Deprem Psikolojisi

Deprem Psikolojisi

Deprem, hortum, sel gibi doğal afetlerin yol açtığı felaketler insan yaşamında korkutucu olsa da önceden tedbir alınması gereken gerçekçi bir yönüdür. Bu doğal afetler arasında özellikle depremler, ülkemizin bulunduğu coğrafi konum itibariyle yaşanma olasılığı en yüksek olan doğal afetler arasındadır.

Ülkemizde hissedilen depremler çoğunlukla küçük veya orta çaplı olmasına rağmen nadir de olsa oldukça şiddetli ve yıkım gücü yüksek şekilde de gerçekleşebilmektedir. Yakın tarihi baz aldığımızda ülkemizde bahsedilen geniş çaplı, şiddetli ve yıkıcı güçteki bir depremi yıllar önce 17 Ağustos 1999 yılında Gölcük depremi olarak hafızalara kazımışken 6 Şubat 2023 tarihinde ise etki alanı ve gücü daha da yüksek olan Kahramanmaraş depremiyle acı bir tecrübe daha yaşamış olduk.

Acı tecrübe olarak andığımız Kahramanmaraş depremi, sadece deprem bölgesinde yaşayan insanları etkilemekle kalmayıp tüm ülkeyi hatta neredeyse tüm dünyayı kapsadı. Bu yüzden bizlerde deprem sonrası yaşanan olumsuz etkilerin her insanda farklı seyrettiğini bildiğimiz için öncelikle bu etkilerin neler olduğunu belirlemek ve bu etkileri yaşayan kişilerin ne yapması ya da ne yapmaması gerektiğini açıklamak üzere bu yazımızı sizlerle paylaşmak istedik.

Depremin Psikolojik Etkileri Nelerdir? 

Deprem; ne zaman olacağına dair önceden tahmin edilmesi mümkün olmayan, ani bir şekilde bazen hafif ya da orta düzeyde bazen şiddetli şekilde yerde sarsıntı olarak kendini hissettiren, bazen de can ve mal kaybına yol açarak insan yaşamını tehlikeye sokan yıkıcı bir yaşantıdır. Bu yüzden depremin gerçekleşmesi kişilerin kontrolünde değildir. Kontrolün dışında gelişen her şey ise insan için bir tehdit içeren ve travmatik yaşantı ile sonuçlanabilecek risk faktörü niteliğindedir.

Deprem Psikolojik Travmaya Neden Olur mu? 

Kişilerin sağlığını, yaşamını veya iyi oluşlarını tehlikeye sokan, aniden gerçekleşerek şok ve dehşet duygularını tetikleyip çaresizlik hissettiren yaşantılar psikoloji dilinde “travma’’ kavramı adı altında ele alınır.

Üstelik travma dediğimiz durumu yaşamak için olayı yalnızca bire bir şekilde deneyimlemek gerekmez. Bazen deprem vb. olayları televizyondan izlemek, başka birinden üzücü haberleri duymak, korkutucu görüntülere şahit olmak gibi şekillerde de dolaylı yoldan travmaya maruz kalınarak kişi travmatize olabilir.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan deprem felaketi yalnızca deprem yaşayan kişileri değil, bu depremi yaşamasa da dolaylı olarak depremin getirilerine maruz kalan herkesi çeşitli biçimlerde etkilemiştir.

Deprem olgusundan kaynaklı travmatize olan kişilerde akut dönem olarak adlandırılan ve travmatik olaydan itibaren 1 ay içerisinde ortaya çıkan akut stres belirtileri görülmektedir. Bu nedenle travma sonrası yaşanan akut stres belirtilerinin seyrettiği evrenin geçmesine rağmen kişide travma belirtileri devam ederse bu durum artık travma sonrası stres bozukluğu olarak anılmaya başlar.

Bu akut süreçte zorlayıcı yaşantılarla baş edebilmek için beden ve zihin tarafından otomatik biçimde ortaya çıkan çeşitli tepkiler gelişir. Bu tepkiler; bedensel, zihinsel, duygusal ve davranışsal tepkileri kapsar.

Depremden Hemen Sonra İnsanların Verdiği Tepkiler Nelerdir?

Bedensel Tepkiler:

  • Kalp çarpıntısı
  • Hızlı nefes alıp verme
  • Nefes almada güçlük
  • Nefes darlığı
  • Kaslarda gerginlik
  • Bedensel uyuşmalar
  • Terleme
  • Titreme
  • Ağız kuruluğu
  • Mide bulantısı
  • Aşırı irkilme
  • Hareketsizlik veya donakalma
  • İştahsızlık
  • Uykusuzluk

Zihinsel Tepkiler:

  • Hafıza Sorunları
  • Düşünme ve anlamada güçlük
  • Dikkatin azalması
  • Dikkat dağınıklığı
  • Kafa karışıklığı
  • Devamlı deprem hakkında düşünme
  • Mantıklı düşünememe
  • Kendi bedenine yabancılaşma veya kendini dışarıdan izliyor gibi hissetme
  • Çevreye ve insanlara yabancılaşma hissi
  • Olayı yeniden yaşıyor gibi olma
  • Karar vermede güçlük
  • Tekrarlayan rüya ve kâbuslar

Duygusal Tepkiler:

  • Duygu hissedememe
  • Şok
  • Korku
  • Endişe
  • Huzursuzluk
  • Öfke
  • Üzüntü
  • Suçluluk
  • Umutsuzluk
  • Yalnızlık
  • Kaybolmuşluk hissi

Davranışsal Tepkiler:

  • Depremle ilgili durumlardan kaçınma (deprem yeri, depremi yaşamış kişiler, deprem hakkında konuşmalar vb.)
  • Çok ağlama ya da hiç ağlayamama
  • Yoğun düzeyde refleks davranışların görülmesi
  • Kendini ifade etmek istememe veya kendini ifade etmekte güçlük çekme
  • Hiçbir şey yapmadan durmak isteme ve içe çekilme
  • Yaşananları inkâr etme
  • Ani ve aşırı tepkiler verme
  • Alkol, sigara veya madde kullanımına yönelme

Depren Sonrasında Yaşanan Psikolojik Zorluklar Nelerdir? 

Deprem sonrasında verilecek psikolojik desteğin içeriği ve ne düzeyde olması gerektiği sadece uzmanların yetkisinde profesyonelce ele alınması gereken çok hassas ve çok önemli bir konudur. Bu desteğin kime, nasıl ve ne zaman verileceğini doğru kavrayabilmek için deprem sonrasında yaşanabilecek psikolojik zorlukları tanı düzeyinde ele almak gerekir.

Akut Stres Bozukluğu

Deprem; ani gelişen, ne zaman olacağı önceden tahmin edilemeyen ve bu yüzden insanların hazırlıksız olması sonucu travma yaşamalarına neden olan doğal bir afettir. Bu yüzden depremi yaşamış, depremde yakınını kaybetmiş, depremi görmüş veya depremi yaşamasa bile depremin yıkıcı etkilerini basından ya da sosyal medyadan duymuş, görmüş olan kişilerde ilk bir ay içerisinde yukarıda saydığımız bedensel, zihinsel, duygusal, davranışsal belirtilerden bazıları gözlemlenebilir. İlk bir ay içerisinde meydana gelen bu durumlar, akut stres bozukluğu olarak değerlendirilir.

Akut stres bozukluğu, travma yaşayan kişilerde genellikle görülen bir durumdur. Bu kişilere psikolojik ilk yardım desteği verilebilir ancak akut stres belirtilerinin görüldüğü dönem tamamlanmadan travmatik deneyimleri işlemlemek adına herhangi bir psikolojik müdahalede bulunulmamalıdır. Deprem gibi doğal afetler sonucunda ilk bir ay içerisinde oluşan ve normal olarak kabul edilen depresif belirtiler şunlardır:

  • Karamsar, mutsuz, kaygılı ve umutsuz duygu durum hâlleri
  • İlgi kaybı ve haz duygusunun azalması
  • Özlem duyguları
  • Değersizlik hissi
  • Suçluluk duyguları
  • Kayıpları kabul edememe
  • Aşırı iştahsızlık veya iştah artışı
  • Kiloda hızlı artış ya da azalışlar
  • Hayatın anlamını sorgulama
  • İsyan duyguları
  • Huzursuzluğa bağlı aşırı hareketlilik veya aşırı yavaşlama hâli
  • Enerjide azalma
  • Dikkat ve konsantrasyonda güçlük
  • Karar vermede zorlanma
  • Yoğun uykusuzluk veya çok fazla uyku hâli

Akut stres belirtileri, travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmediği takdirde yaklaşık 1 ay içerisinde kendiliğinden sönümlenebilir. Bu süreç içerisinde azalmayan ya da ortadan kalkmayan bu belirtiler, daha da şiddetlenerek devam ediyorsa bu durumda bir ruh sağlığı uzmanından psikolojik destek alınması gerekir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Deprem sonrası verilen psikolojik ve bedensel tepkiler eğer 6 aydan uzun bir süre devam ederse kişinin travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı söylenebilir. Ancak bunu en sağlıklı biçimde değerlendirecek olan kişi, bir ruh sağlığı uzmanıdır. Travma sonrası stres bozukluğu akut stres döneminin hemen ardından başlayabileceği gibi olayın üzerinden belirli bir zaman geçtikten sonra da yaşanabilir.

Şiddetli Üzüntü ve Depresyon

Deprem nedeniyle maddi ve manevi kayıpların oldukça yoğun olması insanlarda derin üzüntü ve keder duygularını tetikler. Elbetteki tüm kayıplar derin üzüntüyü getirir. Ancak bu keder ve üzüntünün ne düzeyde ya da ne kadar süre yaşanacağı kaybın kendisi ile doğrudan ilişkilidir. Depremi yaşamamış insanlar kendini ait hissettiği 81 ili olan bir ülkenin 11 ilinin deprem nedeniyle yıkıldığını duyduğunda da büyük bir kayıp yaşamış hisseder ve bu kayıpta yine kederi beraberinde getirir.

Bir ülkede milyonlarca insan olarak bir arada yaşarken 44 binden fazla kişinin kaybını duymak keder ve üzüntünün nedenlerindendir. Kayıplar kişinin daha yakınına uzandıysa kişi evini, eşini, çocuğunu, arkadaşını, akrabalarını ya da sevdiği ve tanıdığı başka kişileri de kaybettiyse o zaman bu kederin şiddeti daha da artar. Özellikle evlat kaybetmiş bir ebeveynin kederi ile ebeveyn kaybetmiş bir çocuğun kederi bu saydığımız kayıplar arasında en çok yakıcı olanıdır.

Derin keder ve üzüntü içerisinde olan kişilerin bazen yaşam enerjisi o kadar çok düşer ki kişide günlük işleri yerine getirememe, kendine veya bir başkasına zarar verme, duş alma, saçını tarama, dişini fırçalama gibi temel kişisel bakımları yerine getirememeye yönelik günlük hayat akışını bozan, kişinin kendisi ya da çevresi için yaşamsal risk oluşturan durumlar ortaya çıkabilir. Bu durumlar gözlemlenmeye başladığında ise gecikmeden kişinin psikolojik destek alması sağlanmalıdır.

Deprem Sonrası Psikolojik İlk Yardımı Kimler Yapabilir?

Deprem sonrasında yaşanan akut stres bozukluğu ya da depresyon belirtileri toplumun büyük çoğunluğunda gözlemlenebilecek tepkilerdir. Bu açıdan depremi yaşamış ve duygularını düzenlemede zorlanan kişilere yapılacak ilk destek türü; psikolojik ilk yardım desteğidir. Psikolojik ilk yardım, ruh sağlığı uzmanları tarafından yapılabileceği gibi öğretmen, arkadaş, komşu, aile, gönüllü kişiler, öğretmenler gibi pek çok kişi tarafından da sağlanabilir.

Psikolojik destek sürecinde önemli olan nokta; psikolojik ilk yardımı verecek kişinin öncelikle kendi psikolojik iyi oluşunu sağlayabilmesi, bu yardımı vermeye gönüllü olması ve bu yardımın nasıl verileceğine dair bilgiye güvenilir kaynaklardan ulaşmış olmasıdır. Bu kriterleri karşılayan kişiler, ihtiyaç duyanlara psikolojik ilk yardımı sağlayabilirler.

Deprem Sonrası Psikolojik İlk Yardım Nasıl Sağlanır?

Deprem sonrası psikolojik ilk yardımın genel birtakım ilkeleri olmasının yanı sıra düzeyi ve çerçevesi de yardım edilecek kişinin ihtiyaçları, mevcut imkân ve koşullarına göre şekillenmektedir. Bu nedenle psikolojik ilk yardımın temel ilkelerini öğrenmek, depremden etkilenmiş bireyleri desteklemek açısından son derece faydalıdır.

Deprem Sonrası Psikolojik İlk Yardımın Temel İlkeleri Nelerdir? 

  • Psikolojik ilk yardım verebilmek için öncelikle depremden etkilenmiş kişilerin can güvenliğinin sağlanmış olması ve beslenme, barınma, güvenlik gibi öncelikli ihtiyaçlarının karşılanmış olması gerekir. Eğer bu ihtiyaçlar karşılanmadıysa yapılacak çalışmalar öncelikle bu güvenlik ve ihtiyaçların sağlanmasına yönelik olmalıdır.
  • Unutulmamalıdır ki depremden etkilenmiş kişilerin hepsi deprem hakkında konuşmak veya yaşadıklarını anlatmak istemeyebilir. Psikolojik ilk yardımda kişinin bu yardıma hazır olması ve bunu kabul etmesi önemlidir. İstemeyen veya hazır olmayan bir bireye psikolojik ilk yardım sunmaya çalışmak doğru değildir.
  • Depremden etkilenmiş kişinin kendi istediği zamanda duygu ve düşüncelerini açması önemlidir. Bu kişiler istemedikleri bir paylaşımı yapmak konusunda zorlanmamalıdır.
  • Kişi kendini hazır hissedene kadar eğer kabul ederse ona eşlik etmek, yanında olmak, o hazır hissedene kadar konuşmamak önemlidir. Bu süreçte önemli olan mesaj, her koşulda kişinin yanında olunduğunun hissettirilmesidir. Aksi takdirde kişi kendisini anlatmadığı için yalnız bırakılmış gibi hissedebilir. Böyle bir durum ise kişiye zarar verebilir.
  • Depremden etkilenmiş kişilerin kendi etnik köken ve inanışlarına saygı göstermek, bu kurallara uygun davranışlar sergilemek gerekir. Örneğin yaşanan depremi din olgusuna bağlayan bir kişinin söyledikleri kendi inancı bağlamında dinlenilmeli ve anlaşılmaya çalışılmalıdır. Psikolojik ilk yardımda bulunan kişi, yardım ettiği kişinin bu dini inancına inanmıyor olsa bile kendi kişisel inançlarını devreye sokmamaya çaba göstermelidir.
  • Psikolojik ilk yardım yapılan kişinin duygu, düşünce ve yaşantıları can kulağıyla dinlenilmelidir. Söyledikleri konusunda suçlama, eleştirme, önemsememe ve teselli etme gibi tepkiler verilmemelidir.
  • Deprem sonrası psikolojik ilk yardım yapılan kişilere “Sen çok güçlüsün, bunu da aşarsın. Her şey çok güzel olacak. Şükret bak! En azından hayattasın.’’ gibi fazlaca umut yükleyen, kişinin güçlü olduğunu vurgulayan, yaşadığı duruma olumlu yönden bakmaya zorlayan tutumlardan kaçınılmalıdır.
  • Psikolojik ilk yardım yapılan kişilere karşı “Bu işin içinden asla çıkılmaz. Asla düzelmeyecek. Hiçbir şey yolunda gitmiyor.’’ gibi çaresizlik ve karamsarlık içeren, öfke yansıtan olumsuz tepkilerden uzak durulmalıdır.
  • Destek sağlanan kişiye ne kadar süre içerisinde destek verilebileceği önceden söylenmeli ve eğer psikolojik ilk yardım artık sürdürülemeyecek ise bu yardımı sürdürebilecek yeni kişiler önceden belirlenmelidir.
  • Yaşanan durumlar karşısında hissedilen bedensel, zihinsel, duygusal ve davranışsal belirtilerin oldukça normal olduğu kişiye hatırlatılmalıdır.
  • Kişinin psikolojik baş etme becerilerine ve yeniden psikolojik iyi oluş hâline abartıya kaçmadan gerçekçi bir vurgu yapılmalıdır.
  • Deprem sonrası ülke çapında maddi manevi toparlanma süreci için yapılan girişimlerin ulusal ve uluslararası boyutları psikolojik ilk yardım yapılan kişiyle sadece doğru ve gerçek kaynaklardan edinilen bilgilere dayandırılarak paylaşılmalıdır.
  • Psikolojik ilk yardım yapılan kişinin sorduğu sorular karşısında kesin ve doğru bilgiler verilmeli, eğer emin olunmayan bir bilgi söz konusuysa,doğru bilginin alınmasından sonra kişinin bilgilendirileceği belirtilmelidir. Gereken bilgi alındıktan sonra kişinin soruları mutlaka yanıtlanmalıdır.

Deprem Sonrasında Uzun Süreli Psikolojik İyi Oluşu Sağlamak Adına Neler Yapılabilir?

Yakın tarihimizde ülkemizde yaşanan Kahramanmaraş depremi; pek çok can ve mal kayıpları ile birlikte sadece depremi yaşayan kişilerde değil, depremi yaşamasa da depremi basından ya da başka kişilerden duyan ve gören kişilerde de psikolojik açıdan olumsuz etkiler uyandırmıştır. Bu yüzden depremi ve depremin getirdiği hem maddi hem de manevi kayıplar yaşayan insanların can ve mal güvenliğini sağlamak kadar psikolojik iyi oluşlarını da takip etmek oldukça önemlidir.

“Deprem korkusu nasıl atlatılır?’’ sorusu yaşanan bu sarsıcı süreç sonrasında insanların internet arama motorlarına yazarak araştırdığı ve birbirleriyle konuşarak cevap bulmaya çalıştıkları önemli bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbetteki insanların hafızasına kazınmış olan bu depremin yaşattığı olumsuz etkilerin azalarak kişinin psikolojik olarak toparlanabilmesi için bazı psikososyal destek yöntemlerinin uygulanması önerilebilir. Bu öneriler şunlardır:

  • Deprem sonrasında her insanda üzüntü, korku, kaygı, öfke gibi yoğun duygular ortaya çıkmaktadır. Bu olumsuz duyguların hissedilmesi sürecin getirdiği doğal bir durum olsa bile bu duyguların dışa vurulmadan uzun süre kişinin içinde bastırılması kişide psikolojik tahribatlar oluşturabilir. Bu yüzden deprem sonrasında oluşan olumsuz duyguların dışa vurumunu sağlayabilecek sağlıklı kanallar ve ortamlar oluşturmak çok önemlidir. Bu dışa vurum şekli kişiye hitap eden bir şekilde olmalıdır. Ancak bu durumda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta duygunun dışa vurumu sonrasında kişinin kendisini daha kötü değil daha rahatlamış hissetmesi gerekir.
  • Kişi konuşarak rahatlıyor ise sosyal destek ve paylaşım gruplarına katılmasına yardımcı olunabilir. Bireysel bir faaliyetle rahatlıyor ise bastırılan duyguların dışa vurumunun sağlanması için yazı veya şiir yazmak, resim çizmek, müzik aleti çalmak gibi kişinin kendisini en iyi ifade ettiği sanatsal faaliyetlerde bulunması ya da nefes egzersizleri yapması önerilebilir. Özellikle çocukların hem bireysel hem de grup olarak dışa vurumcu sanat ve oyun etkinliklerine katılmaları, deprem sonrasında psikolojik iyi oluş hâllerini sağlamak için çok önemli bir süreci kapsamaktadır.
  • Eğer deprem nedeniyle kişinin evi hasar almadıysa, büyük kayıpları yoksa ve kişi bulunduğu ortam içerisinde güvende ise kişinin günlük yaşam düzenini eski rutinine getirmeye çalışmak gerekebilir.
  • Deprem nedeniyle kişinin eski rutinini sağlayamayacağı kayıpları varsa o zaman kaybın getirdiği sürece göre hareket etmeye dikkat edilmelidir. Yani kişi depremde sevdiği birini ya da hayvanını kaybettiyse öncelikle kişinin içinde bulunduğu yas dönemine göre psikososyal destek sağlamak gerekir ve yas dönemi tamamlanmadan kişiyi psikolojik iyi oluş hâli için zorlamamak gerekir.
  • Kişi depremde evini kaybettiyse o zaman önce barınma, yeme, içme gibi fiziksel ihtiyaçlarını, daha sonra güvenlik ihtiyaçlarını ve sonraki süreçte de ait olma sevgi ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bu üç temel ihtiyaç karşılanmadığı sürece kişinin kendini iyi hissetmesini sağlayacak değer ihtiyaçları ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları da karşılanamayacaktır. Bu yüzden kişinin ihtiyaç analizini doğru yaparak maddi- manevi, fiziksel ve duygusal her türlü ihtiyacının yeterli düzeyde giderildiğini bilmek psikolojik iyi oluş halinin ne sürede devam edeceği hakkında da bilgi veren önemli bir detaydır.
  • Depreme maruz kalan kişilerin kendileriyle benzer durumda olan kişilerle yardımlaşma içerisinde olmaları sosyal destek yönünden daha iyi hissetmelerine de yardımcı olmaktadır. Böylece kişi deprem sonrasında içe dönme yerine içinde bulunduğu durumla baş etme becerilerini işlevsel şekilde kullanarak hem kendine hem de çevresindekilere yardımcı olmaya çalışır. Bunun sonucunda kişisel imkanlar dahilinde yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmek ya da diğerlerinin yardımını kabul etmek sosyal dayanışmayı ve iyilik halini artırmaktadır.
  • Deprem sonrasında deprem çantası hazırlamak, yaşam üçgeni kavramını öğrenmek, aile içinde deprem tatbikatı yapmak gibi güvenlik önlemleri hayata geçirilebilir. Bu önlemlerin deprem anında nasıl uygulanacağını önceden bilmek çaresizlik ve korku duygularının önüne geçerek stresle baş edebilmede yardımcı olur. Böylece kişinin geleceğe dair umut düzeyi yükselerek psikolojik iyi oluş hâlinin uzun süreli devam ettirilmesinde de etkili rol oynamaktadır.
  • Deprem sonrasında oluşan akut stres belirtileri ile baş edebilmek ve bedende biriken duygusal gerginliği azaltabilmek için spor, egzersiz, yürüyüş, meditasyon ve yoga gibi etkinliklerden fayda sağlanabilir.
  • Deprem sonrasında hissedilen korku, kaygı ve stres düzeyi yüksek olduğunda özellikle bu duyguların daha fazla şiddetlenmesine neden olan tetikleyici haber ve görsellere çok fazla maruz kalmamaya dikkat edilmelidir.
  • Bedensel gerginliği azaltmak ve psikolojik zorlanma ile baş edebilmek için nefes ve gevşeme egzersizlerinin düzenli bir biçimde yapılmasına dikkat edilmelidir.

Depremden Olumsuz Etkilenen Herkes için Psikolojik Destek Gerekli midir? 

Türkiye, fay hatları üzerinde yer alan bir deprem ülkesidir. Bu yüzden ülkemizin herhangi bir yerinde her an bir deprem yaşanma riski vardır. Söz konusu depremlere karşı fiziksel ve psikolojik yönden hazır olmadığımızda deprem büyük yıkımlara neden olarak hem ülkemizde hem de iç dünyamızda telafisi zor hasarlar bırakmaktadır. Bu yüzden deprem sonrasında yaşanan akut stres belirtileriyle kişi kendi kendine baş edemiyorsa mutlaka akut stres dönemi geçtikten sonra kişinin psikolojik destek alması gerekir. Bu kişilerin yaşadıkları psikolojik zorlanmalar, travmaya yönelik yapılan psikoterapi çalışmaları içerisinde ele alınmalıdır.

Kurumumuzda depremin ardından travma sonrası stres belirtilerine yönelik EMDR terapisi, bilişsel davranışçı terapi, şema terapi, sanat terapisi ve dışa vurumcu oyun terapisi gibi terapi yöntemlerini içeren psikoterapi hizmetleri verilmektedir. Bu konuda daha detaylı bilgi almak için bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmeniz dileğiyle…

Önceki yazımıza https://mutluyasam.com.tr/hayalet-sevgilim-ghosting/ linkinden ulaşabilirsiniz.

Uzmanlarımızla Akademik Başarınızı ve Seçimlerinizi Tesadüfe Bırakmayın!

Alanındaki başarılı uzmanlarımızla sizlere hızlı ve güvenli hizmetler sunuyoruz.

Sıfır Sınav Kaygısı Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Kurucu Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Yazar
Fonksiyonel Wellness Koçu
Burcu YARAPSANLI ZAYİM

Aile Danışmanlığı Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Uzman Klinik Psikolog & Çocuk Gelişim Uzmanı & Aile Danışmanı
Sude ÇAKIR

Cinsel Terapi Paketi

Uzmanımızdan online ya da yüz yüze destek alarak, geleceğinize doğru adımlar atın.

Kurucu Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist & Yazar
Fonksiyonel Wellness Koçu
Burcu YARAPSANLI ZAYİM

İçerikler