Psikoterapi Nedir? Nasıl Yapılır?

Psikoterapi Nedir? Nasıl Yapılır?

Psikoterapi; insanların duygu, düşünce ve davranış ilişkisini inceleyen bir süreçtir. Psikoloji ve psikiyatri bölümlerinden mezun olmuş olan psikologlar ile psikiyatristler tarafından yapılmaktadır. Bu uzman kişiler, mezun olduktan sonra belli eğitimleri almaya devam ederek yetkinlik kazandıkları bilimsel ekoller çerçevesinde konuşarak psikolojik destek sürecini gerçekleştirirler. Bu doğrultuda psikoterapi süreci ise zihinsel, duygusal ve davranışsal sorunlar yaşayan bireylere yardımcı olabilmeyi hedefler.

Psikoterapi Hangi Durumlarda Uygulanır?

Bireylerin yaşamlarında en çok zorlandıkları durumlardan bir tanesi; kendilerine yönelik sordukları soruların cevaplarının kendi iç dünyalarında saklı olmasına rağmen bu cevaplara tek başına erişememeleridir. Bir sorunun cevabını bilmeyi çok isteyip, o soruyla ilgili verilen cevapların tatmin edici olmaması ise kişiyi daha da büyük sıkıntıya sürükler. Peki hiç düşündünüz mü bir insanın bu kadar çok sorupta bilemediği sorular neler olabilir?

Aslında neredeyse hepimiz her gün aynı soruların pençesine takılırız. Eğer bu sorulara anlamlı bir cevap verebiliyorsak o zaman yaşamı daha çok sevdiğimizi hisseder, motivasyonumuz yükselir ve hedeflerimizi belirleriz. Ancak bu sorulara cevap veremediğimizde endişelerimiz artar, karamsar bir duygu durum hali içine girer ve mutsuz oluruz. Sözünü ettiğimiz bu sorular aşağıdaki gibidir;

  • Bu durum ne zaman geçecek?
  • Neden hep böyle oluyor?
  • Benim neyim var?
  • Bunu bana nasıl yapar?
  • Bu neden benim başıma geldi?
  • Ya kötü bir şey olursa?

Bireyler yukarıdaki gibi soruların pençesine takılıpta işin içinden çıkamadıklarını hissettiklerinde çaresizlik, mutsuzluk, endişe ve korku gibi olumsuz duygu durum halleriyle baş başa kalırlar. Bu durum dayanılması zor bir süreci kapsar. Böyle zamanlarda bireyler sürekli kötü bir şey olacak endişeleri yüzünden ya da akıllarındaki sorulara ne zaman cevap bulacağını bilemememenin verdiği belirsizlikten ötürü kendilerini güvende hissedemezler ve acil şekilde kendilerine güvenli bir alan oluşturmaya çalışırlar.

Acil güven alanının oluşmasında öncelik ise aile ve yakın çevre desteğine verilir. Ancak bireyin aklındaki soruların cevapları aile ve yakın çevre üyeleri tarafından da cevapsız bırakıldığında ya da yanlı cevaplarla bireyin aklının daha fazla karışmasına neden olduğunda artık birey için burası da kendini rahat hissettiği bir yer olmaktan çıkar. Bunun sonucunda bireyin güvenli yer arayışı kendisini psikoterapi süreciyle buluşturur.

Psikoterapi Nedir

Psikoterapi Nedir? 

Psikoterapinin tarihçesi antik dönemlere kadar dayanmaktadır. Antik Yunanistan’da Hipokrat hastaların ruhsal durumları ve fiziksel sağlıkları arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışmıştır. Modern psikoterapinin temelleri ise 19. yüzyılda atılmıştır. Sigmund Freud’un psikanaliz teorisi, 19. yüzyılın sonlarına doğru psikoterapinin gelişiminde büyük etki yaratmıştır. 20. yüzyıl, terapi alanında çeşitli yaklaşımların ve tekniklerin ortaya çıktığı bir dönem olmuştur. Carl Rogers’ın “insan merkezli terapi” yaklaşımı, terapistin empati ve anlayışla bireye yaklaşmasını vurgulamıştır. 20. yüzyılın sonlarına doğru ise bilişsel davranışçı terapi ortaya çıkmış, düşünce kalıplarını değiştirerek duygusal ve davranışsal sorunları çözmeyi amaçlamıştır. Günümüzde terapi süreci ise genellikle çeşitli yaklaşımların ve tekniklerin kombinasyonunu içermektedir. Birden fazla kuramın belli kısımlarının bir araya gelmesiyle eklektik kuramlar ortaya çıkmıştır.

Psikoterapi sürecinde çalışılan ekol ne olursa olsun, tüm çalışmalar kişinin zihinsel ve duygusal sağlığını desteklemek ve iyi hissetmesine yardımcı olmak amacıyla kullanılan çeşitli yöntemler ile tekniklerden oluşmaktadır. Terapinin temel amacı; bireyin yaşam kalitesini artırmak, zorluklarla başa çıkmak, kişisel gelişimini desteklemek ve belirli sorunları çözmek için yardımcı olmaktır. Psikoterapiyle ilgili farklı yaklaşımlar ve teknikler arasında; bilişsel davranışçı terapi, psikanaliz, insan merkezli terapi, davranış terapisi ve çözüm odaklı terapi gibi yöntemler bulunur. Aynı zamanda kişinin psikolojik sağlığının yalnızca zihinle ilgili değil beden-zihin ilişkisiyle ilgili olduğunu savunan bütüncül terapi yöntemleri de günümüzde baskın şekilde uygulanmaktadır.

Psikoterapi Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Psikoterapi yöntemi, bir terapist veya psikolog tarafından kullanılan belirli bir tedaviye destek yaklaşımını veya teknikler bütününü ifade eder. Terapi yöntemleri, farklı terapistler ve terapi alanları arasında değişebilir. Çünkü her biri belirli sorunları ele almak ve kişisel tercihlere uygun bir psikolojik destek sunmak için özelleştirilebilir. Günümüzde yaygın olarak kullanılan bazı terapi yöntemleri ise aşağıdaki gibidir:

  • Bilişsel Davranışçı Terapi
  • Psikanalitik Terapi
  • EMDR
  • Şema Terapi
  • Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi
  • Farklı yaklaşımları içeren oyun terapileri

Psikoterapi Tedavi Yöntemleri

Psikoterapi Sadece Konuşmak mıdır? 

Terapi kesinlikle sadece konuşmak değildir. Tam aksine konuşmaktan daha fazlasıdır. Ancak psikoterapi sürecinin iyi edici yönünü anlamakta zorlanan bir çok kişi için “Konuşarak nasıl iyi olunur ki?” sorusu akılları meşgul eden bir sorgulama biçimi olarak karşımıza gelir. Bu şekilde düşünen birçok kişinin yaşamına baktığımızda ise onlara kendilerini kötü hissettiren birçok şeyin ise konuşamadıkları konular olduğu açıkça görülür. Örneğin bir çocuğun ebeveyniyle rahatça konuşamadığı istekleri çocuğu öfke kontrolsüzlüğüne sürükleyebilir. Aynı şekilde ilişkilerde ise bir kadının erkeğe kendisini doğru şekilde ifade edememesi sonucunda bu durumun kadının kendisini depresif hissetmesine sebebiyet verebilir. Tam tersi bir senaryoda ise erkekler, eşiyle rahatça konuşamadığı konular yüzünden gün geçtikçe içe kapanık olmaya başlayabilir.

Başka örnekler üzerinden bakacak olursak, aynı şekilde bir öğrencinin gireceği sınavı kazanamamakla ilgili yaşadığı korkuları konuşamaması onun stres yönetimi yapamamasına neden olabilir. İş yerinde mobbinge uğradığını düşünüp kendi haklarını dile getiremeyen bir kişinin ise öğrenilmiş çaresizlik sendromu belirtileri gösterdiği de yine konuşulamamış konuların kişiyi nasıl olumsuz etkilediğini gösteren örneklerden sadece birkaçıdır.

Psikoterapide Yapılan Konuşmaların Günlük Hayattaki Konuşmalardan Farkı Nedir? 

Psikoterapide yapılan konuşmaların günlük hayattaki konuşmalardan oldukça farklı kriterleri vardır. Çünkü günlük hayatta özelimizi konuştuğumuz kişiler bizi seven ve bizim yakınımızda olan kişilerdir. Bu yüzden olaylara yanlı bakma eğilimleri vardır. Olaylara yanlı bakma durumu ise objektif değerlendirme algısını bozan ve kişiyi anlamaya değil daha çok yargılamaya götüren düşünce kalıplarını güçlendirir.

Örneğin özel hayatında sevgilisiyle arasında tartışma yaşayan kişi, bunu en yakın arkadaşıyla paylaştığında arkadaşının sadece kendi duygularına odaklanarak “Sana nasıl böyle davranır? Çok sinirlendim ona, senin kıymetini bilmiyor.” gibi cümlelerle tek taraflı fikirlerin aktarıldığı bir konuşma hali söz konusu olabilmektedir. Bu örneğe benzer farklı diyalog örneklerine baktığımızda ise “Çok büyütüyorsun. Abartma. Ben sana demiştim, beni dinlemediğin için böyle oldu. Seni üzüyorsa ayrıl gitsin” gibi asıl sorunu yaşayan bireye hiç yardımcı olmayan aksine bireyin daha çok iç dünyasının karışmasına neden olan cümleler de sıklıkla duyulur. İşte tam da böyle durumlarda kendini güvende hissetmek isteyen birey için artık bu diyaloglar güven yerine rahatsızlık vermeye başlar.

Psikoterapide Neler, Nasıl Konuşulur? 

Terapi süreci terapist ile danışan arasında kalan özel bir süreci içerir. Bu yüzden konuşulanlar terapist ve danışan arasında kalır. Bu konuşmalar üçüncü bir kişiyle paylaşılmaz. Terapide konuşulan konuları belirleyen kişi danışandır. Terapist ise danışanın dile getirdiği konularda yaşadığı sorunların ana kaynağını anlamaya ve danışanının da anlayabilmesi için ona yardımcı olmaya çalışır. Ayrıca terapist psikoterapi süreci boyunca danışanına yargılama yapmaz. Yaşanılan olaylarda haklı ve haksız da aramaz.

Terapist danışanın bu olayları yaşamasındaki tetikleyici duygu ve düşüncelerin nereye dayandığını anlamasında aktif rol oynar. Halk arasında oldukça çok duyulan terapide “çocukluğuna inmek” deyimi bu süreçle bağlantılıdır. Çünkü yetişkinlikte yapılan seçimlerin, alınan kararların ve davranışların kaynağı çoğu zaman çocukluk yaşantılarına bağlı olmaktadır.

Psikoterapi Süreci Nasıl İlerler?

Terapist danışanın yaşadığı sorunların kaynağını anlaması ve bundan sonra ne yapması gerektiğini bulabilmesi için ona açık uçlu sorular sorar, bazen de danışanın kendine yönelik sorgulamalar yapmasına yardımcı olur. Böylece yazımızın daha en başında da bahsettiğimiz gibi danışan kendi yaşamıyla ilgili sorduğu soruların cevaplarına yine kendi iç dünyasında erişmiş olur. Terapist danışanın anlattıklarını dikkatle dinler. Ancak bu dikkat terapisti merak algısına götürmez. Böylece terapist objektifliğini bozmadan ve kişisel duygularını aktarmadan belli sınırlar doğrultusunda terapi sürecini başarıyla sürdürür.

Psikoterapi sürecinin sonunda ise danışan herşeyden önce kolayca konuşamadığı konuları konuşmuş, anlaşılmış, yargılanmamış, kendini anlamış, neyi neden yaşadığını fark etmiş ve bundan sonra ne yapması gerektiğini bulmuş olur. İşte tüm bu sürecin sonunda sağlıklı bir şekilde konuşamamanın getirdiği duygusal zorlanmalardan kaynaklı ortaya çıkan bazı zihinsel ve bedensel semptomlarda da azalmalar görülmeye başlanır. Örneğin kaygılı bir kişi kendini daha sakin hissetmeye, depresif bir başka kişi ise kendini daha mutlu hissetmeye başlayabilmektedir. Bu durum ise terapinin iyi edici özelliğini baskın şekilde ortaya koymaktadır.

Psikolog ve Psikiyatrist Arasındaki Farklar

Psikoterapiye Başlamak İçin Psikiyatriste Mi Yoksa Psikoloğa Mı Gitmeliyim? 

Söz konusu soru, psikoterapi sürecine başlamaya karar vermiş bireylerin en çok kafalarını karıştıran sorulardan biridir. Ancak bu soruya doğru cevap verebilmek için önce psikolog ile psikiyatrist arasındaki farkı açıklamak gerekir.

Psikolog ve Psikiyatrist Arasındaki Farklar

Psikiyatristler, üniversitelerin 6 yıllık eğitim içeren tıp fakültesi bölümünden doktor ünvanı ile mezun olmuş kişilerdir. Psikiyatri alanında 4 yıl daha uzmanlık eğitimini tamamlayarak ruhi ve psikolojik hastalıklarla ilgili hastayı muayene etme, hastaya tanı ve teşhis koyma, gerekli durumlarda tıbbi müdahalede bulunma ve ilaç yazma yetkisine sahip uzman doktorlardır. Psikiyatristler de terapi yapabilme yetkisine sahiptirler ve onlar da belli psikoterapi ekolleriyle ilgili eğitimler alarak belli ekoller üzerinde psikoterapist olarak uzmanlaşabilirler.

Psikologlar ise üniversitelerin 4 yıllık eğitim içeren fen-edebiyat fakültelerinden psikolog ünvanı ile mezun olmuş ve mezun olduktan sonra 2 yıl klinik psikoloji alanında yüksek lisans yaparak psikoterapi yapma yetkinliği kazanmış uzmanlardır. Psikologlar, psikiyatristler gibi ilaç yazma, tanı ve teşhis koyma ya da herhangi bir tıbbi müdahalede bulunma yetkisine sahip değillerdir. Sadece yetkin oldukları ekoller üzerinden psikoterapi çalışmalarını yürütürler. Böylece bireyin psikolojik sağlığını bozan durumun hekim tarafından değerlendirilmesi gerektiğini düşündüklerinde bireyi psikiyatriste yönlendirirler.

Psikiyatristler için psikolojik destek alan kişiler hasta olarak ifade edilirken psikologlar ise herhangi bir hastalığı tedavi etme amacı gütmedikleri için psikolojik destek alan kişilere danışan olarak hitap ederler.

Psikoterapi Kimler Tarafından Uygulanır?

Danışanın psikoterapi sürecine başlaması için kimden destek alması gerektiği danışanın yaşadığı psikolojik sıkıntının semptomlarına, yaşam kalitesini ne düzeyde düşürdüğüne ve danışanın kimle daha kolay terapötik ilişki kurabileceğine göre değişkenlik gösterir. Örneğin kişinin günlük yaşam enerjisi düşük olduğunda bu durum kişinin yaşam aktivitelerinin yeniden düzene koyulması, stres yönetimini yapabilmesi sonucu geçebilecek düzeydeyse; kişi terapi sürecinden olumlu şekilde fayda görebilir. Ancak kişinin günlük yaşam enerjisindeki düşüklük depresyon belirtilerini yansıtıyorsa; bu, bir duygu durum bozukluğu olduğu için önce psikiyatri tarafından muayene edilmesi gerekir. Böylece doktor tarafından gerekli görülürse ilaç tedavisinin başlaması gerekebilir.

Yukarıda belirtildiği gibi tedavi edilmesi gereken farklı psikiyatrik rahatsızlıklar da söz konusu olduğunda, psikiyatrist ilaç tedavisinin yanı sıra bireyin terapi desteği de alması gerektiğini söylerse o zaman hekimin yönlendirmesi ile psikoterapiye başlanabilir. Sonuç olarak, bireyin kimden terapi desteği alacağına karar vermesi için öncelikle mesleki yetkinliği olan ve doğru eğitimler almış uzman kişilere gitmesi önemlidir. Daha sonrasında ise yaşadığı sorunu çözmesine yardımcı olacak kişinin doktor mu yoksa psikolog mu olduğuna karar vermesi gerekir. Kişi kendi başına karar veremediğinde ise randevu almadan önce mutlaka doğru uzmana başvurduğundan emin olmak için randevu almak istediği kurumdan bilgi alabilir.

psikoterapi ne kadar sürer

Psikoterapi Süreci Kaç Seans Sürer? 

Psikoterapi almaya karar vermiş bir kişi için terapi süreci birçok belirsizliklerle dolu olabilmektedir. Çoğu zaman psikoterapi sürecinin ilerleyişi hakkında herhangi bir araştırmada bulunmayan danışan adayı terapide ne yapacağını, sürecin nasıl ilerleyeceğini, ne kadar süre devam edeceğini bilememektir.

Söz konusu belirsizlik danışan adaylarında terapi sürecine daha başlamadan strese neden olabilmektedir. Bu stres karşısında belirsizlikten kurtulmaya çalışan danışan adayı kendi kendine bazı sorular sormaya başlayabilmektedir. Bu soruların başında “Terapi kaç seans sürer?” sorusu gelir. Bu soru terapiye başlandıktan sonra ise “Daha kaç seans gelmem gerekir?” olarak değişebilir. Ancak unutulmamalıdır ki terapi bir süreçtir. Bu süreç ise kişiseldir ve kişiye özeldir. Çünkü her danışanın ihtiyacı farklıdır ve terapi süreci danışanın ihtiyaçlarına göre yapılandırılmaktadır. Terapinin süresi, birçok etkene bağlı olarak değişebileceği gibi kişiden kişiye göre de değişebilmektedir. Buna “Psikoterapi sürecim ne kadar sürer?” sorusunun cevabını verebilmek için belli kriterleri de göz önünde bulundurarak bu soruya cevap vermek gerekir:

  1. Sorunun ciddiyeti
  2. Terapi ekolü
  3. Bireysel Farklılıklar
  4. Terapist Danışan Arasındaki Sağlıklı Terapötik İlişki
  5. Destek Sistemi
  6. Hedefler ve İlerleme

1. Sorunun Ciddiyeti

Daha karmaşık olaylardan kaynaklanan sorunlar ve daha derin analiz edilmesi gereken özel durumlar genellikle daha uzun süreli terapi gerektirebilir. Örneğin kişilik bozukluğu bulunan bir bireyin daha uzun süre terapilerine devam etmesi gerekirken, kaygı bozukluğu yaşayan bir birey için terapi sürecinin daha kısa sürmesi beklenebilir. Ancak hangi psikolojik sorunun daha uzun süre terapi gerektirdiği hangi durumun ise daha kısa sürede çözümlenebileceğine dair kesin bir kural yoktur. Çünkü terapi sürecinde sorunları bir buz dağına benzetecek olursak bazen buz dağının üstü daha kolay çözümlenir bir sorunu yansıtırken buz dağının altı ise çok daha büyük ve karmaşık bir sorun olarak karşımıza gelebilmektedir. Bu nedenle psikoterapi süreci başlamadan ve sorunların kaynağı tamamen tespit edilemeden terapinin kaç seans süreceğine süre olarak kesin sayı değeri vermek yanlış ve yanıltıcı olmaktadır.

2. Terapi Ekolü

Psikoterapi süreci içerisinde çalışılan terapi ekolü de terapinin ne kadar süreceğini etkilemektedir. Bazı terapi ekolleri kısa süreli ve çözüm odaklı yapılandırılmış seanslar olarak ilerlerlerken, bazıları ise daha uzun süreli ve derinlemesine çalışmalar gerektirebilmektedir. Örneğin BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) ile kısa süreli çözüm odaklı terapi ekolü genellikle kısa dönemli terapi olarak kabul edilir. Böylece diğer terapi ekollerine göre daha kısa sürede sonuç alınması hedeflenir. Ancak geleneksel psikanaliz ekolü ise genellikle uzun süreli bir terapidir. Haftalık oturumlarla takip edilen süreç bazen yıllarca devam edebilmektedir. Psikoterapi süreci içerisinde hangi terapi ekolüne göre çalışmalar yapılacağı ise danışanın seansa getirdiği sorunlara ve terapistin kendini yetkin hissettiği mesleki tecrübelerine göre değişebilmektedir.

3. Bireysel Farklılıklar

Birey, psikoterapi sürecine ihtiyaç duyduğunu fark ettiği zaman terapistiyle beraber bu süreci ilerleteceğini ve terapistiyle terapötik iş birliği içinde olacağını kabul etmiş olur. Ancak her bireyin sorunlarla yüzleşme, sorunların kaynağını analiz etme, dirençler gösterme ya da terapötik uyum sağlama becerileri birbirinden farklıdır. Bu farklılıklar da aynı şekilde terapi sürecinin ne kadar süreceğini etkilemektedir. Kimi bireyler terapi süreci sırasında çalışılan konuların nedenlerini hızlıca anlayıp, kabul edip hızlı bir şekilde değişim gösterirken, kimi bireyler için ise terapide kazandıkları farkındalıkları sindirme, kabullenme ve hayatına katma süreçleri daha yavaş ilerler. Sonuç olarak ise danışan hiçbir zaman terapistin hızına ayak uydurmaz tam aksine terapist danışanının seanstaki ilerleme hızına ayak uydurur ve psikoterapi sürecini en verimli hale getirmeye çalışır.

4. Terapist Danışan Arasındaki Sağlıklı Terapötik İlişki

Terapötik ilişki; psikoterapi sürecinin tamamen danışanın yararına seyretmesi için belli terapi ekolleri çerçevesinde terapistin danışanına karşı empatik olduğu danışanın da terapistine karşı rahat hissettiği ve açık iletişimde olduğu güven temelli ilişki biçimidir. Terapi sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için mutlaka öncelikle danışan ile terapist arasında terapötik ilişkinin kurulması gerekir.

Danışan ile terapist arasında sağlıklı terapötik ilişki kurulamadığında, danışan terapistin kendisine yardımcı olması için kendisiyle ilgili bilmesi gereken konuları açıkça anlatamaz ve danışan çözüm odaklı bir sürece geçmede direnç gösterir. Bu durum ise psikoterapi seanslarının uzamasına hatta bazen danışanın kendi hayatından birilerini terapistine benzeterek terapötik ilişkiden çıkıp terapistine duygusal aktarım yapmasına neden olabilir.

Duygusal aktarım ise danışanın kendi hayatında var olan bir kişiye karşı hissettiği duyguları terapistine aktarmasıdır. Örneğin bir danışanın terapistinin koltukta oturma biçiminden tetiklenip terapistini annesinin oturma biçimine benzetmesi sonucu annesine duyduğu bütün öfkeyi terapistine aktarması da duygusal aktarım örneklerindendir. Böyle bir durumda danışan terapistine karşı tersleyici, pasif agresif ya da dirençli yaklaşabilir. Ancak danışan çoğu zaman bu durumun farkında değildir ve duygusal aktarımı bilinçsizce yapar. Eğer terapist bu durumu fark ederse seans içerisinde danışanıyla bu konuyu konuşarak danışanının da farkındalığını arttırmış olur. Böylece terapist hem duygusal aktarımın kesilmesini sağlarken hem de terapötik ilişkiyi yeniden kurmuş olur. Güven duygusu ve açık iletişim, terapinin süresini etkileyebilir. Terapist ve danışan arasında sağlıklı bir iletişim kurulmadığında birey terapiye devam etmemeye karar verebilmektedir. Terapist ve danışan arasındaki terapötik ilişkinin sağlıklı yapısı terapinin ne kadar süreceğini etkileyebilmektedir.

5. Destek Sistemi

Bireyin çevresindeki psiko-sosyal destek sistemi ve dış etmenler de terapinin ne kadar süreceğini etkileyebilmektedir. Güçlü sosyal destek, terapi sürecini de destekleyebilir ve terapinin daha kısa sürede olumlu şekilde sonuçlanmasına yardımcı olur.

6. Hedefler ve İlerleme

Terapinin başlangıcında belirlenen hedefler ve bireyin bu hedefler için aldığı aksiyon durumu, terapinin ne kadar süreceğini etkiler. Hedeflere ne kadar hızlı ulaşılırsa, terapi de aynı hızda ilerler ve psikoterapi süreci de daha kısa sürer.

Neden Mutlu Yaşam’dan Psikoterapi Almalıyım?

Bir yolculuğa çıkacağınız zaman yanınızda doğru yolculuk arkadaşınızın olduğundan emin olduğunuzda, o yolculuğun zorlu yollarından korkmaz ve sürecin tadını çıkarmaya çalışırsınız. İşte psikoterapi süreci de içsel bir yolculuktur ve bu süreçte yolculuk arkadaşınız terapistiniz olur. Doğru terapisti seçmek doğru yolculuk arkadaşını seçmek gibidir. Bu yüden terapistinizin, terapi sürecinizin her anında yanınızda olacağından, mesleki yetkinlikler çerçevesinde gerekli desteği size vereceğinden ve sürecin sonuna kadar beraber güven içerisinde yol alabileceğinizden emin olmanız gerekir.

Online psikoterapi yöntemleri ile destek alabileceğiniz Mutlu Yaşam’da yer alan alanında deneyimli ve tecrübeli uzmanlarımız, bu yolculuğun tüm hassas noktalarına hakim olmakla beraber aklınızda herhangi bir soru işareti olduğunda sorularınızı özveriyle yanıtlama konusunda da titiz davranmaktadırlar. Terapi sürecinize başlamadan önce kurumumuzla iletişime geçebilir ve bu süreçte bizlerden detaylı bilgi alabilirisiniz.

Sağlıklı ve mutlu günler dileriz.

Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/yas-sureci-asamalari-nelerdir-nasil-atlatilir/ linkinden ulaşabilirsiniz.

Uzmanlarımızla Akademik Başarınızı ve Seçimlerinizi Tesadüfe Bırakmayın!

Alanındaki başarılı uzmanlarımızla sizlere hızlı ve güvenli hizmetler sunuyoruz.

Sıfır Sınav Kaygısı Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Kurucu Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Yazar
Fonksiyonel Wellness Koçu
Burcu YARAPSANLI ZAYİM

Aile Danışmanlığı Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Uzman Klinik Psikolog & Çocuk Gelişim Uzmanı & Aile Danışmanı
Sude ÇAKIR

Cinsel Terapi Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Kurucu Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Yazar
Fonksiyonel Wellness Koçu
Burcu YARAPSANLI ZAYİM

İçerikler