Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Adres
Cumhuriyet Mah. Dekanlar Sok. No:2 D:1 Süleymanpaşa-TEKİRDAĞ
Danışan Destek Hattı
0850 307 57 22
Aşırı düşünme (overthinking) hali çocuk, ergen, yetişkin ve yaşlı her çağda görülebilen bilişsel bir eylemdir. İnsan beyninin en büyük görevlerinden biri zaten ‘‘düşünmek’’ olsa da her işin hangi dozda ve düzeyde yapıldığı elbette büyük önem taşır. Bu yüzden aşırı düşünme eylemini sadece derdi ve yaşı büyük insanların yaptığını söyleyemeyiz. Tam aksine bazen dışarıdan dertsiz, tasasız gözüken çok genç insanlar da hatta çocuklarda bile aşırı düşünme (overthinking) sorunu görülebilir.
Yani insanoğlunu bir dağa benzetecek olursak her dağın kendine göre bir karı olduğunu bilirsiniz. Bu nedenle her dağ kendi karıyla ölçülüp anılır. Yani birisinin aşırı düşündüğü konular diğeri için önemsizken, o kişinin kendi hayatına göre baktığımızda ise aşırı düşünülecek kadar büyük önem arz edebilir.
Beynimiz yaşadığımız olayları, ilişki içerisinde olduğumuz kişileri ve içinde bulunduğumuz durumları değerlendirirken tüm bunları önemli, önemsiz, acil, sıradan, tehditkar, zararsız gibi kategorilere ayırır. Bu ayrım sonrasında düşünülen konular kişi için ne kadar acil, önemli ya da tehditkar bir durum halini alıyorsa beyin o konuyu işlemek ve vücudu tetikte tutmak için aşırı düşünmeye başlar.
Kişiler bu aşırı düşünme halini ‘‘Beynim sürekli konuşuyor. Düşünmekten çok yorgunum. Uykumda bile düşündüğümü hissediyorum.’’ şeklinde ifade edebilirler. Ancak birçok kişi bu gibi ifadelerinden sonra yakın çevrelerinden ‘‘Takma kafana! Ne var bu kadar düşünecek?’’ şeklinde yanıtlar alırlar. Oysa ki aşırı düşünmeyi daha da çığırından çıkartan şeyi tam olarak bu cümleler de tetikleyebilir. Çünkü aklımıza gelen bir olayı düşünmeden geriye göndermeye çalışmak ya da düşünülecek olayların aklımıza gelmesini engellemeye çalışmak da beynimizde yeni bir düşünme konusu oluşturmak demektir. Beynimizde düşünmeyi engelledikçe beynimiz neyi düşünmemesi gerektiğini de kişinin aklında tutmaya başlar. Böylece kişi düşünmemeye çalıştıkça aslında düşünmemesi gereken konuyu aklında tuttuğu için istemediği halde o konuyu daha fazla düşünmeye başlar. Buna ters psikoloji etkisi de denebilir.
Elbette ki aşırı düşünen kişilere ‘‘Takma kafana!’’ demek kelime anlamı olarak kötü bir şey değildir. Hatta günlük hayatta kulağa hoş gelen güzel bir tavsiyedir. Ancak bu cümle tek başına bir sorun çözücü yeterliliğinde değildir. Çünkü ‘‘Takma kafana!’’ demek bir olayın sonuç cümlesidir ve kişinin o sonuca varabilmesi için düşündüğü konuyla ilgili sağlıklı bir değerlendirme yapma sürecinden geçmesi gerekir. Bu değerlendirme sürecinde kendimize doğru soruları sormak çok önemlidir. Ancak beynimiz birden fazla konuyu aşırı düşünme eğilimi gösteriyorsa bu sorular her düşündüğünüz konu için ayrı ayrı konuya özel şekilde cevaplanmalıdır.
Değerlendirme süreci içerisinde kendimize yaptığımız soru-cevap analizini daha iyi anlatabilmek için aşağıda kendimize sorabileceğimiz soru türlerini ve örnek cevaplarıyla beraber belirterek yazdık. Sorular aşırı düşünme sorununuz olduğu zamanlarda sizin de kendinize sormanızı önerdiğimiz sorulardır. Yazımızda yer verdiğimiz cevaplar ise bu soruların aşırı düşünme sorununuzu çözmenizde size nasıl yardımcı olacağını daha iyi anlayabilmeniz için örnek amaçlı yazılmıştır.
Lütfen Kendinize Sorunuz!
Beynim sürekli olarak sevgilimle aramdaki ilişkim hakkında her şeyi aşırı düşünüyor.
Bu konuyu düşündükçe aşırı stres ve kaygı hissediyorum.
Bu stres ve kaygıyı çok yoğun hissettiğim günlerde sanki ilişkimizle ilgili bir şeylerin ters gideceğini, bir sorun yüzünden ayrılacağımızı ve bu ayrılığa çok üzüleceğimi de düşünmeye başlıyorum.
7 yaşındayken annem ve babamın boşanma kararını duyduğumda bu stresi hissetmiş ve babamın evden ayrıldığı gün benzer kaygıları yaşamıştım.
Annem ve babam boşandıktan sonra annem uzun yıllar boyunca babama karşı çok öfkeli hissetti ve bir gün bana ‘‘Erkeklere sakın güvenme! Çünkü babanın beni terk ettiği gibi başka bir erkek de bir gün seni terk edebilir.’’ dedi. Aslında o günden beri ‘‘Ya birini seversem ve o da beni terk ederse’’ ne yaparım diye düşünüyorum.
Aşırı düşünmeye başladığımda gerçekte annemle aynı sorunu yaşamadığım halde aynı annem gibi tepkiler vermeye başlıyorum.
Aşırı düşündüğüm bu konunun benim yaşamımda kesinlikle çok önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Çünkü ayrılıkla ilgili kendimi hazırlamazsam annem gibi uzun süre depresif ve öfkeli olmaktan korkuyorum.
Aslında aşırı düşünmek beni daha kötü yapıyor. Düşünmeyi bırakabilirsem başıma kötü değil aksine iyi şeyler gelebilir. Öncelikle rahatlayabilirim. İlişkimde anda kalabilirim. Anın tadını çıkarabilirim. Ancak aşırı düşünmeyi nasıl durdurmam gerektiğini bilmiyorum.
Yukarıda örnek cevaplarıyla beraber yazılmış soruları sizin de kendinize sormanızı ve verdiğiniz cevapları bir kağıda not etmenizi öneririz. Böylece aşırı düşündüğünüz konunun altında yatan tetikleyicilerle ilgili tüm cevapları bütün olarak görmek konuyu aşırı düşünmeye neden olan gerçek durum hakkında size çarpıcı ipuçları sağlayabilir.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, soruları cevaplayan kişinin aşırı düşündüğü konu partneriyle ilişkisi gibi gözükse de cevapları okuduktan sonra aslında bunun sadece buz dağının üstü olduğunu da görebilmekteyiz. Bu örnekteki kişinin bilinçaltında baskıladığını zannettiği ama aslında daha da çok düşündüğü terk edilme ve ayrılık yüzünden acı çekme korkuları bulunmaktadır. Bu yüzden aşırı düşünme sorunu olan bu kişiye bu konuyla ilgili ‘‘Takma Kafana’’ demek hiçbir işe yaramayacaktır. Çünkü bu kişinin kafasına takılı kalan şeyler aslında daha köklü ve eski konulardır. Bu nedenle bu soru-cevap analizini yaptıktan sonra kişilerin bu konuyu kendi başlarına aşıp aşamayacaklarının da farkında olmaları ve aşamayacak durumlarda mutlaka psikolojik destek almaları gerekir.
Aşırı düşünülen her konunun geçmiş yaşam olaylarına dayandığını söyleyemeyiz. Aşırı düşünme hali bazen de mükemmeliyetçi kişilik özelliğine bağlı olarak karşımıza gelebilir. Mükemmeliyetçi kişilikler kontrolü elde tutma ve her şeye önceden hakim olarak kusursuz ve mükemmeli ortaya koyma çabası içinde olduklarından dolayı bu kişiliklerde de aşırı düşünme durumu görülebilir. Bu kişilerin beyni sürekli kendilerini ilgilendiren işleri, kişileri, alınacak aksiyonları planlama, analiz etme, kontrol etme, organize etme, sorun tespit etme ve çözüm üretme üzerine aşırı çalıştığı için aşırı düşünme sorunu yaşamaktan da kaçınamazlar.
Hatta aşırı düşünme hali birçok mükemmeliyetçi kişi için çok normal bir durummuş gibi de algılanabilir. Bu yüzden mükemmeliyetçi kişiler ancak görev dağılımları ile işlerin öncelik ve önem sıralamasını doğru yapabilmeyi öğrenebildiklerinde aşırı düşünme halini durdurabilirler. Yani bu kişiler görev odaklılığı bırakabildikleri zaman aşırı düşünmeyi daha fazla kontrol altına alabilmektedirler.
Aşırı düşünme hali mükemmeliyetçi kişilik özelliklerinden biri sayılabilirken, bazen kaygı bozukluğunun belirtilerinden biri olarak da karşımıza gelebilir. Kişilerin yaşadıkları bir olay sonucunda yaşanılanlar yüzünden kaygı seviyesi arttığında beyin bu durumu tehdit ve acil durum düzeyinde algılayarak o konuyla ilgili aşırı düşünme halini ortaya çıkabilir. Bu durumda kişi kendisini zihinsel olarak rahat hissedene kadar beyin aynı konuyu sürekli ve aşırı düşünmeye başlayabilir.
Aynı zamanda kişi beklemediği ani ayrılık, hayal kırıklığı, haksızlığa uğrama durumları yaşadıysa veya uzun süre öfke duyduğu olaylara ve travmatik yaşam olaylarına maruz kaldıysa kişiler yaşadıkları bu olaylarla ilgili aşırı düşünme sorunu yaşayabilirler. Bu durumda kişinin aynı konu ve olayları aşırı düşünerek şok yaşadığından ya da travma sonrası stres belirtileri gösterdiğinden şüphelenilebilinir.
Çocuk, ergen, yetişkin veya yaşlının da yaşamında karşılaşabileceği bu gibi durumlarda aşırı düşünme halinin kendiliğinden geçmesini beklemek daha ileri kaygı bozukluklarına ve takıntılı düşünce yapısına davetiye çıkarma anlamına gelebilir. Kişi aşırı düşünürken düşünce çarpıtmalarının devreye girmesiyle birlikte olayları yorumlama biçimleri de bozulur. Bu duruma aşırı düşünce hızının da eklenmesiyle düşünce yapısında bozulmalar ortaya çıkabilir. Düşünce yapısının bozulması takıntılı düşünceleri, korkuyu, kaygıyı, şüpheciliği, paranoid düşünceleri tetikleyebildiği gibi daha da ileri seviyelerde kişilik bozukluklarının da ortaya çıkmasında rol oynayabilir.
Aşırı düşünme durumu birçok kişide doğal olarak görülen sıradan zihinsel bir eylemken bazı kişiler içinse günlük hayatı aksatan, kişiyi yorgun kılan, kaygılı ve depresif olmasına neden olan olumsuz bir eyleme dönüşebilir. Bu gibi durumlarda kişi aşırı düşünme halini kendi başına kontrol edememeye başladığı için zaman kaybetmeden mutlaka psikolojik destek alması gerekir.
Psikolojik destek sürecinde psikolog danışanının aşırı düşünme durumunun ne yüzünden kaynaklandığını tespit etmeye çalışır ve bu tespite göre psikolog danışanıyla hangi psikoterapi yöntemleri üzerinden çalışması gerektiğini belirler. Psikolog danışanının kişilik yapısı ve aşırı düşünmesine neden olan tetikleyici yaşam olaylarına göre Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapi, EMDR Terapisi ve çocuklarda ise Oyun Terapisi gibi özel terapi tekniklerinden birini uygulayabilir.
Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezi Ailesinde yer alan psikologlarımızla bu konuda güvenle çalışabilir ve merkezimizden ister online psikolog ister yüz yüze psikolog desteği alabilirsiniz.
Mutlu ve Sağlıklı Bir Yaşam Sürmeniz Dileğiyle….
Önceki yazımızı https://mutluyasam.com.tr/agri-bozuklugu-sebepleri/ linkinden okuyabilirsiniz.
İçerikler