ataklara neden olan altta yatan faktörlerin anlaşılması ve çözümü için uzman psikologlarla yürütülen çeşitli psikoterapi (Bilişsel Davranışçı Terapi, EMDR vb.) yöntemleriyle sürecin takip edilmesi önemlidir.
Yaşamımızın yaklaşık üçte birini kapsayan uyku hayatımızın diğer alanlarını da önemli derecede etkilemektedir. Hayatımız için bu denli öneme sahip uyku sürecinde yaşanan problemler, genellikle kişinin “kendi düzeltebileceği” bir durum olarak görülür ve desteğe başvuru ertelenir. Ancak günlük işlevsellikte ciddi bozulmalar olduğunda doktor arayışına girilir. Hangi sıklık ve ağırlıkta yaşanırsa yaşansın, doğru müdahale ile uyku felcinden kurtulmak kesinlikle mümkündür.
Doğru yaklaşımda bulunmak ve etkili tedavi planı oluşturmak için Mutlu Yaşam bünyesinde çalışan doktorlarımız, çeşitli psikolojik testlere başvurabilir. Danışanın fiziksel muayeneye ihtiyaç olduğu düşünülen durumlarda doktorlarımız danışanını nörolog psikiyatr ve dahiliye gibi ilgili uzmanlara yönlendirilir.
Doktorlarımız, uyku felci ve diğer konularda danışanın kapsamlı öyküsünü aldıktan sonra danışanların düşünce – duygu arasındaki ilişkiyi kurmalarını, düşünce ve duygularının danışanların uykularına nasıl etki ettiğini anlamalarını, gerçekçi olmayan düşüncelerini gerçekçi alternatif düşüncelerle değiştirmelerini, geçmiş travmatik yaşantılar var ise danışanların o yaşantılara duyarsızlaşmasını sağlar. Doktorlarımız, danışanlarının uyku hijyeni için ödevler verir ve kendisini rahatlatmasına yönelik egzersizleri seans içinde gerçekleştirerek, günlük hayatında sürekli hale gelmesi için takibini yapar.
Böylece danışanın günlük işlevselliğini yeniden kazanarak kendini rahatlatma becerilerini geliştirmesi hedeflenir. Danışan sağlıklı bir uyku rutinine sahip olduktan sonra terapist ve danışanın, psikoterapi sürecini sonlandırmaya karar vermesi halinde bitirme seansı planlanarak, danışanın terapiye başladığı ilk günden son seansa kadar edindiği kazanımlar gözden geçirilir. Gözden geçirme seansında doktor, danışanına süreç hakkında kapsamlı geribildirim verir ve psikoterapi süreci sonlandırılır.
Sağlıklı bir uyku sizlere MUTLU bir YAŞAM sunar.
Bir önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/sucluluk-duygusu-ile-nasil-basa-cikilir/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler