Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Tüm dünya genelinde öğrencilerin eğitim-öğretim hayatlarının en stresli dönemlerinin sınav dönemleri olduğu bilinmektedir. Aslında “Eğitim-öğretim süreci içerisinde çocuğun ne kadar öğrendiğine yönelik bilgi ölçme ve geri bildirim yapma gibi iyi niyet içeren bu sınav süreci nasıl oluyor da hem öğrencilerin hem de ebeveynlerin kabusu haline geliyor?” Sınav kaygısı sınava hazırlık sürecinde birçok sınava girecek adayın yaşadığı problemlerin başında gelmektedir. İşte bu yazımızda bu sorunun cevabına değineceğiz.
Çocuk ilkokul 1. sınıfa başladıktan sonra, sınıf arkadaşlarıyla beraber hareket edip aynı anda kendi başarı performansını da sınıfta diğerlerine ve öğretmenine daha iyi düzeyde gösterebilme zorlantı içerisine girer. Bunun bir zorlantı olmasının nedeni ise çocuğa gösterilen ilkokul disiplinine ve eğitim müfredatının akışına uyması zorunluluğuna dayanır. Bu süre içerisinde ebeveynler kendi çocuğunun öğrenme potansiyelini ve dersleri en kolay nasıl öğrendiğine dair öğrenme yöntemini çok iyi gözlemlemedilerse artık çocuk için de ebeveyn için de büyük bir kafa karışıklığı başlamış olur.
Kafa karışıklığının en büyük nedeni çocuğun eğitim müfredatında ne gösteriliyorsa aynı yöntemle öğrenmesi gerektiğine olan inançtır. Yani yazarak öğretildiyse çocuk yazarak öğrenmek zorunda, okutularak öğretildiyse çocuk okuyarak öğrenmek zorunda gibi anlaşılan tek düze öğrenme sisteminden bahsetmekteyiz. Bu süreçte ebeveynler çocuklarının görsel, işitsel ya da yaparak-deneyerek öğrenme metotlarından hangisine daha yatkınsa çocuklarına dersini öğrenme ve dersini tekrar etme sürelerini çocuğun yatkın olduğu öğrenme yöntemine göre şekillendirmeli ve bu yöntemleri de çocuğa farkına vardırtarak öğretmelidirler. Aksi taktirde tek düze ilerleyen bu öğrenme sisteminin içine ebeveynlerin çocuklarının başarılarıyla ilgili kaygıları da eklenince çocuğun hayatında başarı performans kaygısı başlamış olur.
Kendi öğrenme stilini bilmeyen ve herkesle aynı şekilde rekabet etmek zorunda hisseden öğrencilerde başarı performans kaygısı ilkokul döneminde yazılılar başlayana kadar çocuğun iç dünyasında kendisini gizli gizli devam ettirir. 4. sınıf olan öğrencinin yazılı sınavları başladığında ise artık gizli seyreden kaygı gün yüzüne çıkarak öğrencinin günlük hayatını da oldukça derinden etkilemeye başlar.
8. sınıf ve 12. sınıfta girilen büyük sınavlarda ise sınav kaygısı artık öğrenci tarafından baş edilemez bir boyuta ulaşır. Bu sürecin öğrenci için en baş edilemeyen yanı ise kendisinden göstermesi istenilen başarı beklentisine karşı öğrenci başarısız olursa bu başarısızlığın arkadaşları, öğretmenleri, ailesi ve sosyal çevresine karşı gösterilerek deşifre olma korkusudur. Çocuk için duygu ve düşüncelerini karıştırmaya yetecek kadar zor olan tüm bu süreç çocuğun hayatında sınav kaygısı olarak dışarıya yansır.
Daha ilkokul 1. sınıftan itibaren herkes gibi aynı sürede okuma, yazma, çarpım tablosunu öğrenme gibi diğerleriyle eşit düzeyde ilerleyen konular sınavla beraber öğrencilerin birbirleriyle eşit olmayan başarılarını da ortaya çıkartmaktadır. Aslında çok normal olan bu durumu çocuk normal kabul edemediğinde çocuğun zihninde felaketleştirilip şahsileştirilerek kendisini başarısız görmesine neden olur. Bu içselleştirme öğrencinin eğitim hayatında çok önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü artık kaygı duygusu çocuğun düşünce sistemini olumsuz etkilemeye başlar. Bu durumda çocuğun sorunun üstüne gitme ve sorunu çözme cesaretini kırarak çocuğu, başarısızlığı kabullendirmeye yöneltir.
Çocuk sınava hazırlanmaya başından pes edebilir, hedeflerini giderek küçültebilir, hatta hayallerinden tamamen vazgeçebilir. Bu durumda da en fazla zarar gören öğrencinin özgüveni olur. Özgüven zarar gördüğünde öğrenci için öğretmenlerin ve ebeveynlerin çocuğa yönelik yaptıkları motivasyon konuşmaları artık işe yaramaz hale gelir. Bu süreçte mutlaka çocuğun uzman bir kişiden psikolojik destek alması gerekir.
Geçmiş yıllarda sınav soruları incelendiğinde birçok öğrenci “Eskiden sınav soruları ne kadar kolaymış.” diye yakınır. Bu sınav dönemi öğrencilerinde en çok duyulan cümlelerden biridir. Halbuki durum onların dediği gibi değildir. Geçmiş yıllar hem sosyo-ekonomik düzeyin daha düşük olması, hem okul sayısının daha az olması hem de teknolojinin daha geri olması yüzünden bu yıllarda sınava giren öğrencilerin bilgiye ulaşması daha güç olmuştur.
O geçmiş dönem içerisinde eğer öğrenci okula gidemezse Youtube’dan izleyebileceği bir telafi videosu yoktur. Kütüphaneye gidemezse bilgisayarını açıp Google üzerinden aratabileceği bir bilgi kaynağı bulunmamaktadır. Eğer kitabını alamazsa okuyabileceği bir ders materyaline de sahip olamamaktadır. Bu nedenle geçmiş yıllarda sınavlar o dönemin şartlarına göre zor ama günümüz bilgi ve donanımına göre daha “kolay-mış” gibi düşünülür.
Günümüzde ülke çapında yer alan okullarımızın yaygınlaşması, bilgiye ve öğretmene erişimin kolaylaşması, eğitimin teknolojinin sağladığı avantajlarla desteklenmesi üzerine artık birçok öğrenci sınava daha iyi şartlarda hazırlanabilmektedir. Bu durum öğrenciye kolaylıklar sağladığı gibi daha fazla rekabeti hissettirdiği için kaygıyı da başlı başına tetiklemektedir. Dolayısıyla artık sınavlara iki taraflı hazırlanmak gerekir.
Sınava hazırlanmada birinci taraf sınava yönelik bilgi ve soru çözme tekniklerini içeren akademik donanımken ikinci taraf ise sınav sürecini ve sınavı en iyi şekilde yönetebilmek üzere öğrencinin psikolojik dayanıklılığını sağlamaktır. Sınav kaygısına karşı psikolojik dayanıklılığı sağlayabilmek için tüm öğrencilerin sınava girecekleri sene düzenli olarak psikolojik destek almalarını önemle öneririz. Bunun nedeni ise sınav kaygılarının sadece sınav senesinde gelişen kaygılar olmamasına, bu kaygıların ilkokul dönemine kadar uzanan kök salmış kaygılar olabilmesine dayanır. Kaygıların kökü bu kadar derinken öğrencinin sınava girmeden birkaç hafta önce psikolojik destek alması genelde sınava yönelik daha yüzeysel kaygıları ortadan kaldırmamızı sağlar ancak derinlerde bir yerde kökleri kalır.
Sınav döneminde adayların beslenme alışkanlıkları başarıyı ve performansı etkileyeceği için bu dönemde beslenme daha önem kazanmaktadır. Özellikle sınav senesinde yeterli ve dengeli beslenmek motivasyon ve başarıyı beraberinde getirecektir. Sınava giren öğrenciler aynı zamanda büyüme ve gelişme çağında olduğundan sofradaki besin çeşitliliği de önemlidir. Besinlerin gücü ile zihninizi güçlendirin ve odaklanmanızı arttırıp başarıyı şansa bırakmayın.
Sınav öncesi beslenme döneminde zihinsel performans için demir, folat, çinko, D, E ve B grubu vitamin ve mineralleri önemlidir. Bu dönemde bu vitamin ve mineralleri zengin içeren besinler sınava hazırlanan bireylerin beslenmesine eklenmelidir. Kan değerleri ve beslenme alışkanlıkları bireysel değerlendirilerek takviye önerilerinde bulunulabilir. Bunun için öğünler sınava hazırlanan gençlerin ihtiyaçlarına ve günlük okul tempolarına göre ayarlanmalı ve 3 ana, 2-3 ara öğün olacak şekilde planlamalar yapılmalıdır.
Sınav sürecine hazırlanırken stres ve masa başında çalışma temposunda paketli besin tüketimini arttırabiliyoruz. Sınav öncesi beslenme döneminde paketli besinlerin içeriğinde yüksek miktarda bulunan şeker dikkat dağınıklığına, konsantrasyon bozukluğuna ve uyku haline neden olur. Ders çalışma süresi ve odaklanmayı arttırabilmek için kompleks karbonhidrat içeren tahıllar tercih edilmelidir. Ara öğün ve ders aralarında tam tahıllı sandviçler, peynirli tahıllı kraker, meyve, kuruyemiş, süt ürünleri tercih edilmelidir.
Sınav öncesinde beslenmede en çok kafa karışıklığı yaşanılan konulardan biri kafein tüketimidir. Kafein alımı günlük önerilen miktarlarda olduğunda sizin açıklığı ve odaklanmaya fayda sağlarken fazla miktarlarda tüketimi ile sentez yolakları için bağımlılık yapabilmektedir. Kafein içeren kahve, çay ve enerji içecekleri kısa süreli çözümler olurken günlük tüketimine bağlı olarak migren, yorgunluk ve zihin bulanıklığına sebep olabilir. Sınava hazırlanan bireylerde fazla kafeinli içeceklerin yerine antioksidan içeriği yüksek olan bitki çayları önerilmektedir. Özellikle yeşil çay konsantrasyonu arttırmada iyi bir seçenektir.
Balık zengin omega-3 kaynağıdır ve hafızayı güçlendirir, öğrenmeyi ve konsantrasyonu attırmaktadır. Özellikle Dünya Sağlık Örgütünün önerisi ile haftada 2 kez olacak şekilde yağlı ve mevsim balıkları tüketilmelidir. Balık tüketmeyen öğrenciler için omega-3 takviyeleri önerilmelidir.
Sınav öncesi beslenme öğrencilerin ve ebeveynlerin kafa karışıklığının olduğu bir konudur. Sınavdan önceki gün dışarıda yemek yerine evde daha önce denediği yemekler tercih edilmelidir. Mide ve sindirim problemlerine neden olabileceğinden kurubaklagil, karnabahar, lahana gibi gaz yapan ve fazla yağlı, soslu, acı besinlerden uzak durulmalıdır.
Uyku düzeni sınav sırasındaki odaklanma ve konsantrasyon için önemlidir. Kaliteli bir uyku için uyumadan 2-3 saat öncesinde son öğünü tamamlanmalı ve kafeinli içeceklerin tüketimini sınırlandırılmalıdır. Sınav gününde kortizol seviyesini azaltıcı ve dikkati arttırıcı besinler öğünlere eklenmelidir.
Kahvaltı günün ilk öğünü olduğundan erken saatlerde kalkıp okula giden ya da ders çalışanlar için günün en önemli öğünlerindendir. Yoğun tempo içerisinde günün ilk öğününe dışarıdan alınan yağlı poğaçalarla başlayan bireylerin ders çalışma sürecinde odaklanmaları azalır ve uyku hali daha fazla gözlemlenir.
Kahvaltı öğünlerine eklenen kaliteli protein ve demir kaynağı olan yumurta kan şekerinin dalgalanmasını azaltarak sınav süresinde odaklanmayı arttırmaktadır. Özellikle kahvaltı yapılmadan girilen sınavlarda ilerleyen zamanlarda dikkatsizlik, konsantrasyon eksikliği, baş ağrısı, yorgunluk ve kan şekeri düşüklüğü ile karşılaşabilirsiniz. Kahvaltı öğününün de sucuk ve salamura gibi fazla tuz ve baharat içeriğine sahip besinlerden sınav sırasında susama isteğini arttıracağından uzak durulmalıdır. Sınav öncesi beslenme rutinlerinde güne iyi bir kahvaltı ile başlamak gün içinde sizi bir sıfır öne geçirecektir.
Sınava hazırlanma sürecinde tüm öğrencilerin sınava karşı olan duygu-düşünce ve davranış biçimlerinin bir uzman tarafından check-uptan geçirilmesi önerilir. Elbette ki burada bahsetmiş olduğumuz check-up tıbbi cihazla yapılan vücut taraması anlamında değildir.
Terapi sürecini aşamalandırarak kaygıyı besleyebilecek her türlü kaynağın altını seans içerisinde açmak da psikolojik açıdan bir check-up görevi görür. Bu sayede çocuğun bilinçaltında yer etmiş kaygısını tespit ederek kaygıyı besleyen düşünce kalıplarını kökünden temizlemeye çalışırız. Bunun sonucunda gerçek sınav günü çocuğun edindiği bilgi birikimini en iyi kullanacak performans gücünü göstermesini hedefleriz.
Hedefimiz ise çocuğun sınav puanına yansıyarak onu hayallerindeki okula ve bölüme kavuşturan köprü görevini görür. Bizler de Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezi Ailesinde yer alan uzmanlar olarak sınav dönemi öğrencilerimizle bu köprüyü inşa etmek için çalışırız.
Öğrencilerimize doğru desteği sağlayabilmek adına sınav kaygısını yenmek için uzmanlarımızın mesleki tecrübelerine dayanarak hazırlanmış olan “Beslenme Danışmanlığı Destekli Sınav Başarı Paketinden” ya da “Sıfır Sınav Kaygısı” paketinden ister yüz yüze ister online olarak faydalanabilirsiniz.
Beslenme Danışmanlığı Destekli Sınav Başarı Paketinde ağırlık verdiğimiz önceliğimiz sınava hazırlanan öğrencilerin büyüme ve gelişim süreçlerinin dikkat performansları ile stres yönetimi üzerine olan olumsuz etkilerine dayanır. Çünkü ülkemizdeki büyük sınav dönemleri 8. ve 12. sınıfın sonlarında çocukların büyüme atağı döneminde oldukları zamana denk gelmektedir. Büyüme ve gelişim atakları ise çocukta hem psikolojik hem de fiziksel değişimleri beraberinde getirir. Ancak büyümeye hizmet eden bu değişikliklerin olabilmesi için vücut çok fazla enerji harcamaktadır.
Söz konusu enerjinin kaynağı ise vücuttaki vitamin-mineral depolarına kadar uzanır. Bu nedenle hormonal değişimlerin, kemik gelişiminin ve büyümenin getirdiği diğer evrelerde enerjinin karşılanabilmesi için vücutta boşalan vitamin mineral depoları doğru bir beslenme ile doldurulamadığında bu durum kişi de dikkat dağınıklığı, odaklanamama, kaygı, stres, sinirlilik, hareketlerde yavaşlık, huzursuzluk veya tahammülsüzlüğe neden olabilmektedir.
Bahse konu paketimizden yararlanan öğrenciler hem psikolog ile hem de beslenme danışmanı ile eş zamanlı olarak görüşürler ve her iki uzmanında takibinde kalırlar. Bu paket sayesinde kişi, sınava hazırlanma sürecinde kaygı seviyesini azaltan ve dikkat performansının artmasına yardımcı olan beslenme programı ile desteklenirken sınav kaygısını yönetebilmeyi hedefleyen psiko-eğitim içerikli yapılandırılmış seanslar sayesinde de sınav başarısında artışın olması hedeflenmektedir.
Sıfır Sınav Kaygısı Paketi ise sadece psikolog eşliğinde yürütülen yapılandırılmış psiko-eğitim seanslarını içerir. Bu paket sayesinde öğrencinin kaygıyla baş etme becerileri güçlendirilerek sınav stresini yönetebilmesi, dikkat ve odaklanma becerilerinin arttırılması ile sınav başarı performansının yükseltilmesi hedeflenir.
Eğer öğrencinin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, disleksi, öğrenme güçlüğü, çocukluktan süregelen depresyon belirtileri, yoğun ailevi problemler gibi sınav kaygısını tetikleyen ve başarı performansını olumsuz etkileyen farklı özel durumları var ise, bu durumlarda öğrencinin öncelikle bireysel psikoterapi seanslarına başlaması önerilir. Bu süreçte bireysel terapi sürecinin ilerleyişine göre öğrencinin sınav kaygısıyla baş etme becerilerini güçlendirmeye yönelik nasıl bir çalışma yapılması gerektiğine uzman tarafından karar verilir.
Günümüzde lise giriş sınavı ya da üniversiteye giriş sınavları gibi büyük sınavlara hazırlanmanın iki farklı tarafı vardır. Bunlardan birincisi sınava yönelik bilgi ve soru çözme becerilerini içeren akademik taraf, ikincisi ise sınav sürecini sağlıklı biçimde yönetebilmeyi sağlayan psikolojik dayanıklılık tarafıdır. Sınava hazırlık sürecini içeren her iki taraf da bireysel terapilerde ele alınırken, aynı zamanda terapilerde verdiğimiz bu desteği beyni daha kolay ve bilimsel yollarla destekleyen SAS metodu ile de güçlendirebilmekteyiz.
SAS metodu sınava hazırlıkta akademik ve psikolojik olmak üzere iki tarafı da aynı anda güçlendirebilen yönüyle oldukça yararlı dinleti programlarını içeren bir uygulamadır. SAS metodu nörobilim alanında yapılan çalışmalar ile nöroplastisite ilkelerine dayandırılarak geliştirilmiş müzik, ton ve konuşma seslerini uygun kulaklıklarla dinleme yoluyla beynin iki yarı küresi arasındaki iletişimi destekleyerek beyin gelişiminde etkili rol oynamaktadır.
SAS metodunda sadece işitsel duyunun kullanılmasının sebebi ise beynin gelişmesi ve güçlenmesi için beyne verilen uyarılardan en etkili verimin alındığı duyu kanalının kulaklar olduğuna dair bilgilerin yer aldığı araştırma bulgularına dayanır.
Tüm SAS dinleti programları kişiye özel ve bireysel olarak hazırlanmaktadır. Bu yüzden bu programlar kişiye destek sağlanacak durumlara göre 21 gün 30 dakikalık ya da 24 gün 40 dakikalık dinleti programları olarak değişiklik gösterir. Bu sayede SAS dinletileri herhangi bir müzik dinletisinden ayrışarak kişinin güçlendirmesini istediği yönlerine katkı sağlayacak şekilde bilimsel verilere göre hazırlanan bir destek program çerçevesinde terapi sürecinin içerisine dahil olur.
Üstelik SAS dinleti programları Sascentre uygulaması üzerinden kişinin kendi telefonuna kolayca indirip sağ ve sol ses ayrımı yapabilen, mikrofonsuz ve baştan geçmeli bir kulaklık aracılığıyla ev konforunda rahatça dinlenebilen yapıya sahiptir. Bu dinletiler kişi tarafından her gün olmak üzere öğrencinin programına göre değişken saatlerde veya uykudayken de dinlenebilir. Bu dinleti programlarında dikkat edilmesi gereken en önemli kriter kulaklıkların doğru takılmış olmasıdır. Böylece sağ ve sol kulaktan eş zamanlı gelen sesler beyin tarafından işlemlemeye alınır.
Kişi program boyunca sadece dinletiye dikkatini vermek zorunda değildir. Bu sayede kişi dinletilerini yaparken ders çalışabilir, kitabını okuyabilir, hareket edebilir veya farklı bir şeyle uğraşabilir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir diğer faktör ise bu dinletileri yaparken beynin işitsel girdileri daha etkili şekilde işlemleyebilmesi için televizyon izlemek, internette gezinmek gibi yoğun görsel uyarıcılara maruz kalmamaktır. Bu nedenle kişinin dinletilerini yaparken o süre içerisinde ekrandan uzak kalması gerekir.
SAS dinleti programı; sınava hazırlık sürecinin akademik yönü adına dikkat, konsantrasyon, anlama, hafıza, planlama becerileri, zaman algısı ve zaman yönetimi becerilerini desteklerken; aynı zamanda psikolojik yönü adına da duygu durum düzenleme, özgüveni arttırma, davranış gelişimi gibi psiko-sosyal becerileri de eş zamanlı destekleyebilen bir yapıya sahiptir.
Sınava hazırlık dönemi içerisinde tüm öğrencilerimizden hem akademik açıdan disiplinli ders çalışma saatlerine karşı hem de kaygı ve stres yönetimi yaparak psikolojik açıdan daha dayanıklı olması beklenirken bizler de onlara doğru desteği verebilmek adına;
Böylece öğrencilerimize sağlayacağımız doğru bir destek ile sınav senesi onlar için baş etmesi daha kolay bir sürece dönüşürken, bizler de onların verdiği emeklerin karşılığını en iyi şekilde almalarını hedefleriz. Tüm program içeriklerimiz ve bireysel psikolojik danışmanlık seanslarımız hakkında daha detaylı bilgi almak için lütfen bizlerle iletişime geçiniz.
Tüm öğrencilerimize hayallerinin gerçek olduğu Mutlu bir Yaşam dileriz…
SAS dinleti programı hakkında daha detaylı bilgi almak için
https://mutluyasam.com.tr/sas-dinleti-programlarinin-psikoterapi-sureci-icerisindeki-yeri/
linkine tıklayabilirsiniz.
Bu yazımızdan sonra çocuğunuzun öğrenme stilinin ne olduğunu merak ediyorsanız “Çocuklar Neden Ders Çalışmak İstemez” yazımızı okuyarak bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Bir önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/posttravmatik-travma-sonrasi-stres-bozuklugu/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler