Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Günümüzde gelişen teknolojiyle beraber hayatımızda sosyal medyanın etkileri gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle akıllı telefonların giderek küçülmesiyle aslında koca bir dünya ufalıp ceplere girdi diyebiliriz. Bu sayede istediğimiz bilgiler, görseller veya videolara istediğimiz an ulaşabiliyoruz. Bu kolaylıkların sonucu olarak da artık kadın, erkek, yaşlı, genç veya çocuk demeden herkes sosyal platformlarda boy gösterir hale geldiler. Bu sosyal platformlarda insanların beden algısı da değişebiliyor.
Merak etme, merak ettirme, görme, görülme, beğenme ve beğenilme gibi arzulara hitap eden fotoğraf ve video paylaşımları üzerine oluşturulmuş sosyal medya platformları son yıllarda ön planda olmaya başladı. Bu platformlar kısa sürede toplumsal kitleleri etkileyerek günlük hayat akışı içerisinde vakit ayrılan ve sık sık kontrol edilen bir yapıya dönüştüler. İnsanlar sosyal medyada vakit geçirirlerken bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde toplum tarafından idealleştirilmiş beden algılarına dair içerikleri de sık sık görmeye başladılar. Bu durum ise insanların sosyal medyada gördükleri bedenleri, aslında olması gereken beden algıları olduğuna dair inançlar geliştirmelerine neden oldu.
Kişiler, kendilerine dair eksiklik veya yetersizlik hissetmezken bazıları ise kendilerinde farklı gördükleri noktalarda eksik ve yetersiz olduklarını düşünmeye başladılar. Böylece bu düşüncelere sahip kişilerde üzüntü, utanç, kaygı vb. duygular yoğunlaşmaya başladı. Söz konusu duygularla başa çıkmakta zorlanan bazı kişilerin ise sosyal medyada paylaştıkları fotoğraflar üzerinde filtreleme ya da photoshop programları kullanarak kendi bedenlerini ideal beden ölçülerine uydurma gibi yöntemler kullandıkları görüldü.
Tüm bunların sonucunda bazı kişiler yine de bu bedensel farklılıkları önemsemezken bazıları adına bu farklılıklar oldukça önemli sayıldı. Bu kişiler kendileriyle ilgili eksiklik ve yetersizlik düşünceleriyle fazlasıyla meşgul olabilirken aynı zamanda sosyal medyada gördükleri her şeyi gerçek zannederek görünümlerini değiştirmek adına da çeşitli girişimlerde bulunabildiler.
Peki bu kişiler için farklılıklar nereden kaynaklanıyordu? Hiç bu sorunun cevabını merak ettiniz mi? İşte bu sorunun cevabı olarak tam da burada beden algısı kavramı devreye girmektedir.
Beden algısı, kişinin kendi bedeni hakkındaki duygu, düşünce ve algılarını ifade eder. Beden algısı, bedenin dışarıdan nasıl göründüğü ile ilgili değil, kişinin kendi bedenini nasıl gördüğü ve algıladığı ile ilgili bir durumdur. Bu algılar bazen gerçekte var olan bedensel özelliklere dayanırken, bazen de gerçekte olmayan kusurlar üzerine olabilir. Ayrıca kişilerin var olan bedensel kusurlarını olduğundan çok daha fazla algılaması ve önemsemesi de bedensel algının bozulmasıyla ilgilidir.
Her ne kadar beden algısının kişinin kendi hakkındaki değerlendirmelerine dayandığını söylesek de aslında bu değerlendirmeler tamamen kişinin kendisi tarafından oluşturulmaz. Bu değerlendirmelerin oluşmasında aile, sosyal çevre, medya, kültür ve toplumsal beklentiler de etkin olur.
Bireylerin bedenlerinde olmasını bekledikleri özelliklerle, gerçekte sahip oldukları bedensel özelliklerinin uyumlu olması durumunda olumlu beden algıları oluşur. Ancak istenilen bedensel özellikler ile sahip olunan bedensel özellikler birbirinden farklı olursa olumsuz beden algıları oluşmaktadır. Olumlu beden algıları sonucunda memnuniyet duyguları artarken, olumsuz beden algıları sonucunda ise öfke, kaygı, utanç, memnuniyetsizlik gibi duygular oluşabilir.
Olumsuz beden algısının oluşturduğu duygularla baş etmek oldukça zorlayıcı olabilir. Bu zor süreç içerisinde yoğun diyet ve sporlar, aslında zorunda olunmayan estetik ve dermatolojik müdahaleler, sosyal ortamlardan kaçınma, kıyafetler ile vücudun beğenilmeyen kısımlarını abartılı biçimde örtme gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Ancak bazı durumlarda zorlayıcı duygu ve düşüncelerle başa çıkmak adına gerçekleştirilen bu davranışlar hayatı daha da karmaşıklaştırarak içinden çıkılmaz bir hale sokabilir.
Sosyal medya, insanları etkilemede önemli bir güç kaynağı olup gün geçtikçe de bu gücünü arttırmaya devam etmektedir. Bu gücün farkında olan endüstriyel toplumlar ve kapitalist sistem de arz-talep dengesini sağlayabilmek üzere reklamlar, iş birlikleri ve görseller aracılığıyla bu gücü kullanmak istemektedirler.
Sosyal medya platformlarında belli fiziksel özellikler daha da belirginleştirilerek kişilerin beğenisi kazanılmaya çalışılır. Bazen de fazla beğeni toplayan ve dikkat çeken bedene yönelik estetik öğeler vurgulanarak bunlar üzerinden reklam ve pazarlama stratejileri oluşturulur. Böylece tüketim arttırılarak satış hizmetleri yürütülür. Bu estetik öğeler toplumdaki beden algısını etkilediğinde ise satış hizmetleri beslenme, spor, güzellik ve estetik sektörlerinin gelişmesini sağlar. Üstelik zaman içinde değişim gösteren güzellik beklentileri bu sektörün devamlılığını sağlamaya da katkıda bulunur.
Değişen güzellik beklentileri kişilerin bedenlerinden uzun süreli olarak memnun olamamalarını sağlarken, güzellik algısının sürekli değişmesi nedeniyle bu durum aslında kişilerin ideal beden standartlarına ulaşma çabalarının hiç bitmemesine neden olur. İşte bu sayede sosyal medya ile oluşturulması beklenen tüketim ve değişim döngüsü devamlılığı sürdürebilir hale gelmektedir.
Sosyal medya platformlarında beden ve yüz güzellikleri ile yüksek yaşam standartları ve estetik görünümü vurgulayan influencerların (yani internet üzerinden geniş kitleleri etkileyebilen organik takipçi sayısı yüksek olan kişilerin) sayıları gün geçtikçe artmaktadır. Bu tarzı benimsemiş olan influencerlar günlük yaşamlarını sık sık paylaşarak insanlarla aslında yakınlık kurmaya çalışırlar. Güzel bir hayata sahip oldukları düşüncesi ve sosyal platformda fazlasıyla beğeni toplamalarının etkisiyle bu kişiler görünümleri, yaptırdıkları estetikleri, spor saatleri, beslenme düzenleri vb. detaylarıyla diğer kişiler tarafından da örnek alınmaya başlanırlar. Üstelik bazı kişiler yaptırdıkları estetik müdahaleleri sosyal medya hesaplarında açık bir şekilde paylaşarak bu müdahalelerin normal olduğu algısını fark ettirmeden insanlara doğal bir şekilde kabul ettirmektedirler.
Gerekli olup olmadığını sorgulamadan estetik yaptırmanın bu kadar kolay kabul gördüğü sosyal medya hesaplarını takip eden kişilerin kitlesel olarak etkilenmesi sonucunda bu durum “Bedenimle barışık ve mutlu olmak için bedenim istediğim gibi olmalıdır.’’ şeklinde yanlış bir toplumsal alt mesaja dönüşmektedir. Bu mesaj sonrasında, “Eğer bedenimde bir şeyden memnun değilsem ve bu beni üzüyorsa iyi hissetmek için onu değiştirmeliyim.’’ şeklinde inançlar gelişmektedir.
Üstelik paylaşımlarda görülen ve istek uyandırılan bedensel standartlar aslında çoğu zaman gerçekliği yansıtmamaktadır. Bu yüzden sosyal medyanın aslında sadece sanal bir gerçeklik olduğu söylenebilir. Çünkü paylaşım yapan kişiler genellikle görünümlerini istedikleri şekilde yansıtabilme donanımına sahiptirler. Ayrıca kişiler sosyal medyada kendi bedenleri üzerine seçici davranarak bedenini bütün olarak kabul etmek yerine daha çok bedeninde beğeni toplayacak bölgeler üzerinden görsel paylaşımı yapmayı tercih etmektedirler. Örneğin kalın bir bele sahip olduğunu düşünen kişiler genellikle belden üstünü kadraja alacak şekilde istediği güzel görünümü elde edene kadar aynı kareden yüzlerce fotoğraf çekebilmektedir.
Kişiler çeşitli uygulamalar aracılığıyla fotoğraf ve videolarda birtakım düzeltmeler ve filtreler kullanabilir. Fotoğrafı düzeltmeye yönelik bu müdahaleler ise genellikle sosyal medyanın ve toplumun dayattığı ideal görünümleri elde etmeye yöneliktir. Tüm bunların sonucunda ise sosyal medyada idealize edilen görünümlerin tam olarak gerçeği yansıtmasa bile kişiler üzerinde psikolojik bir baskıya sebep olduğu görülmektedir. Buna rağmen sosyal medyada beğeni toplayan fiziksel özelliklerin değişken olduğu görülürken, bu özelliklerin tüm yönleriyle gerçeği yansıtmayan bir yapıda olduğu da bilinmektedir.
Üstelik yapılan bedensel değişimlere yönelik müdahaleler kişinin hem beden ve ruh sağlığını hem de yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu süreçten etkilenerek hatalı yapılan diyetler, sporlar ve başkalarına benzemek için yaptırılan estetik cerrahi ile ortodonti müdahaleleri sonucunda kişiler fiziksel, sosyal veya ruhsal yönden daha sağlıksız hale gelebilmektedirler. Olumsuz beden algısına bağlı olarak yeme bozuklukları da oluşabilir.
Peki tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda sosyal medyada dayatılan idealize beden görünümlerini elde etme adına fiziksel değişimlerde bulunan birçok kişiye rağmen sağlıklı bir beden algısı yaratmak mümkün olabilir mi?
Bir çoğunuzun “evet” dediğini duyar gibiyiz. Biz diyetisyenler her zaman dengeyi savunuruz tabi ki gerekli olan durumlarda vücut ağırlını düşürmek sağlık belirteçlerini iyileştirmektedir. Daha sağlıklı olmak için beslenme değişiklikleri ve fiziksel aktivite önemlidir ama zayıflık sağlıklıdır gibi bir genelleme yoktur. İdeal vücut ağırlığı aralığında olmak, kan belirteçlerinde yükseklik- düşüklük yaşamamak ve sağlıklı beslenme tercihleri yapmak yeterlidir.
Reklamlar, paylaşımlar ve dergilerde özendirilen ideal beden yaklaşımı popüler diyet türlerini arttırmıştır. Çok kısa sürelerde değişim elde etmek ve hep daha zayıf olmayı arzulama durumu katı beslenme tarzlarını arttırmıştır. Kısa sürelerde diyet mitleri, kürler ve detox programları ile hızlı vücut ağırlığı değişimleri sonucu sağlık fonksiyonları bozulmaktadır.
Beden algısı ile ilgili değişimler teknoloji çağında olmamızdan kaynaklı çok küçük yaş gruplarını bile etkilemektedir. Kız çocuklarının moda/ güzellik reklam ya da dergilerine maruz kalmadan çok önce etkilendiği bilinmektedir. Çok küçük yaş grubundaki çocuklar bile zayıf oyuncakları kilolu olanlara göre tercih etmektedir.
Amerika’da ilkokul çağındaki kızların dergide gördükleri resimlerin %69’u ideal vücut şekli ile ilgili düşünceleri etkilediği, %47’si kilo vermek istemelerine neden olduğunu söylemektedir. Özellikle bu sorun genç kızlarında sosyal medya kullanımı ile başlayıp kilolarından memnun olmama ve sürekli şişmanlamaktan korkmalarına sebep olabilir. Ve bu endişeleri yaşamları boyunca devam edebilmektedir.
Sürekli ideal bedene yakıştığı düşünülen sosyal medya paylaşımları bireyler ideal ağırlıklarına ulaşsalar bile zamanla kendini beğenmeme ve hep daha zayıf olma arzusunu arttırabilir. Bu da zamanla aynada gördükleri bedeni beğenmeme ve kendini sürekli kilolu hissetme, az kalori alma, aşırı kilo kaybı, fazla spor yapma gibi durumları beraberinden getirebilir. Tablo daha da kötüleşirse yeme bozukluğu belirtilerini dee tetikleyebilir.
Daha zayıf bir bedene kavuşmak ve sürekli kilo alma korkusu ile günlük az besin tüketimi, karbonhidrat gibi besin gruplarını tamamen kesmek,yeme atakları, fazla spor yapmak, ilaç kullanmak ve çok fazla yemek tüketip sonrasında kilo alacağını düşünüp kendini kusturmak gibi yeme bozuklukları görülmektedir.
Birbirimize bedenimiz üzerinden güzel/kötü yorum yapmayı bırakalım. Unutmayalım ki ideal kilo tartıda gördüğünüz rakam ya da BKI aralıklarında belirli bir renk skalasında kalmak değildir. Yeme bozukluğunun şiddetine göre bir bireysel beslenme bozuklukları tedavisi planlanmalıdır. Peki, yeme bozukluğu tedavisi nasıl yapılır? Kısıtlayıcı listeler yerine yeme bozukluğu tedavisinde beden olumlama, öz şefkat, açlık-tokluk hormon döngüsü ve duygusal açlık gibi problemler çalışılmalıdır. İhtiyaca göre ayarlanmış menülerle ve yeme bozukluğu terapisi ile de süreç zenginleştirilmelidir.
Olumlu beden algısı oluşturmak, sürekli sosyal medyaya bağımlı olarak yaşayan bir birey için zor olabilir. Ancak gerekli destek ve öz veri sağlandığında bireyin kendisiyle barışık olması mümkündür. Peki olumlu beden algıları nasıl oluşturulabilir? Bu sorunun cevabı aşağıda verilmiştir.
Sosyal medyada yoğun şekilde paylaşılan idealize beden görünümlerinin insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini fark eden ve bu yüzden de hem hayatın içinden gerçek görünümler içeren hem de doğal paylaşım yapma akımı başlatarak influencer olabilen kişiler de mevcuttur. Hatta bu kişiler özellikle kusurlarını gizlemeden olduğu gibi görünerek insanların kendi bedenleriyle barışık olmalarında topluma örnek kişiler de olmaktadırlar. Yapılan araştırmalar bu kişilerin yönettiği sosyal medya hesaplarındaki doğal fotoğraf ve videolara çok kısa bir süre bakmanın bile olumlu beden algısının geliştirilmesinde önemli rol oynadığını göstermiştir. Bu yüzden bu tarzda paylaşımlar yapan doğal içerikli hesapları takip etmek olumlu beden algısını yaratmada daha faydalı olabilir.
Takip ettiğiniz ve kendinizi yetersiz hissetmenize neden olan hesaplarda gösterilmeye çalışılan mutluluk pozlarının veya estetik görünüme yönelik her şeyin gerçek olmadığını düşünerek o hesapları takip etmeyi bırakabilirsiniz. Bunların yerine kişisel gelişiminize fayda sağlayan ilgi alanlarınıza hitap eden, hayatta değerli olan belli amaçlar uğruna çaba sarf eden ve aslında doğal olan kişileri takip etmeyi seçebilirsiniz.
İdealize beden görünümlerine karşı bakış açınızı değiştirmeyi deneyebilirsiniz. Sosyal medyada gördüğünüz bedenleri olması gereken fiziksel görümler olarak algılamak yerine, bunların ne ölçüde doğal olduğunu sorgulayabilir, görüntüyle ilgili beğenilerin kişiden kişiye değiştiğini kendinize hatırlatabilirsiniz.
Algısal olarak dayatılan idealize fiziksel görünümleri elde etmek adına gösterilen çabaların, aslında kapitalist sistem tarafından da desteklenen çoğunlukla alışveriş stratejisinin bir sonucu olduğunu kendinize hatırlatabilirsiniz.
Kendinizde sevmediğiniz bedensel özelliklere odaklanmak yerine dikkatinizi sizi siz yapan ve siz olduğunuz için sevilen doğal becerilerinize, fikirlerinize, işinize, hobilerinize, kişisel özelliklerinize, güzel bulduğunuz ve sevdiğiniz yerlere verebilirsiniz.
Başkalarının sizi yönlendirdiği beden algısına odaklanmak yerine sizin bedeninizin gerçek fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarına daha fazla odaklanabilirsiniz. Örneğin boyun ağrılarınız için spor aktivitelerine, kuruyan cildiniz için gerçekten ihtiyacınız olan nemlendirici kremi almaya, ruhunuzu ve bedeninizi dinlendiren doğadaki güzellikleri keşfetmeye yönelerek tüm bunlara sosyal medyadan daha fazla zaman ayırabilirsiniz. Ayrıca düzenli beslenme, kaliteli uyku, masaj, kendinize yönelik sağlıklı yaşam rutinleri oluşturmak da olumlu beden algısını güçlendirmenizde önemli rol oynamaktadır.
Bedeninizde var olduğunu düşündüğünüz kusurları yok etmek adına fiziksel yatırımlar yapmak yerine kendinize farklı alanlarda da yatırımlar yapabilirsiniz. Genel kültürünüzü arttıracak turistik ve tarihi gezilere katılmak, resim, müzik, spor dalları gibi ilgi alanlarınıza yönelik kurslara gitmek de kişisel donanımınızı arttıracağı için kendinizi iyi hissetmenize yardımcı olacaktır.
Doğada vakit geçirmek kaygı ve stres gibi duygularda azalma sağlayarak kişiye dinginlik vermektedir. Doğanın içinde bulunarak kimi zaman anın verdiği huzur ve güzellikler içinde olmayı deneyebilirsiniz. Doğayı ve kendinizi olduğunuz gibi gözlemleyip mevcut güzellikleri fark etmeye çalışabilirsiniz.
Olumsuz beden algılarınızla daha ayrıntılı ve işlevsel biçimde çalışmak adına kendinize daha kalıcı etkide bir iyilik yapıp psikoterapi hizmeti almaya başlayabilirsiniz. Mutlu Yaşam Online Psikolojik Danışmanlık Merkezi olarak uzman psikologlarımız eşliğinde her zaman çeşitli psikoterapi hizmetlerimizle yanınızdayız. Unutmayınız ki hepimiz hayatımız boyunca eksikliklerimize, kusurlarımıza veya olmasını isteyip de sahip olamadıklarımıza odaklanabiliyoruz. Bu odaklanma sonrasında ise ancak kusurlarımızı giderirsek hayatımızın tam da istediğimiz gibi olacağını düşünmekten kendimizi alamadığımız zamanlarda olabiliyor.
Ancak öncelikle farkında olmanızı istediğimiz şey şudur ki: “Aslında tam da şu an olduğunuz halinizle harika ve özelsiniz.’’
Mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler dileriz…
Önceki yazımızı https://mutluyasam.com.tr/ikinci-hamilelik-psikolojisi-hakkinda-her-sey/ linkinden okuyabilirsiniz.
İçerikler