Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Eski yıllarda çocukların yaşantılarına ve yapılan araştırmalara bakıldığında en çok anneden, annenin öneminden, annenin çocuğun hayatındaki gerekliliğinden bahsedildiği görülür. Ancak zaman içerisinde çocuk gelişiminde babanın rolünün de en az anne kadar önemli olduğu fark edilmiştir. Çünkü her çocuk dünyaya bir babanın aracılığıyla gelmektedir.
Çocuğun dünyadaki varoluşunda katkısı olan babanın, çocuk dünyaya geldikten sonraki görevleri de daha fazla önem arz edecek şekilde devam etmektedir. Ancak bazen babaların çocuklarına karşı görev tanımları içinde bulundukları yaşam koşulları ve çocuklarıyla kurabildikleri duygusal bağlar yönünden değişkenlik göstermektedir. Bu durumda çocuklarıyla duygusal bağ geliştiremeyen babalar ne kadar iyi niyetli olsalar da çocuklarının ruhuna değmeyecek kadar da çocuklarının hayatından uzak kalmaktadırlar.
Çocuk gelişiminde babanın rolü çocuğun her türlü ihtiyacını karşılamak üzere çocuğa yetebilecek sorumlulukları üstlenmeyi gerektirir. Ancak çocuğun dünyaya gelmesiyle beraber aile içinde artan masrafların babalar üzerinde oluşturduğu maddi baskılar ailede babanın rolünün daha çok çalışması ve daha çok para kazanması gereken dolayısıyla da dışarıda en çok yorulan kişi olmak zorunda algısını oluşturabilmektedir.
Bu nedenle çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını evde anne karşılarken anne ve bebeğin ihtiyaçlarını ise babanın karşılaması gerekir. Bu durumda baba yetişkin bir erkek olarak ailesine maddi yönden yetebilme sorumluluklarını yerine getirebilmek için yetişkin erkek ve çalışan kişi rolleriyle hareket edebilir.
Ancak akşam olduğunda işten eve gelen erkeğin eş ve baba rolüne geçmesi beklenirken işin yoğunluğu, yorgunluğu ve gelecek kaygıları babanın eve geldiğinde de çalışan kişi ve gün içinde çok yorulmuş yetişkin erkek rolünde takılı kalmasına neden olabilir. Bu durumda babanın, annenin, toplumun ve çocuğun gözünde babaya biçilen rol genellikle eve ekmek getirmek ve para kazanmak olmuştur.
Tarih boyunca babaya biçilen rollerden bir diğeri ise babanın çocukları ve ailesi için savaşan, korkutucu, uzak, çocuklarla yakın olamadığı için duygusal anlamda ilgisiz ama onları koruyan kişi olmak zorunda kalmasıdır.
Anne ne kadar sıcak, sevecen, şefkatle bütünleştirilmişse tarihin birçok sayfasında baba rolü de o kadar korku, uzaklık, ilgisizlik ve çatışmayla birleştirilmiş olup çocuklar babadan uzak tutulmuştur. Hatta padişah ve şehzadeleri ya da padişahların küçük kızlarıyla olan ilişkilerinde de evlatlar, babaya hürmet ve saygı gösteren kişi olurken babalarını savaşçı, güçlü, büyük, önemli ve çok fazla meşgul edilmemesi gereken kişiler olarak benimsemişlerdir.
Oysa baba çocuk için ailenin, paylaşmanın, güvenin, sevginin temelidir. Son yıllarda çocuğun yaşamında babanın önemiyle ilgili çalışmalar arttıkça toplum içinde birçok baba da çocuğundan duygusal olarak uzak kalan baba rolünü kırmaya çalışmaktadır.
Aslında babaların da çocuklarının bakım sürecinde yapabileceği her şey annelerin yaptıklarıyla eşittir. Fakat bazı babalar bunu nasıl yapacaklarını bilmediklerinden ve kimse onlara çocukla ilgilenmenin sağlıklı yollarını göstermediğinden dolayı çocuklarına bakım verme, ilgilenme sorumluluğundan uzak dururlar. Oysa bu durumda kaybeden sadece çocuklar olur. Çünkü bir çocuğun gelişiminde babanın önemi yadsınamaz derecede önemlidir. Baba çocuğun gelişim dönemlerinin her aşamasında mutlaka gerekli olan ebeveyn figürüdür.
Çocuklar büyürken gelişim evrelerini tamamlayabilmek için davranışsal olarak da sınırları zorlayabilen kişilere dönüşebilmektedirler. Bu durumda özellikle çocukları büyütürken fiziksel ve duygusal anlamda yıpranan anneler ya da anneanne, babaanne, hala, teyze, bakıcı gibi çocuğa bakan diğer kişilerin başvurdukları ikna yolu çocuğu babayla tehdit etmek olabilmektedir.
Bu durumda bu kişiler çocuğa karşı ‘‘Madem bu kadar yaramazlık yapıyorsun, akşama baban gelince seni babana söyleyeceğim. Bu söylediklerini baban duymasın! Bu yaptıklarını baban görmesin! Baban bunları sakın bilmesin!’’ gibi çocuğu korkutucu cümleler kurabilmektedirler.
Bu durumda gün içinde uzun saatler işte olan babayla yeterli paylaşım içinde olamayan çocuk, akşam babası eve geldiğinde babayı yorgun olduğu için kendi başına oturan ve çocukla yeteri kadar konuşmayan, oyun oynamayan kişi olarak gördüğünde çocuğun gözündeki baba kavramı da sabah evdekilerin tehdit ettiği baba tanımıyla örtüşmüş olmaktadır.
Ancak bu tutumu benimsemek oldukça yanlış ve işlevsiz bir davranış olur. Yani bu tutum kısa vadede babayla korkutarak çocuğu sindirebilse de uzun vadede çocuğun babanın olmadığı ortamlarda daha aksi, otoriteye karşı gelici ve öfkeli tutumlar göstermesine neden olabilir.
Hem erkek hem de kız çocuklarının yaşamında babanın önemli bir yeri olmasına rağmen gelişimsel olarak baktığımızda her iki cinsiyet içinde baba rolü farklı anlamlara gelmektedir.
Erkek çocukları için baba bir “özdeşim” figürüdür. Yani erkek çocukları cinsel kimliğini babasıyla özdeşim kurarak oluşturmaktadır. Ancak erkek çocukları için baba sadece onların cinsel kimlik gelişiminin bir parçası olarak görülmemelidir.
Çünkü erkek çocuk babasını rol model aldığında dünyayı babasının gözleriyle görmeyi öğrenir. Örneğin çocuk babası gibi tıraş olur, onun gibi yürümeye, onun gibi konuşmaya çalışır. Babasına bakarak “erkekler bu dünyada ne yaparlar, nasıl davranırlar?” sorusunun cevabını babanın tutum ve davranışlarına bakarak öğrenir.
Bunun sonucunda istisna durumlar göz ardı edilirse çocuğun genellikle dünyaya bakış açısı ve erkek olması babasının ona öğrettiği şekilde gelişir. Babayı rol model alan çocuk baba gibi olmayı başardığında kendisini başarılı , baba gibi olamadığında ise kendisini başarısız ve güçsüz hissedebilir.
Bu nedenle babanın çocuğa karşı tutumu, duygusal yönden çocuğa uzak ya da yakın oluşu, ona karşı gösterdiği paylaşımcı tavırlar çocuğun babayı dost bir yol gösterici ya da yaşamda geçilmesi gereken bir rakip olarak algılamasına neden olur.
Böylece erkek çocuğun hayatı babasına kendisini beğendirmek, babasının isteklerini yerine getirmek, babasının istediği gibi biri olmak ya da babasını geçmek üzerine kurgulanır. Bu kurgunun nasıl olacağı babanın tutumlarına ve kendisine seçtiği role bağlıdır. Baba çocuğuna gösterdiği tutumlarıyla sevgi dolu, çocuğuyla ilişkisinde yakın, destekleyici olabilirken aynı zamanda da yine gösterdiği tutumlar sayesinde çocuğunda hayatında köstekleyici, paylaşım ve beraberlikten uzak da olabilir. Dolayısıyla babanın tutumları özellikle erkek çocuğunun babayla olan ilişkisinin temelini belirler.
Kız çocuklarıyla babaların arasında sağlıklı bir ilişki kurulduğunda bu ilişki en yalın haliyle “cinsellik içermeyen aşk” olarak tanımlanır. Babalar kızları büyüdüğünde bu aşkı kızlarının başka bir erkek tarafından da hissedeceği korkusunu hep yaşasalar da aslında bu benzersiz saf aşk sağlıklı sürdürülen baba-kız ilişkisinde ömür boyu sürer ve hiçbir zaman bitmez.
Baba figürü kız çocuğunun hayatında evleneceği erkeğin şekillenmesini de sağlar. Bu nedenle genellikle 2-6 yaş arasındaki küçük kız çocukları büyüyünce genelde babalarıyla evlenmek isterler. Babaları gibi güçlü, kuvvetli, onu koruyan, isteklerini yerine getirebilecek bir erkek hayali kurarlar.
Çünkü çizdikleri erkek modeli karşılarındaki, kendi hayatlarındaki baba modelidir. Kız çocuk için baba sadece aşk değildir. Aynı zamanda da güven demektir. Bu güven de sadece babanın kendisini koruyacağına ilişkin güven değildir, kız çocuğunun aynı zamanda kendisine olan güveninin de temelidir.
Kız çocuğunun bir birey olarak kendisine güvenmenin temelini babasıyla kurduğu ilişkisi oluşturur. Bir babanın kızıyla oluşturduğu ilişki tutumu, sevgisi, kızına sesleniş tarzı, kızından beklentileri, kızını yaşamında koyduğu yeri kız çocuğunun da büyüdüğünde yaşamda kendisini koyduğu yeri, kendisine olan saygısını ve kendisine ilişkin hayattaki vizyon ve misyonunun belirlenmesini sağlar.
Ayrıca babalar kızlarının hayatındaki ilk erkek olarak onların ileride de romantik ilişki yaşayacağı erkek tanımını da sembolik olarak yaparlar. Böylelikle ileri dönemlerde bir kız çocuğunun gözünde olması gereken erkek tanımı; iyi, kötü, olumlu ya da olumsuz olarak belirlenmiş olur.
Bu nedenle kızını destekleyen bir baba tutumu ileride çocuğun kendisiyle, erkeklerle, kadınlarla sağlıklı ilişkiler geliştirebilen, dünyada var olma nedenini bilen, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi başına bir şeyleri başarabilen, kendine güvenen ve kendini seven bir kadın olmasını sağlar.
Babasıyla sağlıklı bir ilişki kuramayan, babasının yakınlık göstermediği, destekleyici yaklaşmadığı kız çocukları ise ileriki dönemlerde kendilerine ve çevreye karşı güvensiz olabilirler. Dolayısıyla babanın bir kız çocuğunun yetişmesindeki önemi kız çocuklarının gelecekteki yaşamlarını da etkileyen önemli bir faktördür.
Bir çocuğun dünyaya gelmesine ve varolmasına neden olan bir babanın sağlıksız boşanma ya da ölüm gibi sebeplerle tamamen çocuğun hayatından çıkması durumunda ortaya çıkan babanın yokluğu çocuğun duygusal ve sosyal gelişimini ketleyen baba yoksunluğuna dönüşebilmektedir. Bu nedenle baba yokluğu bir çocuğun hayatında oldukça önemlidir ve çocuğun gelişiminde önemli etkileri vardır.
Hem kız çocukları hem de erkek çocukları için babanın yokluğu özdeşimi ortadan kaldırır. Erkek çocuğu için özdeşim yapacağı bir erkek olmayacağı gibi kız çocuğunun da ileride özgüvenli bir kadın olarak hayattaki duruşunu, sosyal, toplumsal görüntüsünü, hangi kişilik özelliklerine sahip erkeklerle nasıl bir ilişki kuracağını da belirleyen figürden yoksun kalmasına neden olur. Çocuklar gelişimleri içinde kendi cinslerinden olan ebeveynlerine benzemek isterler ama diğer yandan da karşı cinsten olan ebeveyninin dostluğuna, sevgisine, rehberliğine çok ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden kız ve erkek çocukları babalarından duygusal yakınlık gördüklerinde özellikle sosyal konularda sıkıntılarını ve dertlerini önce babalarıyla paylaşmayı ister ve dilerler.
Baba yokluğu sadece babanın vefat etmesi ya da babanın çocuğun yanında olamamasıyla gerçekleşmez. Bazen aynı evin içinde olduğu halde babanın çocuktan uzak durması, çocuğa soğuk davranması, babanın çocuğun gözünde sadece bir disiplin figürü olarak yer alması da hem kız hem erkek çocuklarının babanın rolünün yokluğunu hissetmelerine neden olur.
Babaların da çocuk gelişimiyle ilgili bilgileri arttıkça olumlu anlamda değişen ve değişmeye devam eden babanın rolü emzirme dışında çocuğun bakımıyla ilgili her şeyi yapabilen, onlarla paylaşımda bulunabilen, çocuğuyla sağlıklı yakınlık kurabilen baba figürü olmaya doğru yol almaktadır.
Bunu yapabilen babalar hem kendi gelişimleri hem de çocuklarının gelişimleri için önemli bir adım atmış sayılırlar. Babaları hem fiziksel hem de duygusal olarak uzakta olan ya da yanlarında olup da bu ilişkiyi sağlıklı kuramayan çocuklarsa bu boşluğu başka şeylerle kapatmaya çalışabilirler.
Genellikle bu duygusal boşluğu kapatmak için kullanılan şeyler kesinlikle zararlı ve olumsuzdur. Bu nedenle birçok zararlı alışkanlık, otoriteye baş kaldırıcı kanunen suç sayılan davranış eylemleri ya da birçok olumsuz düşünce babanın çocukta oluşturduğu olumsuz hislerin üstünü örtmek için onların yerine konulan davranış biçimleridir. Dolayısıyla baba olabilmek de çocuğun hayatında baba olarak yer alabilmek de ve çocuk gelişiminde babanın rolünün tutarlı şekilde sürdürebilmek de çok önemlidir.
Yeni nesillerin babalarıyla mutlu, güvenli, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi temennisiyle…
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/meslek-secimi-yaparken-nelere-dikkat-edilmeli/ linkinden ulaşabilirsiniz.
Çocuk psikoloğu hizmetleri için https://mutluyasam.com.tr/ websitesini inceleyebilirsiniz.
İçerikler