Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun nörolojik temellere dayandığı bilinmektedir. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar beslenmeden bağırsak sağlığına, sindirimden tuvalete çıkma alışkanlığına kadar çoğu şeyin dikkat ve hiperaktiviteyle bağlantılı olabileceğini öne sürmüştür. Bu ön görüler de araştırmalarla kanıtlanarak bilim dünyasında bütüncül tedavi adı altında literatürde kendine yer edinmiştir. Dolayısıyla bu yazımızda sizleri dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisine eşlik eden beslenmenin iyileştirici gücüyle tanıştırarak fonksiyonel beslenmeyle ilgili birçok konuyu sizlere sunmak istedik.
Birçok aile çocuğunun bebeklikten itibaren ne yediği, ne yemediği ve neyi ne kadar yediğiyle çok yakından ilgilenir. Çünkü yeme-içme döngüsü büyümenin temel taşlarından biri olarak karşımıza gelir. Ama burada çocuğu büyütmekten kastettiğimiz şey, çocuğun sağlıklı gelişim basamaklarını desteklemektir. Dolayısıyla çocuğun yaş gelişimiyle orantılı organ gelişimi, beyin gelişimi, kan değerlerinin normal referans aralığında sürdürülebilmesi, vitamin, mineral düzeylerinin yeterli miktarda vücutta var olması da büyümenin olmazsa olmaz koşullarının başında gelir.
Yemeklerin, sadece çocukların açlığını gidermek, beslemek ve büyütmenin yanı sıra çok öte bir görevi vardır. Çünkü çocukların yediği her besin bağırsakta sindirilerek enerji olarak vücuda yayılır, besinlerin vücut için faydalı olmayan kısımları da bağırsaktan dışarı atılır. Buna rağmen yararlı besin grubundan olduğunu bilsek bile bazı yediklerimiz ve bilmeden çocuklara yedirdiklerimizin içinde bulunan katkı maddeleri ile kimyasal kalıntılar vücuda girdikten sonra bağırsakta sağlıklı şekilde sindirilemezler. Bu durumda vücuda yararlı olmayan besinler, geçirgen bağırsak nedeniyle kan dolaşımına karışıp vücuda yayılırlar. Vücut için yabancı bir madde gibi algılanan bu parçalar vücudun herhangi bir bölgesinde enflamasyona neden olarak o bölgenin işlevselliğini bozabilir. Bazı durumlarda ise sağlıklı sindirilememiş parçalar, kan beyin bariyerini aşarak beynin özellikle dikkat bölgesindeki işlevselliğini bozacak güce erişebilmektedir.
DEHB tanısı almış bir çocuğun ilaç tedavisi ile davranışçı terapi desteği sürse de bu tedavinin olumlu etkilerini bozan bir beslenme ya da sindirim problemi karşımıza gelebilmektedir. Söz konusu durum, her zaman kan tahliline ya da dışkı problemine gözle görülür şekilde yansımayabilir. Dolayısıyla DEHB tanısı almış bir çocuğun mutlaka fonksiyonel tıp uzmanıyla ya da fonksiyonel beslenme alanında uzmanlaşmış bir diyetisyenle görüşmesi gerekir. Aksi taktirde DEHB sorunu yaşayan çocuklukların daha hareketli olması ve tedaviye rağmen dikkat, konsantrasyon sorunlarının devam etmesi kaçınılmaz bir durum olabilmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu küçük yaşlarda görülmeye başlayan ancak etkileri yaşam boyu süren nörolojik temelli bir bozukluktur. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu; hareketlilik, dikkat ve konsantrasyon kontrolü alanlarındaki sorunlarla bilinen bir hastalıktır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, yaklaşık 3 yaşlarında konsantrasyon yetersizliği, konuşanı yeterli süre dinleyememe, hiperaktivite, uyku sorunu ve öğrenme zorlukları gibi semptomlarla ortaya çıkmaktadır. Çocuklar dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısını sıklıkla okul çağı döneminde almaktadırlar. Çünkü bu çocuklar; kurallara uyma, verilen sorumlulukları yerine getirme, oturarak ders dinleme gibi beklentileri karşılamakta zorlanırlar. Bunun nedeni ise odaklanmada zorluk çekmeleridir. Yaşadıkları problem ise aileleri tarafından okul döneminde çocuklarının eğitim hayatlarında başarıyı yakalayamamalarından dolayı daha kolay fark edilebilmektedir.
Yapılan araştırma sonuçlarında hiperaktif çocukların beyin kimyasındaki dengesizlikler yüzünden kendisinden beklenen davranışlardan farklı davranışlar gösterebildiği görülmüştür. Fakat hala tam anlamıyla bu rahatsızlığın nedenleri tanımlanamamıştır. Ancak birçok bilimsel çalışma bu rahatsızlığın %75-80 oranında genetik geçişli bir bozukluk olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca DEHB problemi erken doğum sonucunda da ortaya çıkabilen bir rahatsızlık olabilmektedir. Bunlara ek olarak anne adaylarının hamilelik süreci boyunca sigara, alkol gibi zararlı maddelere maruz kalması ile vücudunda kurşun gibi ağır metallerin artmasından dolayı dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) görülme olasılığının da arttığı bilinmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna (DEHB) sahip çocuklar yaşıtlarına göre:
Yukarıdaki nedenlerden dolayı DEHB belirtileri gösteren çocuklar, arkadaş gruplarında en sık şikayet edilen çocuk olmakla karşı karşıya kalabilmektedirler.
DEHB yaşayan çocuklar davranış hızlarını normal olduğunu ve hemen yerine getirilmesini istediği isteklerinde de kendilerini haklı gördükleri için davranışlarını uyarılarla düzeltmekte zorlanırlar. Hatta davranışları için uyarıldıkça bu uyarılar daha da ters etki ederek çocuğun öfkeli davranışlar göstermesine neden olabilmektedir. Çünkü DEHB tanısı koyulan çocukların:
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEBH) çocuklarda birbirinden çok farklı belirtilerle gözlemlenmektedir. Bu belirtiler kendi içerisinden 3 farklı türe ayrılır:
Dikkat eksikliğinin ön planda olduğu tip türünde, çocuklar kendisine yönelik yapılan konuşmalara, okuldaki ödevlerine veya kendi sorumluluğunda olan işlerine odaklanmada sorun yaşarlar. Bir etkinliğe başladıklarında uzun süre devam edemezler, çabuk sıkılırlar ve odaklanma konusunda sorun yaşarlar. Konuştukları kişilerle göz teması kurmaktan kaçınırlar ve utangaç olurlar. Odaklanmada sıkıntı yaşadıkları için detayları gözden kaçırırlar ve sık sık hata yapabilirler.
Hiperaktivite ve dürtüselliğin ön planda olduğu DEHB türünde çocuklar uzun süre aynı yerde fazla haraketli olduklarından kalamazlar. Aynı zaman da sürekli konuşmak isterler. Karşı tarafın konuşmasını beklemekten sıkılırlar, bu yüzden karşısındaki kişilerin sürekli sözlerini keserler. Sabırsız olduklarından dolayı kelimeleri birbirine bağlayarak hızlı konuşurlar. Bu yüzden kendini ifade etmeye çalıştıkları birçok konuda yanlış anlaşılma sorunu yaşayabilirler. Dürtüselliğin baskın olduğu çocuklarda sabırsızlık sorunları, düşünmeden konuşma, davranma, sıklıkla ağlama ve sinir krizleri gibi aşırı tepkiler görülebilmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda dürtüsellik ile duyusal hassasiyet durumları söz konusu olduğunda iştahsızlık veya aşırı iştah artışı görülebilmektedir. Bu durum, çocukların beslenmesiyle doğrudan ilişkili olabilmektedir. Dolayısıyla DEHB tanısı almış çocuklar diyetisyen tarafından bireysel olarak değerlendirilmeli ve diyetisyenin uygun gördüğü şekilde beslenme biçimleri düzenlenmelidir. Eğer DEHB belirtileri gösteren çocuklarda iştah artışı görülürse hazır gıdaların yanı sıra ev yapımı da olsa hamur işleri, pasta, börek-çörek ve yağda kızartmalar kısıtlandırılmalıdır. Çocuklarda gözlemlenen bu aşırı iştah artışı; taze meyveler, kuruyemişler, yağsız patlamış mısır, koruyucu katkı maddesi ve eklenti şeker içermeyen temiz içerikli hazır gıda ürünleri ile giderilebilir.
DEHB belirtileri görülen çocuklukların yaşıtlarına göre daha hareketli oldukları ve konsantrasyon problemleri yaşadıkları göz önünde bulundurularak diyetisyen tarafından beslenme düzeni sağlanmalıdır. Daha sonra çocukların beslenme eğitimi ile yakından ilgilenilmelidir. Bunun için aşağıda belirttiğimiz önerilere dikkat edebilirsiniz:
Hiperaktif çocukların günlük diyetlerine çinko ve demir minerallerinin eklenmesiyle davranışlarda olumlu değişiklikler sağlandığı görülmüştür. Ancak aileler, kendi insiyatifleri doğrultusunda çocuklarına bu tür mineral desteği veya besin takviyeleri yapmamalıdırlar. Bu yüzden çocuğa hangi besin takviyesinin ne sıklıkla ve ne kadar süre verilmesi gerektiği doktor tarafından belirlenmelidir.
Çocuklardaki kan şekeri dalgalanmaları önlendiğinde hiperaktivite ve dürtüsellik seviyeleri azalabilmektedir. Özellikle şeker içeriği yüksek paketli gıdaların glisemik indeksi yüksek olarak değerlendirilmektedir. Bu tarz besinler hiperaktif ve dikkatsiz davranışları artırabilmektedir. Şeker içeriği yüksek paketli besinlerin tüketiminden sonra çocuğun daha hareketli olduğu ve enerji patlaması yaşar gibi yerinde duramadığı gözlemleniyorsa, bu gözlem sonuçları çocuğun hayatından bu besinleri çıkarttıktan sonraki davranışları ile karşılaştırılarak bir fonksiyonel beslenme uzmanı tarafından yorumlanmalıdır. Eğer çocuğun bu gıdaları tükettikten sonra konsantrasyon sağlama güçlüğü daha çok artıyorsa fonksiyonel tıp alanını benimsemiş bir doktorla ya da diyetisyenle bu durumun görüşülmesi gerekebilir.
Hem tıp alanında hem de beslenme alanında yapılmış olan bilimsel çalışmalar besinlere eklenen gıda boyalarının, gıdanın bayatlamasını ve bozulmasını önleyen koruyucuların, salisilat gibi katkı maddelerinin çocuklarda davranış bozukluklarına yol açabildiği sonuçlarını ortaya koymaktadır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireylerde bu tarz besinlerin beslenme düzeninden çıkarılması ya da minimum düzeye getirilerek sınırlandırılması için önerilen besinler şunlardır:
Yukarıdaki besinler gibi koruyucu ve katkı maddesi içeren yiyeceklerin fazla tüketiminden kaçınılmalıdır.
DEHB belirtileri gösteren çocukların günlük beslenme rutinlerinde fazlaca bu tarz paketli hazır ürünlerin tüketimi varsa çocuğun hayatından hepsinin birden çıkarılması önerilmez. Çünkü bu tarz paketli gıdaları yemeye alışmış olan bir çocuğun damak tadı gelişimi de buna göre şekillenmiştir. Yani paketli şekerli yiyecekler bir çocuğun damak tadında doğal şekere göre daha tatlı hissedilmekte ve sağlıklı yiyeceklere göre daha doyurucuymuş gibi algılanabilmektedir. Bu yüzden çocuğun hayatından bu tür ürünlerin hepsini birden kesmek, çocuğun damak tadına hitap etmeyen besinlerle beslenmesine maruz bırakmak demektir. Bu nedenle çocuk, beslenme düzeninin değişmesini kendisi için tatsız, zorlayıcı, yapılamaz veya imkansız bulabilmektedir. Böyle durumlarda çocuklarda inatlaşma, gizli yeme, ağlama krizleri, agresif davranışlar daha çok artabilir.
DEHB belirtileri gösteren bir çocuğun alıştığı beslenme rutinini değiştirirken davranışsal semptomları arttırmadan sağlıklı bir dengede çocuğa yaklaşmak gerekir. İşte bu yüzden çocukların mutlaka fonksiyonel beslenmeyi benimsemiş bir diyetisyen eşliğinde takip edilmesi gerekir. Çünkü bu çocukların beslenmesine yapılan müdahalede öncelik kilo verdirmek veya kilo aldırmak değildir. Aksine çocuğun kendisi için zararlı besinlerden arındırılıp beyin gelişimini destekleyici, dikkat ve konsantrasyonun artmasına katkı sağlayıcı beslenme programının entegre edilmesidir.
Bazı yiyecekleri yemeyi durdurmak teorikte çok kolay gözükse de bir çocukla iş birliğine girerek bu durumu çocuğa kabul ettirmek o kadar kolay olmayabilir. Örneğin çocuklarda ara öğün tercihi olarak paketli gıdaları kısıtlandırıp tam tahıllılara, taze meyve ve sebzelerin yanı sıra kuruyemişlere yer verilmesi beslenme davranışını olumlu düzeyde etkileyebilir.
Çocukların tükettiği paketli ürünlere eklenen gıda boyaları, koruyucular ve salisilat katkı maddeleri davranış bozukluklarına ve fazla hareketliliğe sebep olduğu bilinen bir gerçektir. Özellikle hiperaktif çocukların çoğunluğu salisilatlar ve fenolik bileşiklere karşı çok daha fazla duyarlılık gösterebilmektedir. Bu yüzden fonksiyonel beslenme konusunda uzman bir diyetisyen DEHB belirtileri gösteren çocuklar için salisilat oranı düşük besinleri önermektedir. Salisilat düzeyi yüksek besinlerin menüden çıkarıldığı eliminasyon diyeti uygulamaları sonrasında elde edilen sonuçların çocuklardaki dikkat ve davranış düzeylerine olumlu yansıdığı görülmektedir.
Aşağıda salisilat içeriği yüksek olan ile düşük olan besinler örneklendirilmiştir. Günlük beslenme düzenin de meyve olarak muz, kavun, ananas; sebze olarak fasulye, patates, soğan, bezelye, ıspanak tercih edilebilir.
DEHB Diyetinde Salisilat İçeriği Yüksek Olup Çıkarılması Önerilen Besinler | DEHB Diyetinde Salisilat İçeriği Düşük Olup Eklenilmesi Önerilen Besinler |
---|---|
Badem | Muz |
Elma | Fasulye |
Kayısı | Pancar |
Çilek | Lahana |
Kiraz | Patates |
Kahve | Kavun |
Salatalık | Havuç |
Üzüm | Karnabahar |
Nane | Kereviz |
Şeftali | Greyfurt |
Portakal | Kivi |
Nektarin | Limon |
Biber | Mercimek |
Erik | Marul |
Mandalina | Mango |
Domates | Mantar |
Çay | Soğan |
Armut | |
Bezelye | |
Ananas | |
Ispanak | |
Kabak | |
Karpuz |
Yukarıdaki besinlere ek olarak koyun eti, kümes hayvanları, balık, yumurta, fasulye, fındık, soya ve az yağlı süt ürünleri gibi protein yönünden zengin besin tüketmenin de DEHB belirtilerini azalttığı gözlemlenmiştir. Protein açısından zengin gıdalar, beyin hücreleri tarafından hücrelerin birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan kimyasalları, nörotransmitterleri, üretmek için vücut tarafından kullanılır.
Eliminasyon diyeti çocuğun beslenme rutinindeki belirli besinlerin belirli bir süre için yeme düzeninden çıkarılması ve ardından o besinlerin beslenme düzenine tekrar eklenerek çocukta oluşturduğu semptomların çocuk üzerindeki etkilerine bakılarak takip edilen geniş kapsamlı bir diyet tedavisidir. Eğer çocuk, belirli besinleri çıkardıktan sonra DEHB belirtilerinde düzelmeler gösteriyorsa aynı besinleri tekrar tükettiğinde semptomlar tekrar oluşmaya başlıyorsa çocukların hayatlarından o besinleri tamamen çıkarmaları önerilmektedir. Böylece çocuğun yememesi gerektiği düşünülen besinin vücut tarafından sağlıklı şekilde sindirilemeyerek DEHB belirtilerinin ortaya çıkmasında tetikleyici rolü olduğu anlaşılabilir.
Genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanılı çocuklarda en sık besin duyarlılığı gelişen besinler; süt ürünleri, buğday, soya, yumurta, fasulye, mısır, domates, üzüm ve portakaldır. Eğer çocuğunuzda besinlere karşı hassasiyet gelişirse bu durum çocukta DEHB belirtilerini arttırabilecek güce ulaşabilir ve uygulanan ilaç tedavisinin etkinliğini azaltabilmektedir. Ayrıca et, tavuk, balık, yumurta, süt ürünleri ve tahıllarında salisilat oranı düşük olmasına rağmen tüketimlerine dikkat edilmelidir. Çünkü dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu belirtileri gösteren çocuklarda bazen bu besinlere karşı da duyarlılık görülebilmektedir.
Gıda hassasiyetlerinin çocuğunuzu etkileyip etkilemediğini anlamanın tek yolu, belirli gıdaları günlük tüketimden çıkarmak ve çocuğun yansıttığı tepkileri gözlemlemektir. Bu gözlemin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi içinde fonksiyonel beslenme konusunda uzmanlaşmış bir diyetisyenle beraber süreci yönetmek gerekebilir.
Tıp ve beslenme alanında yapılan farklı çalışmalarda ise gluten ile pastörize süt ürünleri gibi yaygın gıda alerjenlerinde bulunan proteinlerin bağırsak geçirgenliğine neden olarak DEHB ve otizm spektrum bozukluğu gelişme riskini arttırdığının sonucuna varılmıştır. Bu gıdalar, bağırsak bariyerinden kan dolaşımına geçerek beyinde opioid bir ilaç gibi hareket eder. Gluten ve süt ürünlerinde bulunan proteinler, kan dolaşımına girdikten sonra, iltihabı tetikleyen çok sayıda bağışıklık hücresiyle temas ederler. Bu tarz beslenme modelleri uzman bir diyetisyen tarafından çocukların hayat şartlarına, uygulanan tedavi yöntemine göre bireysel değerlendirilmeli ve kontrol edilerek uygulanmalıdır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda yetersiz besin tüketimine bağlı olarak çeşitli besin ögelerinin eksikliğinin görülme riski daha fazladır. Bu besin ögeleri özellikle dopamin ve noradrenalin üretiminde kofaktör olan demir, çinko ve bakırdır.
Demir eksikliği serotonerjik ve dopaminerjik sistemlerde değişikliğe neden olarak merkezi sinir sistemini etkilemektedir. Bu yüzden beynin normal fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için demir dengesinin korunması önemlidir. Çocuklarda demir eksikliğiyle birlikte gözlenen davranış problemleri, bilişsel ve motor fonksiyonlardaki yetersiz gelişme, demirin nörolojik ve davranışsal gelişme için sahip olduğu rolün önemini göstermektedir. Bu nedenle çocuklara yapılan demir takviyesinin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu semptomlarını azaltacağı düşünülmektedir.
Hamilelikte beslenme oldukça önemlidir. Öyle ki gebelik süresinde büyük öneme sahip olan folat, fetal büyüme ve gelişmede pek çok önemli role sahip bir mikro besindir. Gebelik süresinde annelerin düşük folat seviyeleri ve alımları ile çocukların hiperaktif davranışları arasında büyük bir ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle gebelik planlayan annelerin gebelik döneminden en az 3 ay öncesinde uzman tarafından serum folat düzeyleri değerlendirilmeli ve gebelik boyunca da takip edilmelidir. Çünkü gebelikte folat durumu ile hamilelik süresince alınan folat miktarı, çocukların hem beyin gelişimleri üzerinde hem de davranışları üzerinde büyük öneme sahiptir.
Birçok ebeveynin çocuklarının beslenme konusunda üzerlerine titrediğine hiç şüphe yoktur. Ama dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu yaşayan çocukların ebeveynlerinin beslenme konusunun çocuklarının tedavisinde ne kadar hassas bir noktada olduğunu bilmelerine de hakları vardır. Bu sorunu yaşayan çocuklukların daha hareketli oldukları ve konsantrasyon problemleri yaşadıkları göz önünde bulundurularak buna göre beslenme düzeni ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisini destekleyen ebeveynlerin bilmesi gereken beslenme eğitimi, Mutlu Yaşam ailesinin diyetisyenleri tarafından verilmekte ve yakından takip edilmektedir.
Ebeveynle yapılan görüşmede çocuğun ayrıntılı besin tüketim günlüğü alınarak beslenme alışkanlıkları belirlenerek tedavi sürecine başlanır. Besinlerin DEHB tanısı konan çocuklardaki etkisinin bireysel olarak araştırılması, hastalığın daha etkin bir şekilde tedavi edilmesi için önemlidir. Beslenme danışmanlığı sürecinde çocukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu belirtilerini tetikleyebilen beslenme planını yeniden yapılandırmaya, bazı besinleri elimine etme ve bazı besinlerin vücuda alınımını arttırma üzerine yoğun bir beslenme programı takibi başlatılır. Bu programda eliminasyon diyeti olarak adlandırılan kişiye özel bir beslenme programı hazırlanır. Eliminasyon diyetinde çocuğun beslenme programından çıkarılması ve beslenme programına eklenmesi gereken besin grupları vardır. Diyetisyenimiz uygulanan eliminasyon diyetlerinde çıkarılan besinler yerine alternatif tarifler sunarak çocuğun beslenmesini daha da kolay hale getirmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almış çocukların sürekli olarak beyin işlevini bozacak besinleri tüketmesi çocuğun tedavisinde kullanılan psikiyatrik ilaçların iyileştirici yönünü olumsuz etkilemekle beraber dikkat ve davranış terapisinin olumlu etkilerini görmeyi de zorlaştırabilmektedir.
Mutlu Yaşam ailesinde, dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtilerinin azalmasında uzman psikologların uyguladığı terapi ve destek programlarının etkinliğini artırmak için diyetisyenimiz tarafından eş zamanlı olarak çocuğun beslenme programı da takip edilir. Uygulanan beslenme tedavisi veya eliminasyon diyetleri çocuğun yaşam standartlarına, beslenme alışkanlıklarına ve isteklerine göre bireysel olarak düzenlenmektedir. Böylece uzun süreli beslenme takibinde çocuklarda görülebilen sıkılma, diyeti yapmak istememe, inatlaşma davranışlarının da önüne geçilmeye çalışılır. Biliyoruz ki her çocuk kendine özel ve biriciktir. Gelin, bunun için çocuğunuza iyi gelecek beslenme tedavisini ona özel bir şekilde birlikte belirleyelim.
Sizlerle beraber sağlığa doğru bir yolculuğa çıkmaktan memnuniyet duyacağız.
Mutlu bir Yaşam Dileğiyle…
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/ruminasyon-nedir-belirtileri-ve-tedavi-yontemleri/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler