Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Her insanın her kelime için gözünde canlandırdığı temsili bir görsel vardır. Bu kelime, bir unvanı, mesleği ya da kişiyi açıklayacak ise o zaman gözünün önünde canlanan görselin ilk özelliği cinsiyet faktörü olur.
Cinsiyet faktörünü psikolog kelimesi üzerinden açıklarsak, psikolog kelimesini her duyduğumuzda hepimizin gözünde önce bir kadın ya da erkek daha sonra resmi ya da sade giyimli bir kişi gelir. Daha sonra bir ofis ortamı veya görüşme odası gibi birçok görsel çağrışımın zihnin içinde bütünleştiğini fark eder ve kişinin kendi çağrışımlarına özgü bir psikolog tanımının ortaya çıktığını görürüz.
Kişisel görüşleri içerdiğinden dolayı tanımda bazı ön görüler olabileceği gibi bazı ön yargılar da ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle ön görülü olmakla ön yargılı olmayı birbirinden ayırt etmek çok önemlidir.
Ön görülü olmak kişiyi, kendisini yakın hissettiği, anlaşıldığını düşündüğü, kendisiyle empati yapabileceğini hissettiği doğru uzmanı seçmeye yönlendirir.
Ön yargılı olmak ise kişinin hiçbir araştırma yapmadan, düşünme sürecine girmeden cinsiyet faktörlerine bakarak mesleki yetkinliği hakkında fevri karar vermesine neden olur. Ortaya çıkan bu kararlar çoğu zaman kişinin ön yargıları olarak açıklanırken söz konusu kararı içeren kriterler ise gerçek hayatta uzmanın yetkinlik becerileriyle hiçbir ilişkisi olmayan durumlar olarak görülmektedir.
Bu durumlara rağmen yine de bazı insanlarda “Ben derdimi erkek psikoloğa ya da kadın psikoloğa anlatamam.” düşüncesinin yaygın olduğunu görürüz.
Peki “Erkek ya da kadın olmanın psikologluk becerilerine etkisi var mıdır? Psikolog seçiminde cinsiyet faktörüne mi yoksa başka özelliklere mi dikkat etmeliyiz? Bir terapistte olması gereken özellikler nelerdir?”
Yazımızda bütün bu sorulara cevap arıyor olacağız. Bu aşamada bazı terimleri toplum içinde görülen anlamlarıyla açıklamanın daha aydınlatıcı olacağını düşünmekteyiz. Dolayısıyla önce cinsiyet faktörünün zihnimizin içinde nasıl derin bir yer kapladığını buyurun cinsiyet rolleri başlığı altından ele alalım.
Cinsiyet rolleri, toplumda belirli cinsiyet faktörlerine göre belirlenmiş olan davranışların, beklentilerin, görevlerin ve sorumlulukların bir kombinasyonudur. Bu roller, bir kişinin toplum içindeki cinsiyetine dayanarak belirlenir ve genellikle erkeklik ya da kadınlık gibi belirli cinsiyetlere atfedilir.
Cinsiyet rolleri toplumsal normlara, kültürel değerlere, geleneklere ve beklentilere göre şekillenmektedir. Toplumlar farklı cinsiyet rolleri yaratır ve bu roller, insanların nasıl davranması, giyinmesi, iletişim kurması, iş yapması, aile içindeki sorumlulukları gibi birçok alanda kendini gösterebilir. Günümüzde toplumlar geleneksel ve modern toplumlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Geleneksel toplumlarda erkeklerden beklenen cinsiyet rolünün güçlü, koruyucu ve aileye geçim sağlama gibi görevler olduğu bilinmektedir. Ancak günümüz modern toplumlarında erkeklerin kendini duygusal olarak daha çok ifade etmek, ev işlerine yardımcı olmak ve çocuk bakımında sorumluluk almak gibi genelde “kadınların görevi” olarak düşünülen alanlarda da daha baskın olmaya başladıkları görülmektedir. Bu durum ise cinsiyet eşitliğini ve toplumsal cinsiyet normlarına yönelik değişimleri getirerek, erkeklerin de günümüz toplumunda daha esnek olmasının yanı sıra çeşitli rolleri benimsemesine olanak sağlamıştır.
Geleneksel toplumlar tarafından kadınlara ise çocuğa bakım verme, ev işlerini yapma, anne olma gibi rollerin atfedildiği görülmüştür. Ancak günümüz modern toplumlarında kadınlar da eğitim, çalışma hayatı, liderlik pozisyonları gibi alanlarda daha fazla yer almakta ve daha geniş bir rol yelpazesine sahip olmaktadır. Tüm bu durumların sonunda toplumda kadınların erkeklerle eşit haklara ve fırsatlara sahip olması konusunda birçok ilerleme kaydedilmiştir.
Günümüzde eskisi kadar katı cinsiyet faktörünün etkisinden söz etmek pek mümkün değildir. Hem ülkemizde hem de dünyada cinsiyet rollerinin yavaş yavaş değiştiği ve aralarında katı rol sınırları çizmek yerine üstlendikleri rollerdeki sorumlulukları paylaştıkları görülmektedir. Bu değişim, cinsiyetler arası katı rollerin eskisi kadar katı olmamasıyla açıklanabilmektedir.
Bu duruma örnek olarak bir zamanlar sadece erkeklere ait, erkekler tarafından domine edilen meslekler olarak görülen mühendislik, bilim, teknoloji, inşaat, taksi şoförlüğü gibi fiziki mesleklerde kadınların da daha fazla yer almaya başladığı görülürken, erkekler de bir zamanlar sadece kadınlar tarafından yoğun ilgi gören anaokulu öğretmenliği, hemşirelik, güzellik uzmanı gibi mesleklerde pay sahibi olmaya başlamışlardır. Böylece içinde bulunduğumuz dönemde yalnızca kadınlar veya yalnızca erkekler tarafından domine edilen mesleklerin sayısı günden güne azalmaktadır. Meslek seçiminde cinsiyet faktörünün önemi yerini zamanla bireysel yetkinliğe bırakmaya başlamıştır.
Tabu; bir toplumda kutsal, yasak veya dokunulmaz kabul edilen, genellikle ahlaki ya da dini inançlarla ilişkilendirilen bir kavramdır. Tabular, belirli bir toplumun veya kültürün değerleri ile normları tarafından belirlenerek bireylerin davranışlarını düzenlemek amacıyla ortaya çıkar. Bu nedenle bireylerin söz konusu tabuların dışına çıkması toplum tarafından hoş karşılanmaz. Dolayısıyla cinsiyet faktörleri kişinin yetiştiği toplumun getirisi olarak karşımıza çıkar.
Toplumsal cinsiyet rollerinin mesleklerle örtüştürülmesi de zamanla tabu haline gelebilmektedir. Buna bağlı olarak cinsiyet faktöründen etkilenmiş meslek gruplarından birisi de psikologluktur. Kimi kişiler kadınların duygusal yönünden dolayı sorunları daha iyi anlayacağını ve terapide daha anlayışlı olabileceğini sanarlar. Öte yandan ise erkeklerin daha sert, konuşulması daha zor ve terapide daha sert mizaçta olabileceklerini düşünürler. Elbette ki terapistlerin cinsiyet faktörlerine bağlı olarak mizaç ve davranış farklılıkları olabilir, ancak bu farklılıklar mesleki yetkinlik alanında genelleme yapmak için yeterli değildir. Dolayısıyla cinsiyet faktörünün, bir terapistin profesyonelliğini ve yetkinliğini belirleyebilecek düzeyde bir etkisi olmadığı söylenebilir.
Her bireyin bir kadın terapistle ya da erkek terapistle görüşmesinin kendisine daha iyi gelebileceğine dair düşüncesi olabilir. Çünkü insanlar kendilerini daha rahat hissettikleri cinsiyetten bir terapistle çalışmak isteyebilirler ki bu durum kişinin en doğal hakkıdır.
Her terapist de bireysel yetenekleri, kişisel özellikleri ve deneyimleri doğrultusunda kendine has bir terapi yapma özgünlüğüne de sahip olabilir. Ama bu durumda önemli olan terapistin danışanıyla güvenilir bir ilişki kurabilmesi, danışanına uygun terapi yaklaşımı kullanabilmesi ve terapi sürecinde etik çerçeve içerisinde danışanına destek olabilmesidir. Dolayısıyla cinsiyet faktörü, terapist seçiminde tek başına belirleyici bir faktör değil, ama terapide danışanın kendisini rahat hissetmesinde danışana konfor alanı sağlayan kriterlerden sadece bir tanesi olabilir.
Terapist seçiminde cinsiyet faktöründense dikkate alınması gereken bazı önemli noktaları şu şekilde sıralayabiliriz:
Karşılıklı iletişim, etkileşim ve diyalog içeren her şey aynılıktan sıyrıldıkça zenginlik bulmaya başlar. Bu durum her işin doğasında kendiliğinden ortaya çıkan evrensel bir sonuçtur. Sadece mesleklerde değil dünyanın her yerinde farklılıkların daha zengin bakış açılarını getirdiğini görmek mümkündür.
Aynı renk çiçeklerin olduğu bir gül bahçesi gözünüze mükemmel gözükebilir. Ama bu bahçe bir süre sonra size sınırlı bir fikir de oluşturabilir. Yani bahçeden ayrılırken aklınızda sadece burasının kırmızı bir gül bahçesinin olduğu bilgisi kalmış olabilir. Ancak farklı renk çiçeklerin olduğu bir bahçeye girdiğinizde burada gördüğünüz farklılıklar sizi başka açılardan düşünmeye ve o bahçeyi farklı farklı fikirler üzerinden değerlendirmeye yönlendirebilir. Örneğin bu bahçede kaç farklı renkte açabilen güllerin olduğunu sorgular, renkler değiştikçe güllerin kokusu da değişiyor muydu diye merak edebilir, her köşede farklı bir gül görmenin merakı ile bahçeyi sıradanlaştırmak yerine güzel bir yaşantısal tecrübeye dönüştürmek için çaba gösterebilirsiniz. Söz konusu örnekte olduğu gibi terapide konulara hep aynı açıdan değil farklı açılardan bakılarak kişiye daha zengin bir iç görü ve olayları daha sağlıklı yorumlama becerisi kazandırmasından kaynaklanır.
Çeşidin ve farklılığın getirdiği olumlu durumlar üzerine verilebilecek daha birçok örnek vardır. Aynı şekilde dünyada tek cinsiyet faktörünün olmaması da evrensel kanunların içerisinde çeşide ve farklılığa olan ihtiyacı anlatmaktadır. Yani farklı bakış açıları geliştiren, kişiye başka açılardan bilgiler kazanmasına yardımcı olan bir durumdur. Bu nedenle eğitimle öğrenilmiş hem bilimsel hem de objektif bilgiler içeren profesyonel terapi becerileri cinsiyet faktörüne göre değişmezken mesleklerindeki profesyonelliklerini yansıtma biçimleri karşı cinsten bir danışanda daha hızlı etki edebilir.
Bir kadının eşiyle ilgili bir sorununu erkek terapistle konuşması bazen kadının eşiyle yaşadığı problemin nedenini anlamasında, eşiyle empati kurmasında, kendi iç görüsünü kazanmasında ve eşiyle konuşamadıklarını bir erkek terapistle konuşarak eşiyle daha sağlıklı iletişim kurmasında kendisine yardımcı olabilir. Elbette ki burada söz ettiğimiz durum, kadın danışanın erkek terapisti kocasının yerine koyarak onunla konuşmasından yani terapistine aktarım yapmasından çok farklı bir durumdur. Burada anlatılmaya çalışılan durum, kadın danışanın farklı cinsiyetlerdeki iki yetişkinin bir konuyu farklı açılardan ele alıp sağlıklı şekilde konuşabileceğini de o terapide deneyimleyip farkındalık kazanmasıdır. Çünkü terapist danışanın yaşadığı olaylara dışarıdan bakan bir göz olsa da aynı zamanda danışanının yaşadığı sorunların nedenlerini anlamasında iç görü oluşturmasına ve sorunlarıyla baş etme becerilerini güçlendirmesine de yardımcı olan kişidir. Bu durum aynı şekilde bir erkek danışanın da kadın terapistten aldığı danışmanlıktan daha memnun kalması olarak karşımıza çıkabilir.
Kişilerin terapi aldıkları uzmanlara güven duymaları, onlarla sağlıklı terapötik ilişki kurmaları sonucunda cinsiyet faktörü göz önüne alınmaksızın karşı cinsten terapistlerle de çekingenlik hissetmeden sağlıklı bir terapi yolculuğuna çıkabildikleri görülmektedir.
Terapistlerin de danışanların beklentilerinden bağımsız olarak sağlamaları gereken bazı kriterler vardır. Bu kriterler şunlardır:
Yukarıda belirtilen tüm bu kriterlere dikkat eden terapistlerle cinsiyet faktörü göz önüne alınmaksızın danışmanlık süreci daha sağlıklı bir şekilde ilerler ve danışanda terapi sürecinden maksimum verimi alır.
Terapiye başlamak kadar kiminle ve nerede terapiye başlanması gerektiğine karar vermek de önemli bir süreçtir. Elbette ki bu mesleği icra eden birçok kıymetli meslektaşımız vardır ve bu kadar çok terapist arasından danışanın seçim yapması kolay olmayabilir.
Bazı durumlarda danışan adayları terapist seçerken dikkat etmesi gereken kriterleri bilmediği için hem zamandan hem de paradan tasarruf etmek adına doğru terapi desteğine ulaşamayabilir. Örneğin terapi yapmada yetkin olmayan, psikolojiyle ilgili lisans eğitimi almamış olan kişilerden destek almaya yönelebilirler. Bunun sonucunda ise birçok görüşmenin ardından bir arpa boyu yol alamadan danışanların daha çok zaman ve para kaybıyla karşı karşıya kaldıkları da görülmektedir. Söz konusu durumun önüne geçebilmek için öncelikle danışanın görüşmeye karar verdiği uzmanın yeterli mesleki donanımı sağlayan eğitimlerden geçmiş olduğundan emin olması gerekir.
Danışan adayları nasıl bir terapistle başlaması gerektiği konusunda kararsız kaldığında Mutlu Yaşam Ailesi olarak sizinle ilk tanışmamız öncelikle aklınızdaki soru işaretlerini gidermek ve terapi süreciyle ilgili doğru bilgiler edinmenize yardımcı olmakla başlamaktadır. Çünkü danışanla şeffaflık içerisinde karşılıklı güven bağı geliştirmek önceliğimiz durumundadır.
Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezinden destek almaya karar verdiğinizde veya destek almakla ilgili sadece aklınızda olanları sormak istediğinizde sizinle önce asistanımız iletişime geçer, kendisini tanıtır ve sorularınızı dinleyerek bu soruları cevaplar. Destek almak istediğiniz konuyla ilgili olarak hangi uzmanla terapiye başlayabileceğinizin bilgisini verir ve size önerilen terapisti daha yakından tanıyabilmeniz için web sitemiz üzerinden danışmanlarımızın özgeçmişini incelemeniz sağlanır. Ayrıca asistanımız destek almak istediğiniz alanla ilgili uzmanlarımızın yazdığı bilgilendirici yazıları da referans olarak size yönlendirebilmektedir. Tüm bu şeffaf bilgi alışverişinin sonunda içinize sinerek ve güvenerek terapi sürecinize başlamanıza önem veririz.
Mutlu Yaşam Ailesi olarak alanında yetkin uzmanlarımızla beraber, etik kurallar çerçevesinde empati yapabilme, esneklik, uyum, hoşgörü becerileri ile gizlilik ilkelerine sadık kalarak kazandığımız tecrübelerle sizlere danışmanlık hizmeti vermekten memnuniyet duyacağız.
Mutlu bir Yaşam Sürdürmeniz Dileğiyle…
Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/kendini-yetersiz-hissetmenin-ustesinden-nasil-gelinir/ linkinden ulaşabilirsiniz.
İçerikler