Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Çocuk sahibi olmak ebeveyn için uzun ve zorlu bir süreçtir. Hem anne hem baba yeni bir yaşamın sorumluluğunu üstlenirken ve kendi yaşam tarzlarına çocukla yaşama düşüncesini empoze ederken zorluk yaşar. Psikolojik ve düşünsel süreçler ortaklaşa ilerlese de annenin doğum sonrası yaşadığı bir dizi farklılık psikolojik destek gerektirebilir. Doğum sonrası depresyon, yeni doğum yapan annede görülen bir psikolojik rahatsızlıktır.
Postpartum depresyon ismiyle bilinen bu rahatsızlık, yeni doğum yapmış kadınların bünyesinde görülen duygusal, davranışsal ve fiziksel değişimlerin tümünü kapsar. Postpartum depresyon çoğunlukla bebek stresi ile karıştırılır. Ancak postpartum depresyon tanısı konulurken sadece doğum sonrası gözlenen belirtilere bakılmaz, aynı zamanda depresyonun şiddetine ve belirtilerin annede görülme sürecine bakılır.
Hamilelik döneminde kadınlarda büyük bir hormon artışı gözlemlenir. Doğumun gerçekleşmesiyle birlikte hormonların seviyesi hamilelik öncesine döner. Hormonlarda yaşanan bu kritik değişimin depresyona yol açtığı kesin olarak söylenemese de anne olmakla birlikte gelen psikolojik ve sosyal değişimlerin etkisi kişi üzerinde depresyona sebep olabilir. Yeni anne olan kadınların kişisel özellikleri, duygu yoğunluğu ve toplumsal beklentilerin baskısıyla depresyon gelişebilir. Yaşanan sürecin olumsuz etkilerinden arınabilmek ve annenin motivasyonunu korumak adına psikolojik destek alınması tavsiye edilir.
Doğum sonrası depresyona tam olarak hangi faktörlerin sebep olduğu bilinmemektedir ancak şu ana kadar depresyonu yaşayan kişilerde birtakım ortak nedenler bulunur. Bazı duygusal ve fiziksel etmenlerin bir araya gelmesi depresyonu tetikleyici etki oluşturur. Bu etmenlerin başında doğum sonrasında yaşanan hormonal değişiklikler gelir. Doğumdan sonra gebelik hormonları östrojen ve progesteron ani bir düşüş yaşar. Hormonal düşüşle birlikte duygularda farklılık gözlenebilir.
Buna ek olarak tiroid bezlenin oluşturduğu diğer hormonlarda da düşüş yaşanır. Kişi kendini halsiz, yorgun ve depresif hissedebilir. Hamilelikle birlikte başlayan uyku bozuklukları doğum sonrasında katlanılmaz ölçüde artabilir. Anne yeni doğan bebeğe bakmak için uykusuz kalabilir. Yeterli düzeyde dinlenemeyebilir. Dinlenme gereksinimini karşılayamayan annede depresyon semptomları gözlenebilir.
Fiziksel durumların yanı sıra anne duygusal problemler de yaşayabilir. Annelik süreci kişinin hayatını değiştirir. Çocuklu yaşama adapte olmak zaman alabilir. Sürekli çocukla ilgilenmek anneyi boğabilir. Eski alışkanlıklara, hobi ve aktivitelere geri dönmek zorlayıcı olabilir. Kişi kimlik bunalımı yaşayabilir ve tüm bunlar karşısında depresif hissedebilir. Anne psikolog desteği alarak yeni yaşamına daha hızlı adapte olabilir.
Herkes doğum sonrası depresyon yaşayabilir ancak bazı özelliklere sahip anneler bu konuda daha yatkınlık gösterir. Örneğin; daha önce depresyon yaşamış ya da hamilelik sırasında depresyon yaşayan kişiler, diyabet, hipertansiyon gibi rahatsızlıklara sahip olanlar ya da nörolojik hastalığı bulunanlar, erken veya geç yaşta gebelik yaşayanlar, istenmeyen ya da plansız yaşanan bir gebelik sonucunda anne olmuş kişiler doğum sonrası depresyon riskini diğer annelere nazaran daha fazla taşır.
Bu durumların yanı sıra erken yaşta ya da geç yaşta evlenmek, zorla evlenmek ya da cinsel travma öyküsünün bulunması depresyon riskini tetikler. Ek olarak önceki doğum süreçlerinde yaşanan olumsuz deneyimler de annenin depresyon riskini artırır. Zorlu bir doğum yapmış kişiler, erken ya da travmatik bir şekilde doğum yapanlar, bebeğin vefat etmesi, bebekte doğuştan gelen bir rahatsızlık olması, bebekte yoğun bakım gereksinimi olması anneyi olumsuz etkiler.
Çok çocuğunun olması, sosyoekonomik imkânların yetersizliği, doğum sonrası sosyal çevreden yeterli ilgi ve desteği görememek annenin postpartum depresyon yaşamasına sebep olabilir. Depresyon hali bir sebebe bağlı olarak gelişebileceği gibi, birden fazla nedenle de ilişkili olabilir. Psikolojik danışmanlık alarak depresyon süreci daha hızlı atlatılabilir.
Her psikolojik problemde olduğu gibi doğum sonrası depresyonda da görülen bazı psikolojik ve düşünsel farklılıklar vardır. Postpartum depresyon yaşayan kişi kendini çaresiz ve değersiz hisseder. Hisleri karışır, sürekli üzgün ve mutsuz hissetmeye meyli vardır. Doğum öncesinde ilgi duyduğu ve severek yaptığı aktivitelere ilgisi azalır. Kendini yetersiz görür ve bu yüzden kendini suçlar. Sürekli değişen bir ruh haline sahiptir. Her an endişeli ve gergindir. Kimi anneler bu süreçte sürekli ağlarken kimisi de ağlamakta güçlük yaşayabilir.
Kişisel özellikler dahilinde bu durum değişkenlik gösterebilir. Anne sürekli kendini eleştirir ve bebeğine yeterli olmadığını düşünür. Ani kararlar verir. Her konuda kolayca umutsuzluğa kapılabilir. Düşündüğü en kötü ihtimallerin gerçek olacağı korkusu duyar. Kendini başka insanlarla kıyaslar ve başarısız bulur. Konsantrasyon bozukluğu yaşar. Bu duruma bağlı olarak düşüncelerini netleştiremez, karar vermekte güçlük çeker. Ölüm ve intihar konusunda sıklıkla düşünür. Postpartum depresyon sürecinde anne yalnız bırakılmamalı ve depresyonu şiddetlenmeden terapiye yönlendirilmelidir.
Birçok psikolojik rahatsızlıkta olduğu gibi postpartum depresyonda da bazı fiziksel belirtiler görülür. En sık karşılaşılan fiziksel belirti aşırı yorgunluk halidir. Kişi hiçbir etkinlik için kendinde yeterli enerjiyi bulamaz. Normal şartlarda kolaylıkla yaptığı aktivitelerde bile fiziksel olarak zorlanma yaşayabilir. Doğum sonrası depresyonda uyku bozukluklarına oldukça fazla rastlanır. Kişi uyumak ister uyuyamaz ya da sürekli uyku isteği ile doludur. Gün içerisinde sürekli uyuklama hali içerisindedir. postpartum depresyon yaşayan anne yeme bozuklukları yaşayabilir. Anne doğum sonrası vücudunun deforme olması ile birlikte çok az yemek yeme refleksi gösterebilir.
Bunun yanı sıra, kendini yiyerek rahatlatan ve normal yeme düzeninin üstünde gıda tüketen anneler de vardır. Kişinin hayat temposunda genel bir yavaşlama olabilir. Bazı annelerde bu durum tam tersinedir. Kişi yerinde duramaz, sürekli hareket halinde olmak ister. Postpartum depresyon yaşayan anne sürekli gergin ve rahatsız hisseder. Doğum sonrası depresyon yaşayan kişide libido azalabilir ve cinsel ilişkiden soğuma görülebilir. Depresyon halindeki anne çoğunlukla zıt davranışlar sergilemeye meyillidir. Bu durum sosyal yaşantısındaki dengeyi bozabilir. Psikolojik danışmanlık alarak doğum sonrası depresyonun olumsuz etkileri minimuma indirilebilir.
Doğum sonrası depresyon psikolojik ve fiziksel temelleri olan bir süreçtir. Sıklıkla lohusalık hüznü ile karıştırılır. Lohusalık hüznü doğum yapmış annelerin yarısından fazlasında görülen bir doğal durumdur. Lohusalık hüznü doğumla birlikte başlar ve maksimum on gün içerisinde bu hüzün haline bağlı olarak ortaya çıkan belirtiler kaybolur. Lohusalık hüznünde katlanılabilir ölçüde üzüntü, iç sıkıntısı, karamsarlık, sinirli olma hali, ağlama isteği, dikkat dağınıklığı ve unutkanlık görülür. Kendiliğinden düzelen bu süreçte çoğunlukla desteğe ihtiyaç duyulmaz.
Peki, lohusalık hüznü ve postpartum depresyonun temel farkı nedir? Doğum sonrası depresyon daha zorlu ve uzun bir süreçtir. Anne hem kendine hem de bebeğe zarar verme düşüncesi taşıyabilir. Bebekle ilgilenmek ve ona şefkat göstermekle ilgili problemler yaşar. Bu durumların yanı sıra depresyonun birçok belirtisi annede gözlemlenebilir. Doğum sonrası depresyon ne kadar sürer? Doğumdan sonra 2 ve 8. Haftalar arasında başlayan depresyon hali bir 12 aya kadar sürer. Bu süre zarfında annede ağır depresif belirtiler görülebilir. Annenin kendiyle ve bebekle olan iletişimini iyileştirmek için psikolog desteği alınmalıdır.
Bu yazımızda doğum sonrası depresyon hakkında bilgiler verdik. Bir önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/paranoid-kisilik-bozuklugu-nedir/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler