Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Teknolojinin yaşamın tüm alanlarında yaygınlaşmasıyla beraber herkes gibi çocukların da televizyon, tablet, bilgisayar, telefon gibi ekranlar üzerinden harcadığı süreler daha çok artmaya başlamıştır.
Ekrana maruz kalmak yediden yetmişe herkesi etkilese de erken çocukluk dönemi; bilişsel, dil, sosyal, duygusal, öz bakım ve psiko motor gelişim alanları dediğimiz temel gelişimsel yapı taşları adına oldukça kritik bir dönemdir. Erken çocukluk olarak ifade edilen 0-6 yaş döneminin çocuk gelişiminde kritik olmasının sebebi, çocukların etkileşim içinde oldukları her türlü uyaranın onların gelişim temellerinin atılmasında güçlü bir etkiye sahip olmasından kaynaklanır.
Sonuç olarak çocuklar için kritik gelişim evrelerini içeren 0-6 yaş dönemi erken cocuklukta ekran kullanımı olmalı mı yoksa kullanılmaması mı gerektiği ebeveynler tarafından merak edilen bir soru haline gelmektedir.
Ebeveynler, çocuklarının ekran kullanımları hakkındaki sorulara cevap ararlarken, ekran kullanımının da tüm etkilerini göz önünde bulundurmalıdırlar.
Günümüz koşullarında erken çocuklukta ekran kullanımı genellikle olumsuz etkileri ile göz önünde olsa da yavaş yavaş ekran kullanımının çeşitli biçimlerde fırsata çevrilebilmesi de gündeme gelmektedir. Özellikle pandemi dönemiyle beraber dijital çağın etkilerini hayatımızın içinde daha da fazla hissederek neredeyse hepimiz çocuklarımız için ekranı eğitime, sosyal imkanlara ve oyuna aracı etmiş bulunmaktayız.
Bu süre içerisinde ebeveynler ekran kullanımıyla ilgili olarak çocuğun kaliteli zaman geçirmesini sağlamak ile çocuğun zaman öldürmesine göz yummak durumlarının arasındaki ayrımı çok iyi yapabildiklerinde ekran kullanımının artık olumlu etkilerinden de bahsetmek mümkün olabilmiştir. Ancak ekran kullanımın olumlu etkilerinden söz edebilmek için her şeyden önce ekranı ‘‘amaç’’ olarak değil ‘‘araç’’ olarak görmek arasındaki ayrımı profesyonelce yapmak gerekir.
Bu iki kavram arasındaki en büyük farklılığı şöyle açıklayabiliriz. Ekranı amaç olarak kullandığınızda çocuklarımız ekranın içindekilere hizmet eden asosyal varlıklara dönüşürken, araç olarak kullanabildiğimizde ekranın çocuklarımıza hizmet ettiği ve çocuklarımızın sosyal yönlerini devam ettirebildikleri bir araca dönüşmektedir. Bu nedenle ekran kullanan çocukların önce ekran üzerinde ne ile vakit geçirdiklerini ve bunların çocuklarımıza nasıl etkileri olduğunu anlamak gerekir. Böylece ekrana ne kadar maruz kalması gerektiğine yönelik sorunun cevabını ancak bunu bilerek verebiliriz. Çünkü çocuğu tembelleştiren, çocuğun zamanla asosyalleşmesine neden olan, ekran bağımlılığına kaymasını tetikleyen tüm platform ve oyunlara maruz kalmak ile ekranın olumsuz etkilerine maruz kalmak aynı anlama gelmektedir.
Ancak ebeveyn kontrolünde online olarak çocuğun sosyalleşmesini sağlayan bireylerle belli bir süre görüşmek ya da çocuğun okul, park, arkadaş grupları gibi sosyal ortamlarda da aktif vakit geçirdikten sonra eğlenmek için sınırlı sürede ekran üzerinden yaşına uygun bir video açması, film izlemesi veya oyun oynayabilmesi, sosyal gelişimini destekleyen online ev çalışmaları ile beceri kazanımı sağlatan online aktiviteler yapabilmesi çocuğun ekranı araç olarak kullanmasını sağlamaktadır. Böylece çocuk ekranı kendi sosyal gelişimine hizmet eden bir araç olarak kullandığı için bunların çocukta bağımlılık oluşturmadan tolere edilebildiği düşünülmektedir. Bu nedenle de bağımlılık yaratan içeriklerin tam aksine eğitici içeriklerin olduğu ekrana maruz kalmak çocuğun bilişsel, duygusal ve davranışsal süreçlerine yansıyan olumsuz etkilerini de daha çok azaltmaktadır.
Uzmanlar tarafından erken çocukluk döneminde çocukların gün içerisinde 1 saatten daha fazla ekran kullanımına maruz kalması tavsiye edilmemektedir. Ancak çocuklarda ekrana maruz kalma süresi 1 saat şeklinde kesin bir kural da değildir. Bu süre yaşa bağlı olarak 1 saatten daha az olabilir.
Örneğin 0-2 yaş arası bebekler için ekran kullanımı çok daha hassas bir konudur. Bu yaş aralığında ekran sadece bebeğin yaş gelişimine uygun ninni, şarkı, masal, dans, müzik gibi duyusal gelişimini destekleyici içeriklere ulaşmak adına araç olarak kullanılmalıdır.
Bu yaş aralığında bebeğin tek başına ekrana bakması kesinlikle önerilmez. Bunun yerine ebeveynin ekranı kullanarak gerekli görürse ekran aracılığıyla bebeğin öğrenme süreçlerini sosyal gelişimini destekleyen müzikleri dinlemesi, sesleri duyması ve ebeveyniyle beraber ritim tutması, şarkı söylemesi, hayvan seslerini, duyguları belli eden sesleri taklit etmeye yönlendirilmesi gibi aktiviteler tavsiye edilir.
Bu yüzden 0-2 yaş arasında ekran kullanımı sadece ebeveynler tarafından yapılmalı ve bebek ebeveyninin elinde de ekranı uzun süre görmemelidir. Çünkü bu durum bebeğin ekrana karşı olan merakını arttırabilir.
Bu yüzden 0-2 yaş arasındaki çocuklar için ekran kullanımı sadece bebeğin gelişimini destekleyen, basit görevlere dayanan çok sınırlı kısa süre içermelidir. Bu nedenle bu yaş aralığında ekran, sadece ebeveynin elinde durmalı ve her zaman ebeveynin kontrolünde kalmalıdır.
Ancak görüntülü iletişim kurma durumu söz konusu olursa, bebeğin karşısında yani ekranın diğer ucunda bebekle ilgilenen, onunla iletişim kurmaya çalışan, ses tonunu, beden dilini, jest ve mimiklerini bebeğe özgü bir şekilde aktif olarak kullanan canlı bir birey varsa bu durum bebeğin iletişim becerilerini destekleyebileceği için ve karşılıklı etkileşim içerebileceğinden dolayı 1 yaşından sonra ebeveyn kontrolünde kısa bir süre bebeğin ekrana bakmasına izin verilebilir.
Genellikle erken çocuklukta 2-6 yaş arasında da tek seferde bir saat ekrana maruz kalmak çocukların hem göz sağlığı için hem de psiko-sosyal gelişimi için önerilen bir durum değildir.
İletişim ve göz teması kurma becerileri sağlıklı şekilde gelişmiş 2-6 yaş dönemi çocukların yaş dönemine göre 15’er dakikalık periyodlarla farklı zaman dilimleri içerisinde günde 4 defada ya da yarım saatlik periyodlarla günde 2 defada toplam en fazla 1 saat olarak ekrana maruz kalmaları genellikle uzmanların önerdiği ideal sürelerdir. Elbette bu süre yönetiminin ve ekran içeriğinin yine ebeveynlerin gözetimi altında olması gerekir.
Ancak ekrana maruz kalmaya yönelik süre aşımları olduğunda ve çocuğun o an aktif bir ekran kullanımı söz konusu değilse ekrana maruz kaldığı süreden daha fazla süreyi çocukla aktif şekilde oyun oynayarak, ona zihinsel ve sosyal becerilerini kullanabileceği ortamlar hazırlayarak çocuğu desteklemek gerekir.
Örneğin bir çocuk 1 saat pasif şekilde eğitici içerikte olmayan videolar izlediğinde, hem ekranın hem de sanal ortamın olumsuz etkilerini çocuk için nötr hale getirebilmek adına o çocuğa en az 1- 1buçuk saat aktif oyun oynayabildiği ve iletişim kurabildiği sosyal bir ortam yaratmak gerekebilir.
Böylece pasif ve işlevsiz içerikli ekran kullanımı süresince çocukta bastırılan becerileri, aktif oyunun getirdiği kazanımlarla destekleyerek çocuğun psiko-sosyal gelişiminin olumsuz etkilenmesinin önüne geçilmeye çalışılır. Bu yüzden de bilinçli ekran kullanımı ve ekranı araç olarak kullanmak çok önemlidir.
Tüm bu bilgiler doğrultusunda çocuklar için ekranları kullanıp kullanmamak bazen ebeveynlerin elinde gibi görülse de dijital dönemin şartları da göz önünde bulundurduğunda ekranların kullanılması kaçınılmaz bir son hatta bazı noktalarda gereklilik olarak değerlendirilebilir.
Ancak bu durumda ebeveynlerin, erken çocuklukta ekran kullanma veya kullanmama seçeneklerinden birinde karar kılmaktan ziyade ekranın nasıl ve ne kadar kullanılması gerektiği üzerine yoğunlaşmaları daha sağlıklı ve gerçekçi bir karar olabilir.
Ekranların çocuklar tarafından nasıl kullanılması gerektiği sorusunun cevabını daha detaylı anlatmadan önce ekran kullanımı hakkında yapılan araştırmalarla ilgili ebeveynlerin bilgi sahibi olmaları gerekir.
Erken çocuklukta ekran kullanımı hakkında yapılan araştırma sonuçları ebeveynler tarafından incelendikten sonra ekranların işlevsel kullanım biçiminin seçilmesi çocukların gelişim basamaklarını güvenle çıkmalarına yardımcı olmaktadır. Çünkü ekran kullanımının erken çocukluktaki gelişimsel etkileri hakkında yapılmış bilimsel araştırma sonuçlarından haberdar olmak ebeveynlerin bu hususta en doğru bilgileri edinmelerini sağlamaktadır.
Bu sayede ekran kullanımında kişisel tercihler veya yaşantılar sonucu öğrenilenlere göre değil, bilimsel gerçekliklere dayalı olarak uygun sınırlar belirlenir. Erken çocuklukta ekran kullanımı bilimsel araştırmalar ışığında incelendikten sonra çocukların yaşlarına uygun sınırların ne olması gerektiği hakkında verilecek bilgiler ebeveynlerin kafalarındaki soru işaretlerini cevaplayacaktır.
Erken çocuklukta bilinçli ekran kullanımına bağlı olarak yapılan araştırmalar olumlu sonuçları ortaya çıkartırken, bilinçsiz ve yoğun ekran kullanımı ise çocukların gelişimsel sürecinde olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.
Teknolojik cihazlarla etkileşim içinde olmanın uygun koşulları sağlandığında ekran kullanımının fırsata dönüştürülebileceğine yönelik görüşlerden birine göre; çocukların gelişimsel ihtiyaçlarına ve öğrenme biçimlerine destek olmak adına geliştirilen teknolojik uygulamaların; ebeveyn kontrolünde ve çocukla etkileşim içerisinde kullanılması sonrasında çocukların dil, bilişsel, psiko-motor, öz bakım, sosyal, duygusal gelişim alanlarında ilerlemeler gözlemlendiğini belirtmektedir.
Teknolojik imkanların ve teknolojik cihazların doğru şartlar çerçevesinde fırsat olarak değerlendirilebileceğini savunan farklı bir çalışmaya göre, internetin kullanıldığı çeşitli teknolojik aletler aracılığıyla çocuklar, gerçek yaşamda belki de hiç karşılaşamayacakları kişi ve durumlarla etkileşim içerisine girebilmektedirler.
Bu etkileşimlerin de çocukların sosyal deneyim kazanma fırsatları ile birlikte öz güvenlerini de arttırdığı görülmektedir. Örneğin ekran aracılığı ile çocuklar sevdiği çizgi film karakterini yaratan kişiyi ya da sevdiği şarkıyı besteleyen sanatçıyı, şarkıcıyı tanıyabilir, onun hakkında bilgi sahibi olabilir, hatta ebeveyn kontrolünde onun canlı yayın videolarına katılarak ona soru sorma, onunla tanışma veya konuşma fırsatı bile bulabilmektedirler.
Böylece çocuğun zaman ve mekan olarak fiziksel şekilde bulunamadığı ortamlara çocuk, interaktif şekilde katılabilir. Ancak çocuğun uygun olmayan kişilerle oluşabilecek iletişimlerini önlemek adına bu tür etkileşimlerin sadece ebeveyn kontrolünde olması çok önemlidir.
Ekran kullanımının destekleyici unsur olarak kullanılabileceğini vurgulayan diğer bir çalışmada ise bilgilere ulaşmak adına interneti aktif ve etkili biçimde kullanmanın, çocukların problem çözme ve planlama gibi becerilerinde gelişmeler sağlayacağı üzerinde durulmaktadır.
Bu çalışmalara göre özellikle oynanan oyunun ve ekran aracılığıyla çocuğa gösterilen içeriklerin strateji türünde olması da çocukların planlama ve problem çözme becerilerine destek sağlamaktadır.
İçeriğinde karakterler bulunan oyunlar, çocukların oyundaki karakterleri tanıyabilmek adına onlar gibi düşünmeye çalışmalarıyla birlikte çok boyutlu düşünme ve empati becerilerinde artış sağlamaktadır. Ancak yine de çocuklara tanıtılan ve çocukların modelleyebileceği karakterlerin çocuk masal kitaplarından da tanıtılarak çocuğun aynı zamanda kendi hayal gücüne göre o karakteri hayal etmesi fırsatı çocuğa tanınmalıdır.
Çünkü ne yazık ki ekranlar çoğu zaman çocuğun çok fazla düşünmesine gerek duymadığı hazır içerikleri, hazır görselleri ve hazır bilgileri sunarlar. Bu nedenle çocukların edilgin değil de etkin bir biçimde zihinsel becerilerini kullandığı ekran etkileşimi onların bilişsel gelişimini destekleyebilmektedir.
Ekranın uygun koşullarda kullanılmasının çocuk gelişimini desteklediğine dair yapılan bir çalışmada ise; ekran aracılığı sayesinde çocuğun bir yetişkinle etkileşim içerisinde olup, diyalog kurmaya ve iletişimi sürdürmeye aktif katılımı olduğu müddetçe ekranın, çocuğun dil gelişimi üzerine pozitif etkilerinin olduğu yönündedir.
Bu durum çocuğun dil gelişimini destekleyen aktivitelerin ve sosyalleşme süreçlerinin online kanal üzerinden de yürütülebilecek şekilde bilimsel olarak evrilmesiyle ilgilidir.
Dil gelişimini destekleyen oyunlar, dinleme ve tekrar etmeye yönelik dil aktiviteleri, 5N 1K soru-cevap alıştırmaları ve gerekli görüldüğünde çocuk için bir uzmandan ya da öğretmenden online destek alabilme durumu da etkin iletişimi sağlayarak çocuğun dil gelişimini olumlu anlamda etkileyen bir diğer durumdur.
Bilimsel alanda ekranların erken çocuklukta gelişimsel fırsat ve takviye olarak kullanılabileceğine dair araştırmalar olsa da oldukça fazla sayıda yapılan araştırma ve günlük hayatta karşılaşılan gelişimsel zorluklar dikkate alındığında, teknolojinin ilerlemesiyle ekrana maruz kalan çocukların bu süreçte pek çok açıdan da olumsuz yönde etkilendikleri görülmektedir.
Özellikle erken çocukluk döneminde ekran başında sanal olarak geçirilen süre içerisinde çocukların ihtiyaçları olandan çok daha fazla sayıda uyarana maruz kaldıkları vurgulanmaktadır.
Yapılan çeşitli araştırmalara göre, çocukların gelişimsel ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda gerekenden fazla uyarana maruz kalmaları çocukların göreve odaklanmalarını ve konsantrasyonlarını sürdürmelerini zorlaştırdığı için dikkat becerilerinde düşüşler meydana gelmektedir.
Erken çocuklukta ekran kullanımının dezavantajları hakkındaki bazı çalışmalara göre ise; ekranda geçirilen uzun süre sebebiyle çocukların gerçek yaşamdan uzak kaldıkları ve yeterli yaşantısal tecrübeleri edinemedikleri savunulmaktadır. Bu durumların sonucunda çocuklarda tüm gelişimsel alanlarda öğrenme, sağlıklı davranışları modelleme, iletişim ve sosyal beceri eksikliklerinin gün yüzüne çıktığı görülmektedir.
Yapılan diğer araştırma sonuçlarına göre ekranlarda çocuklara hazır ve komplike bir biçimde sunulan uyaranlar sonucunda, çocukların hayal gücü ve yaratıcılıklarının köreldiği ortaya konmaktadır.
Bazı çalışmalar özellikle 0-3 yaş döneminde yoğun biçimde ekrana maruz kalan ve diğer bireylerle etkileşimi az olan çocuklarda otizm görülme riskinin arttığını göstermektedir. Bu durum sebebiyle psikiyatri kliniklerine ve psikolojik danışmanlık merkezlerine de yoğun olarak başvurular yapılmaktadır.
Erken çocuklukta dil gelişiminin de ekran kullanımından olumsuz biçimde etkilendiğine dair bilimsel araştırmalar mevcuttur. Özellikle televizyona 0-3 yaş döneminde uzun süreli ve herhangi bir aktif katılım söz konusu olmadan sadece izleyerek veya dinleyerek maruz kalan çocukların dil gelişiminin akranlarına oranla daha geride olduğu görülmektedir.
Araştırmanın sonucunda ortaya çıkan, çocukların televizyonu dikkatlerini vererek seyretmeden bile aynı ortamda televizyon sesine maruz kaldıklarında da dil gelişimlerinde geride kaldıkları bulgusu, dikkate değerdir.
Çünkü konuşma becerisi karşılıklılık algısıyla gelişen bir beceridir. Yani çocuğa konuşmayı öğretebilmek için sadece çocuğa yönelik konuşarak, onunla aynı boyda durarak, onunla göz teması kurarak, onu sağlıklı dokunuşlarla destekleyerek, ses tonu ve beden dilini çocuğun yaş gelişimine uygun düzeyde kullanarak konuşulanların sadece çocuğa özgü olarak yansıtılması gerekir.
Böylece çocuğu konuşmaya teşvik edici şekilde olumlu etkileyerek, ona sağlıklı model olarak, onunla duygusal bağ kurarak ondan da anlamlı konuşma tepkisi almayı sağlayabiliriz. Ancak televizyondaki tüm konuşmalar ne kadar yoğun kelimeler içerse de çocuk kendisiyle özel olarak etkileşime girildiğini hissedemez ve dil becerilerini geliştirmek adına etkin bir diyalog pekiştirmesi yapamaz.
Erken çocukluk döneminde ekrana uzun süre maruz kalan çocukların obezite açısından da risk altında çalışmalarla dile getirilmektedir. Aynı zamanda ekran karşısında yemek yiyen çocukların yediklerinin farkına varamamakla birlikte ileride yeme bozukluğuna sahip olma olasılıkları bakımından tehdit altında oldukları benzer çalışmalarda vurgulanmaktadır.
Ekran ve uyku kalitesi hakkında yapılan araştırmalar, özellikle uykudan önce son 1 saat içerisinde maruz kalınan ekran ışıklarının çocukların uykuya dalmasını zorlaştırdığı ve uykunun kalitesini düşürdüğünü göstermektedir. Uykunun kalitesinde gerçekleşen bozulmalar ise çocuklarda, dolaylı olarak hem fiziksel hem de zihinsel işlevlerde bozulmalara sebep olmaktadır.
Çocukların uyuması gereken kaliteli uyku sağlanamadığında kısa vadede çocukların zihinsel işlevlerinde bozulmalar ve gün içerisindeki öğrenme potansiyelinde aksamalar meydana gelmektedir. Uzun vadede ise kaliteli uykunun tamamen bozulmasıyla büyüme hormonunun yeterli düzeyde salgılanamaması sebebiyle çocuğun gelişiminde gerilikler görülebilmektedir.
Yapılan birtakım araştırmalara göre çocukların ekrana maruz kalma süresince oturuş pozisyonları, kemik ve kas gelişimlerini sekteye uğratırken gözlerinde de kuruluk ve yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkarabilmektedir.
Ekran kullanımının çocukların davranışları üzerindeki olumsuz etkilerine değinen başka araştırmalarda ise, ekran kullanımıyla beraber maruz kalınan içerikte şiddet unsurlarının yoğun biçimde bulunması sonucunda çocuklarda saldırgan davranışların arttığı görülmektedir.
Erken çocuklukta ekran kullanımı hakkındaki araştırmalar yoğun olarak ekranın olumsuz etkileri üzerinde dururken yakın zamanda yapılan yeni araştırmalar ise ekranı araç olarak sınırlı ölçülerde kullandığımızda, çocuklar adına fırsata çevrilebileceğine vurgu yapmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere bazı araştırmalar ekran kullanımını kesinlikle zararlı bulurken, bazı araştırmaların ise ekran kullanımının çocuklarda gelişimsel özelliklerinin destekleyici bir unsur olarak kullanılabileceğinin vurgulaması sonucunda ebeveynlerin aklı karışabilmektedir. Üstelik içinde bulunduğumuz dijital dönemin günlük koşullarında ekransız bir yaşam biçiminin çocuklar için mümkün olmamasına rağmen ekrandan tamamen mahrum kalmak da çağın getirilerine uyum sağlayamama şeklinde kendini gösterebilir.
Öyleyse ekranların pek çok olumsuz etkisi herkes tarafından bilinirken, ekranlardan tamamen uzaklaşabilmenin de gerçekçi olmaması sebebiyle erken çocuklukta ekran kullanımına hangi açıdan yaklaşmak daha doğru olur?
Aslında ekran kullanımının şekli, süresi ve bağlamının incelenmesi sonucunda bu soruya cevap vermek gerekir. Bu sebeple uygun şartlar korunarak çocukları ekranlarla tanıştırmak onlar için en güvenilir ve destekleyici tercih olacaktır.0-6 yaş döneminde ekran kullanımında uygun şartlar korunduğu sürece teknolojik aletler çocukları zararlı yönleriyle etkilemek yerine çocukların hayatında destekleyici bir faktör olarak yer alması amaçlanmaktadır.
Erken çocuklukta ekran kullanımının yaş sınırlamaları, içeriği ve süresi gibi detaylara dair yapılan araştırmalar çerçevesinde ve çağın gereklilikleri de göz önünde bulundurulduğunda bilimsel çevrelerde yeni kararlar geçerli olmaktadır.
Örneğin Amerikan Pediatri Derneği yapmış olduğu çalışmalarda 2 yaşından küçük çocukların ekranlardan uzak tutulmasını tavsiye ederken, 18 aydan küçük çocuklar için ise ebeveyn kontrolünde sadece görüntülü sohbet uygulamalarının kullanılmasını uygun bulmuştur.
(Aşağıda verilen tavsiyeler Amerikan Pediatri Derneği’nin önerilerine dayanmaktadır.)
Verilen öneriler ekranların erken çocuklukta sağlıklı ve faydalı biçimde kullanılmasına destek olmak için hazırlanmıştır. Ancak hayat içerisinde oluşan çeşitli güçlükler sonucunda bu öneriler ebeveynler tarafından uygulanamayabilir.
Geçmiş yaşantılar, inançlar, günlük yaşam zorlukları, çocukla baş edilemeyen kriz ve inatlaşma ortamları gibi sebeplerle bu önerileri uygulamakta güçlük çekiyorsanız alacağınız psikoterapi ve psiko-eğitim desteği ile beraber bu süreci hem çocuğunuz hem de kendiniz için sağlıklı biçimde yönetebilirsiniz.
Bu konuda Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezi olarak uzman klinik psikologlarımızla her zaman yanınızda olup sizlere destek verebilmekteyiz.
Merkezimizden ister online psikolog desteği ister yüz yüze psikolog desteği alarak 0-6 yaş döneminde olan çocuğunuzun ekran kullanımını bir ebeveyn olarak daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.
Mutlu ve Sağlıklı Bir Yaşam Sürmeniz Dileğiyle…
Bir önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/kisisel-alan-olusturmanin-onemi/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler