Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Ebeveyn ve ergen arasındaki iletişim problemleri tek bir konu başlığı gibi gözükse de aslında böyle derin bir konunun içinde 3 tane daha başlık bulunmaktadır. Bu 3 alt başlığı açıklayıp ebeveyn ve ergen tarafından doğru şekilde anlaşıldığına emin olmadan ergenlikte aile içi iletişim problemlerinin nedenlerini tespit etmek ve gidermek mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle bu yazımızda önce
alt başlıklarına değinilecektir.
Her bir yetişkinin anne-baba olmaya karar verdiği günden itibaren aktif olarak devreye girmiş olan ve yaşam boyunca devam eden sorumluluklarla dolu bir sosyal rolü benimsemeleridir.
Ebeveynlik çocuk sahibi olmaya karar vermekle başlar ve aktif ebeveynlik rolleri henüz bebek doğmadan devreye girer. Önce devreye giren ebeveynlik rolleri çocuğun en temel ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Yani çocuğun dünyaya gelebilmesi ve dünyaya geldikten sonra da yaşayabilmesi için ergenlikte aile içi iletişim içinde ebeveynin çocuğa sunduğu nefes alma, karnını doyurma, altı kirlendiğinde temizleme, uyuma ihtiyacını karşılama gibi ihtiyaçlar ebeveynlerin ilk başta çocuğun hayatında karşılaması gereken ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçların karşılanmasından hemen sonra ebeveynlerin karşılaması gereken bir ikinci ihtiyaç basamağı doğar.
İhtiyaç basamağı da güvenliktir. Çocuğun bedenen ve ruhen güvenli bir ortamda olduğunu hissetmesine ihtiyacı vardır. Bu ilk 2 ihtiyaç basamağı ebeveyn-çocuk ilişkisinin temelini oluşturduğu için bu 2 basamağı sağlıklı şekilde inşa edebilmiş ebeveynler çocuğun yaşı büyüdükçe artan ihtiyaçlar listesini daha kolay karşılayabilmektedirler. Ancak kolay gibi gözükse de bu en temel 2 ihtiyaç basamağında herhangi bir problem oluştuğunda çocuğun büyüdükçe sosyal çevresinden sevgi-saygı görmesinde, aidiyet hissiyatı geliştirmesinde, özgüvenli olmasında ve hayatta isteklerini gerçekleştirmek için yaratıcılığını ortaya koymasında da büyük problemlerle karşılaşılmaktadır. Tüm bu büyük problemler ise kendini ergenlik döneminde ebeveyn-ergen arasında yaşanan iletişim problemleri ile göstermeye başlamaktadır.
Ergenlik (Adölesan Dönemi): Ergenlik dönemi ise hem zihinsel hem de fiziksel olarak çocukluk döneminin sona erdiğini gösteren çocukluk ve yetişkinlik arasında köprü olmuş bir geçiş dönemidir. Bu nedenle ergenlik (adölesan) dönemi uzun süren bir dönemdir. Ortalama olarak 11 yaşında başlayan ergenlik dönemi 21 yaşına kadar devam edebilmektedir.
Ergenlik döneminde ergen yaşamda karşılanması gereken diğer ihtiyaçlara yönelmektedir. Bu ihtiyaçların karşılanma kaynağı ise öncelikle ailedir. Ancak ebeveynlerin üstlendiği roller, hayatın getirdiği koşuşturmalar ya da kendi duygusal problemleri nedeniyle çocuğun hangi ihtiyaç basamağı içerisinde olduğunu yok sayarak çocuk hakkında ebeveyn tarafından yapılan yanlış yorumlamalar ebeveyn ve ergen arasındaki sağlıklı iletişim dilini bozarak iletişim problemlerini ortaya çıkarmaktadır.
Bu iletişim problemlerine değinmeden önce “Ergenlikte Aile İçi İletişim” konusuna değinmek durumu anlamada daha doğru bir yol olacaktır.
Ebeveynin ergenin hangi ihtiyaç basamağında olduğunu fark ederek onun ihtiyacını karşılamaya yönelik tutum ve davranışları ile çocuğa güven verdiği, dinleme-anlama-anlatabilme döngüsü üzerinden karşılıklı olarak birbirleriyle diyalog kurabildiği ve birbirlerine beden dillerini doğru kullanabildikleri bir etkileşim sürecidir.
Ebeveyn ve ergen arasındaki etkileşim süreci çok önemlidir. Çünkü daha çok fen bilimleri içerisinde duyduğumuz etki-tepki kanunun en belirgin örneklerini insan bilimi içerisinde görürüz. Yani ebeveyn ergenden etkilenip tepki verdiğinde ergen de ebeveynin tepkisinden etkilenerek etkiye karşılık ebeveynine tepki vermektedir.
Ebeveyn, ergene göre hem bilişsel açıdan hem de ilişkilerde tecrübe açısından daha olgun olduğu için ergenle iletişim kurmada öncelikli olarak ebeveyn yetkin olmalıdır. Onun yetkinliği ile kurduğu iletişim ergenin de kendisiyle ilgili farkındalıklar geliştirmesini sağlayarak o farkındalıklar doğrultusunda ebeveynine kendini ve ihtiyaçlarını doğru bir dille anlatabilmeye başlamaktadır. Böylece sağlıklı bir ebeveyn-ergen iletişimi ortaya çıkmaktadır.
Eğer ebeveyn kendisini ergenle sağlıklı iletişim kurma konusunda yetkin hissetmezse mutlaka çocukla beraber ergen psikoloğu desteği alması gerekmektedir. Çünkü ebeveyn-ergen arasındaki iletişim sıkıntılarının dil yarası gibi karşılıklı olarak duyguları en çok inciten problemlerden biri olmasına rağmen psikolojik destek alınarak da en kolay üstesinden gelinen problemlerden biridir.
Psikoloji bilimine kendini adamış olan bilim insanları insan davranışını incelerken insanı yaşam evrelerine göre (yaş gelişimlerine göre) daha iyi anlayabilmek için bazı teorileri öne sürmüşlerdir. Binlerce teori arasından bilimsel olarak geçerliliğini ispat etmiş olan tarihin bilim insanlarından biri de Amerikalı akademisyen ve psikolog Abraham Maslow’dur. Maslow psikoloji bilimine “İnsan hayatta kalmak için nelere ihtiyaç duyar?” sorusunun cevabını bulan bir ihtiyaç hiyerarşisi ortaya koymuştur. Bu hiyerarşi ile insan yaşamındaki davranışlarını anlamaya öyle büyük bir ışık tutmuştur ki bu ışık ebeveyn-ergen iletişiminde ortaya çıkan problemlerin çözümüne kadar ulaşmıştır. Bu nedenle aşağıda yer verdiğimiz piramit Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisini göstermektedir.
Buyrun Maslow’un ihtiyaçlar piramidine beraber bakalım.
Maslow’un bu hiyerarşisine göre insanoğlu en alt seviyeden en üst seviyeye doğru ihtiyaçlarını karşılayabildikçe sağlıklı bir şekilde hayatta kalabilmektedir. Bu ihtiyaç basamaklarından herhangi biri karşılanmadığında ise duygusal açlık oluşarak öncelikle ergenlik döneminde daha baskın bir şekilde ortaya çıkan davranışsal ve ilişkisel iletişim problemleri oluşmaktadır.
Ebeveyn-Ergen Arasındaki İletişim Problemleri Nasıl Ortaya Çıkar?
Ergenin kişiliğinin sağlıklı gelişmesinde ve yaşam enerjisinin yükselmesinde çok önemli olan bu cevapları ergen önce ebeveynlerinden sonra sosyal çevresinden sağlıklı şekilde alamadığında yine ilk problem ebeveyn-ergen arasında yaşanan iletişim problemleri olarak kendini göstermektedir. Bu basamaktaki problemler ebeveynler tarafından daha çok “Sürekli arkadaşlarıyla beraber olmak istiyor. Dışarıda arkadaşlarıyla görüştüğü halde eve gelince de bilgisayardan, telefondan arkadaşlarıyla konuşmayı bırakmıyor! Eve gelince bizim yanımızda hiç oturmuyor, bizimle hiç konuşmuyor” şeklinde yakınmalar olarak dile getirilmektedir.
Örneğin “Ben kimya mühendisi olmak isterken, sırf puanım yüksek diye ailemin zoruyla Tıp Fakültesini tercih etmek zorunda kaldım. Defalarca okulu ve bölümü sevmediğimi dile getirdim. Ailem bana “Fena mı oldu? Bak doktor çıktın. Mühendis olup ne yapacaktın?” diye söylenip benim ne istediğimi hiç önemsemediler.”
gibi kendini istediği şekilde gerçekleştirememiş olmanın iç huzursuzluğu ergenlerin ebeveynleri ile yaşadıkları önemli bir iletişim problemi haline dönüşmektedir.
Ebeveynlerin ağzından çocukları hakkında sıklıkla şu cümleler duyulmaktadır.
Ergenlerin ağzından ise ebeveynleri hakkında şöyle cümleler çıkmaktadır.
Her iki taraf da birbirlerini çok sevmelerine rağmen birbirleri hakkında bu kadar olumsuz düşününce doğal olarak birbirleriyle kurdukları iletişim dili de çok sağlıksız olmaktadır. Bu nedenle ebeveyn-ergen arasındaki iletişim dilinde birbirlerini dinleme-anlama-birbirlerine kendilerini anlatma döngüsü bozulmaktadır. Bunun sonucunda ise ebeveyn ve ergenin birbirine karşı zihninde oluşmuş olan bu ön yargılar nedeniyle birbirilerini suçlamak ve suçlanmaya karşı savunmak şeklinde bir döngü ortaya çıkar. Bu döngü kısır bir döngüdür. Her iki tarafa da hep aynı şeyleri konuşturur ve asla bir çözüme ulaştırmaz.
Bu sorunun cevabı bir psikoloğun yaptığı işi ne kadar doğru yaptığı ile ilişkilidir. Çünkü psikologların insan yaşamına dokunduğu alan ilişkiler ve iletişim alanıdır. Yani bir psikolog depresyonda olan bir danışanıyla terapi yürütürken onun depresyona neden olan kimyasal ve hormonal süreciyle ilgilenmez. Aksine bireyi depresyona iten başından geçen olayların ne olduğuyla, duygularıyla, düşünceleriyle, seçtiği ilişkileriyle ve maruz kaldığı iletişim modelleriyle ilgilenir.
MUTLU YAŞAM PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİ ekibi olarak ilişkilerde yaşanan iletişim problemleri ile ilgili sizlere yardımcı olmaktan ve Mutlu bir Yaşam’a ulaştırmaktan memnuniyet duyacağız.. Üstelik ergenliği de içine alan ebeveyn-çocuk iletişiminde işleri tersine döndürdüğünü düşündüğümüz noktaları ebeveynlere ve çocuğa anlatmak için “İşler Nerede Tersine Döndü?” isimli kitabımızla da bu konu hakkında detaylı araştırma ve edindiğimiz deneyimler ile sizlere sunuyoruz.
Her ebeveyn çocuğuyla mutlu olmayı her çocuk da ebeveyniyle mutlu bir yaşam sürmeyi hak eder. İlk adımı randevu alarak siz atın biz yanınızda oluruz.
Sevgilerimizle….
Bir önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/bosanmanin-cocuga-etkileri/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler